Otuz ☣

26.2K 1K 135
                                    

Multimedia; Çiğdem'in gelinliği. :) Keyifli okumalar yumuduklar!


30.Bölüm


Emre beni yerlerden toplarken o kadar utanç içindeydim ki koskoca kız olmasam hayvan gibi ağlayacaktım. Abi bi insan düğününde bile ayakta duramıyorsa başka ne zaman duracak lan? Zaten biri düşüşüme gülerse, benim de hemen gülme gibi bir durumum olduğu için müstakbel kocamın ağzından kaçan kıkırtıyla pis pis bakmaya çalıştım.

Herkes şok içinde -bazıları kıkırdar vaziyette- bize bakıyor, dans müziği bile susmuş mekan sahibi etrafta koşturuyordu. Lan götüm kaç kişinin önünde düşmüşüm, neyin davasını veriyorsun kendi başına?

En sonunda baktım Emre gülmemek için kendini zor tutuyor -ki hiç birşeyim olmadığını anlamıştı- bende dayanamadım ve güldüm. Müstakbel kocamla girişte, milletin gözleri önünde gözümüzden yaş gelene kadar gülmeye başlayınca davetlilerin hepsi gülüşmeye başladı. Hatta biri işin boyutunu kaçırıp sandalyesinin devrilmesiyle yeri boyladı ve ona da güldük. Mal mal gülüşüyorduk ama sanırım en cins düğüne tanık olmuş olacaklar ki davetlilerden birkaçı çıkarıp video çekmeye başladı. Bi internetlere düşüp rezil olmadığım kalmıştı o da tam olmuştu!

Neyse bu sefer Emre sıkıca bana dolanıp piste kadar güvenli bir şekilde bizi getirdi. Saçma ama o an sevdiğim adamın gülmesi, tüm fiyaskoyu kurtarmıştı. Yoksa milletin gergin bakışları altında utançtan ağlayabilirdim. Oysa ki Emre gülünce ben gülmüş, ben gülünce bizim genç tayfa gülmüş sonrasında herkes gülmeye başlamıştı. Ellerimi boynuna doladığım adama bakıp az önceki utancım yüzünden sıcaklamış bir halde genişçe gülümsedim.

"Ölüyordum, nikaha kadar sahip çık bana" dedim şakacı sesimle.

"Sen nelerden döndün, boşversene. Düğün bizim düğünümüz!"

"Ne rahatsın?" dedim moralim bozuk bir halde. Şimdi de durmuş adamın rahatlığına bozuluyordum tam dayaklıktım yani.

"İnsanları çok takmak iyi değildir. Sürekli derler, sonra hayattan bezdirirler."

Bir şey demedim, ilk defa! Başımı göğsüne koyup salınmamıza -dansta çayda çıra oynayacak değildik- devam ettik. Yüzünü bana doğru eğip "Söyleyemedim, çok çirkinsin. Her zaman ki gibi" dedi.

Başımı kaldırıp sırıtarak "Sende çok yumuduk olmuşsun!" dedim.

"Yumuduk ne lan?" deyince normal insanların da ilk düğün danslarında bunları konuşup konuşmadıklarını merak ettim.

"Ben her iyi şeye 'yumuduk' diyeceğim. Önceden kötü şeyler için söylerdim ama sende kötüsün ona rağmen benimsin" dedim cilveli cilveli.

"Kötüyüm öyle mi? Ne kadar?" dedi birden dudaklarıma eğilerek.

Gözlerim irildiği için "Çok" dedim sadece titrekçe.

Dudaklarıma çok ufak, tatlı bir buse kondurup geri çekildi. "Kırmızı" dedi rujumun renginden bahsettiğini anlayarak. Ardından dayanamıyor gibi bir kez daha öptü.

"Ulan dansta mı azdın Azman?" dedim utanıp çevreme bakınarak. Babam, annem falan görmüş mü diye çaktırmadan onları kestim. Şükür ki kapının önünde davetlileri karşıladıkları için hiç birşeyden haberleri yoktu gariplerimin.

Sonradan piste Dilşah ve Cemre eşleriyle çıktılar, eksik durur mu Melo'da Devrim'i zorla çekiştirerek -aksi halde adamın isteği bile yoktu- piste getirdi. Sonradan tanıdık tanımadık herkes birer ikişer çıkmaya başladılar. Öyle ki müzisyen ikinci dans müziğine geçmişti.

KıroMan (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin