Özel Bölüm ☣

38.1K 1.3K 200
                                    

Uzuun bi aradan sonra tekrar sizlerleyim. :) Özel bölüm olmadan olmaz dedik ve özel bölüm huzurlarınızda. ;) Paslanmış olabilirim, hatalar ve kusurlar varsa af ola. Bu arada 'Ben Senin Bildiğin Kızlardan Değilim!' hikayesine bölüm gelecekti ancak laptopum da bir arıza var, çözülemedi. 

Özel bölümü de ellerim donmuş bir vaziyette, soğukta yazdım. Umarım beğenirsiniz. :') 

Bölüm şarkısı tavsiyesi; İlyas Yalçıntaş - Kalbindeyim.

ÖPTÜM. 


Özel Bölüm 



"Taç annii taççç!" diyen oğlumun sesiyle yalandan koşuyormuş gibi yaptım. Salonda özenle hazırlanmış yastıktan siperlerin arkasına geçip başımdaki beyaz, kâğıttan yapılma hemşire şapkasını düzeltmeye çalıştım lakin az önceki boğuşma vesilesiyle saçım darmadumandı.

Arkadan gerilim müziği efekti çalarken hain düşman görüş alanımıza girmiş, gözlerini kısarak beni arıyordu. Ona bu sefer kolay kolay teslim olmamaya kararlı, gözü pek, alnı ak, cesaretli bir Anadolu kadını gibi yanıma istiflediğim pelüş oyuncaklardan birini elime aldım ve soluk soluğa yaklaşmasını bekledim. Bu sefer acımaksızın kafasına geçireceğime emin, sinsi bir kaplan zarafetiyle adeta soluğumu tutmuş beklemedeydim.

"Seni hayin uzatlaş tadınımdan!" Bu çocuğun bu kelimeleri nereden öğrendiğini sorgulamaya dahi gerek yoktu.

"O benim kadınım!" dedi korkunç, hadsiz ötesi ses.

Az önce benim için efelenen oğlum korkuyla benim arkama geçip beni açık hedef haline getirince oyunun ciddiyetini bozup güldüm.

"Oğlum, kadınını bu adamın eline veremezsin!" dedim gözlerimi kısıp düşmana saldırıcı bakışlarımı yollayarak. Kafamdaki beyaz şapkayı düzeltmeye çalışırken düşman aniden üstümüze atılınca Haktanla aynı anda çığlık çığlığa bağırıp çil yavrusu gibi dağıldık. Oğlum paçayı sıyırmış olsa da ben o kadar kolay kurtulamamış düşmanın pençesine takılı kalmıştım.

"Haktan, kaç kurtar kendini!" deyip oyundaki gururlu ve fedakâr kadını oynama rolünü üstlenince oğlumdan da aynı vefakâr ve cesur davranışı görmeyi bekledim.

"Tamam, anne!" dediğinde dumur oldum.

"Oğlum oyun gereği beni kurtarmalısın!" deyip canavarın ellerinde çırpındığımda oğlum küçük poposunu bana dönüp koşarken laf yetiştirmeye çalıştı.

"Ama anne her oyunda aptal sayışını oynayıp yatalanıyorsun!"

Oysa ben, fedakâr kadını oynadığımı sanmıştım!

Arkamdaki canavar gaddarca gülünce son bir kez çırpındım. Çabalarım amaçsız ve boşunaydı. Düşman beni sırtına yüklenip başım sağa sola savrularak alıp mabedine kaçırırken ciyak ciyak yardım dilenmeye başladım.

"Kurtar beni oğlum, kurtar beni!"

Haktan aniden cesaretlenmiş gibi yüzü, gözü hatta saçları bile ter içinde kalmış bir vaziyette tam dibimizde bitti ve canavarın bacağını görünmez ışın kılıcıyla doğramaya başladı. Canavar kendinden emin ve kudretliydi. Savaştaki en masum kadını –yaralılara yardım eden hemşireyi- alıp yuvasına götürmeyi hedef edinmişti. Cesur yürekli kahraman ise kadını düşmanın elinden kurtarmaya adeta yemin etmişti.

KıroMan (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin