Amacı Neydi? Beni etkilemek mi?

Start from the beginning
                                    

Bende kulaklığıma geri döndüm. Şarkıya eşlik etmeye devam ettim. O sırada kulaklığım tekrar çekildi. Bu çocuk sınırlarımı zorluyordu. Yüzüne baktım. İfadesiz olmaya çalışıyordum. Bıkkınlığım yüzümden okunuyordu adım gibi emindim.

"Sıkıldım da bende dinleyebilir miyim?" dedi. Şaşırmıştım. Ama hoşuma gitmişti. Belki de abartıyordum. Ona bir şans vermeli miydim? Belki karakteri böyleydi. Cıvık cıvık ama ne yapalım. İnsan gibi sorduğu için uzun bir süre düşündükten sonra kabul ettim.

"Benim müziklerimi dinleyeceksen..."

Sözümü bitirememiştim ki elindeki kulaklığı kulağına taktı. Müziğin sesini biraz daha yükselttim. Şarkıya eşik etmeye devam ettim. O sırada o da eşlik etmeye başladı. Duyduğumda kısa bir duraklasam da devam ettim. Sesini yükselttiğinde şaşırdım ama bende yükselttim. Bir o bir ben söylüyorduk. Arada da birlikte söylüyorduk. Tuba da dahil herkes bize bakıyordu. Göz göze şarkı söylüyorduk. Azcık da olsa etkilenmiştim. Yani sesinden. Güzel sesi vardı. Ama ben diğer kızlardan değildim. Kendimi bu kadar çabuk kaptırmamalıydım. Ne var yani sesi güzelse ne olmuş? Yalın'ın da sesi güzeldi. Diğer erkek şarkıcılarında. Hepsinden hoşlanmalı mıydım yani? Hiç diyerek omuzlarımı silktim.

Şarkıyı bitirdiğimizde gözlerimi ondan ayırdım. Herkes alkışlıyordu. Yine tüm dikkati üzerime çekmişti. Şarkıyı devam ettirirken ne düşünüyordum hiç bilmiyorum. Belki de şarkının güzelliğine o kadar dalmıştım ki fark etmedim. Tüm ilginin üzerimde olması umurumda olmamıştı o an. Kalabalığın önünde ikinci kez şarkı söylüyordum. Ve ilk defa gözlerim açık şarkı söylemiştim.

Rüzgâr dönüp kızlara göz kırpmıştı. Gözlerimi devirdim. Ergendi bu çocuk. Kesin benden küçüktü. Yaş olarak değil, olgunlaşma açısından. Onu şöyle bir incelediğimde mavi gömlek ve kot pantolonuyla çok yakışıklıydı. Mavi gözleri ortaya çıkıyordu. Bebek gibi yüzü vardı. Bakımlıydı. Saçlarından anlaşılıyordu bakımlı olduğu. Onu incelemeyi bırakıp önüme döndüm. Oda arkadaşlarıyla konuşmaya başladı.

Kulaklığı takmaktan vazgeçip cebime tıkıştırdım. İnşallah bozulmazdı. Yorulmuştum. Annemi ikna etme çabalarım sonuçsuz kalmıştı. O lanet kampa gidiyordum. Ama ön yargılı olmayacaktım. Kafama göre bulurdum birilerini mutlaka. Hatta kampta eğlence olabilirdi. Baksana dakika bir gol birdi zaten. Tüm ilgiyi çekmiştim. Resmen herkes tanıyordu beni. İsmimi bilmeseler de, görmüştü herkes.

Araba durmuştu sonunda. Şarkıdan sonra Rüzgâr benimle konuşmaya çalışmamıştı. Gerçi ben azıcık da olsa uyuyakalmıştım. Belki de ondan. Herkes çantasını aldı ve rehberin etrafında dolandı. Etrafa göz attım. Yemyeşil bir alandaydık. Etrafta ağaçlar vardı. Kuşların sesi huzur veriyordu. Etraf şaşırtıcı derecede temizdi. Belli ki insanlar buraya uğramamıştı.

"Herkes dinlesin! Şimdi çadırları kurmak için ilerleyeceğiz. Temiz bir yer bulup yerleşeceğiz." dedi. Sonra da yanındaki kadını gösterdi.

"Bu yengeniz de size o sırada yemek yapacak." dedi. Kadın gülümsedi. Onunla tanışacaktım. İyi kadına benziyordu. Benimle anlaşırdı herhalde. O sırada Tuba yanıma geldi.

"Çadırlarımızı yan yana kuralım mı? " diye sordu. Kafamı onaylar gibi salladım.

"Tabi canım harika olur." dedim. İyi bir kıza benziyordu. Cemre gibi değildi. Cemre de iyiydi ama hep bencildi. Arkadaşım olduğu için hep göz ardı ediyordum ama sonunda yapmıştı yapacağını. Derin bir nefes aldım ve kafamı salladım düşünceleri kovmak için. Niye ikisini karşılaştırıyordum ki? Daha Tuba'yı tanımıyordum bile.

Uzun bir doğa yürüyüşten sonra bir yerde durduk. Ağaçların arasında düz bir alandı. Çimenler yer yer dağılmıştı. Bazı kısımlarda toprak tamamen çıplak kalmıştı. Oy birliğiyle buranın harika olduğuna karar verdik. Çadırlar için yeterince alan vardı. 

CANIN CEHENNEMEWhere stories live. Discover now