Düzenlendi."Eleme Günü"

Start from the beginning
                                    

"Kerem hadi kahvaltı yapacağız aşağı iner misin?" Sude'nin sesiyle kendimi fayanstan ayırıp ciddi ifademi takındım ve çıktım. Bir kaç adım sonra Sude'yle denkleştik. "Kerem hadi canım neredeydin?" dedi gülümseyerek. Elimle mutfağa döndürdüm onu. "Geldim hadi gidelim."
Kahvaltıya indiğimizde Badeler gelmiş ve masaya yerleşmişlerdi. "Hoş geldiniz hanımlar." dedim ve Bade'ye göz kırparak boş yere adımladım. Boş olan yer sadece Sude'nin yanıydı ve Sude eliyle işaret ediyordu oturmam için.

"Feza, Bora siz azıcık sağa kayında Kerem buraya otursun. Biliyorsunuz diğer yerler ters geliyor ona." diye saçma bir bağlantı attı Gizem ortaya. Ben mevzuyu yeni yeni çakarken Bora ise tamamen salağa yatıyordu.

"Yo benim niye haberim yok?" dedi bana imalı imalı bakara. Feza'nın Bora'yı dürtmesi köşeli jetonunun düşmesini ve sonunda anlamasını sağlamıştı.

"Şey evet benim orası tersime geliyor ben Ecem'in yanına geçeyim." diyerek diğer tarafa geçtim. Ecem yüzüme bakmıyor ve sandalyesini benden bir kaç adım uzaklaştırıyordu.

 


Kahvaltı sırasında Sude'nin canım hitabını kullanarak benden sürekli bir şeyler istiyor oluşu artık herkes için fazlasıyla sinir bozucuydu. Gözlerim Ecem'de geziniyordu fakat yaptığı tek şey sürekli derin nefes alıp verişi ve tahminimce benden bir hareket bekliyor oluşuydu. Odak noktamın tümü Ecem olmuşken Sude'nin bana seslenmesiyle tekrar ona döndüm.

"Canım akşam bize gelsene. Bir şeyler yaparız. Bizimkiler iki günlük tatildeler. Ali ile Nilüfer de gelecek. Ne dersin?"

Yöneltilen soru yutkunmamı sağlarken masadaki herkesin bakışı Ecem'de, onun ise bendeydi. Ona inat bir cevap mı yoksa benden beklediği cevabı mı vermem gerekiyordu ?

Sakince elimde ki çatalı tabağımın kenarına koydum.  Sude ve diğer herkes bir cevap beklerken sessizliği daim olan Çağrı beni hafifçe dürtüyordu. "Kerem yok desene oğlum." fısıldadı sessizce.

"Başka sefere gelirim artık, şimdi kahvaltıyı bitirelim olur mu?" Ecem'in sandalyesini bir hışımla geriye atması lafımı keskin bir bıçak gibi kesmişti. Alelacele kaldırdığı tabağını yere düşürdüğünün bile farkında olamayacak kadar sağırlaşmıştı kulağı. "Benim kalkmam gerekiyor galiba. Verdiğim bir söz vardı da... Yani, şey üzgünüm ben söz vermiştim unuttum." kekeliyordu. Yanımda oturan Feza da aynı zamanda ayağa kalktı. "Biz Ecem ile Sema'ya söz vermiştik de elemeler öncesi tüyo vereceğiz diye. Hadi Ecem, gel Badeler toplar buraları değil mi?" dedi Bade'ye bakarak. Gizem ve Bade birbirlerine baktı ve konuşmaya başladı; " Ay Sema'dan özür dilediğimizi söyleyin olur mu? Biz Bade ile hallederiz buraları. Siz gidin de yardımcı olun."

Ecem ve Feza hızla ortamı terk ederek ben ise sadece bakakaldım.

Bora Ateşdağlı
Feza ve Ecem bizden önce gitmişlerdi normal olarak. Hepimiz dediklerinin tamamen komplo olduğunu anlasak da kesinlikle sorgulamıyorduk. Evden 2 araba olarak çıktık ve yol boyu turnuvaların nasıl olduğu hakkında bilgiler edindim. Voleybol turnuvalarında kız erkek karışık oynuyormuş mesela.

Seçmelere vardığımız da Bade hemen bir spor hocasının yanına gidip selam verdi ve sıranın önüne geçtik.

"Sırada ki." diyen hocaya karşılık Bade derin bir gülümseme bahşetti. "Biz geldik hocam." Dedi. Hoca ise bekleme yapmayın gibisinden elini sallayarak konuştu.

"Bade sizin isminizi yazdım kızım ben. Formaliteden girin bir maça ayıp olmasın."

"Sağ olun hocam." Diyerek maçların yapıldığı salona geçtik. Ecem ve Feza'nın yanına giderek eleme maçına katılmak için hazırlandık. Oluşturulan takımlarda Eray ve Gizem karşı takıma geçmek zorunda kalmışlardı kişi sayımızdan ötürü. Ayrı takımlarda olsak bile tekniğimize bakıldığı için tüm tayfa olarak alınmıştık takıma. Esasların seçileceği asıl ayrıştırma ise ilerleyen günlerde yapılacağı belirtildi.
Biz buradan futbol elemelerine geçecekken Badeler ise alış-verişe çıkacaklarını söyleyip alel acele gitmişlerdi.


Ecem Alkanlı

Çocuklar arabalara atlayıp uzaklaşınca bizde AVM 'ye gittik. Bade ile ben kıyafet bakmaya giderken, Feza ile Gizem ayakkabı almaya gidiyorlardı. Az ilerde bir mağaza görmüştüm ve oraya doğru koşmaya başladım. İçimde ki bu üzüntüyü, bu hüsranı atmam gerekiyordu.

"Ecem yavaş koş!" diye bağırıyordu Bade arkamdan koşarken. Ben çoktan mağazaya girmiştim bile. Hemen mini eteklerin olduğu reyona doğru yöneldim.

"Oha kanka bunlar çok güzeller."

"Evet şu bordosu çok güzelmiş ben alacağım bunu."

"Bende şu siyah olan ile su yeşili olanı alacağım." deyip kasaya doğru yöneldik. O sırada Bade'yi tahminimce Kerem aramış ve nerede olduğumuzu sormuştu. Paraları ödedikten sonra Bade benden önce ilerlemiş ve Gizemlerin yanına gitmek üzere çıkmıştı mağazadan. Koşar adım yanına yaklaşıp içeriye girmeden yakalamıştım. Gözlerimizle etrafı tararken bir de ne göreyim! Feza'nın eski sevgilisi Hakan, Feza'nın kolunu tutmuş tüm gücüyle sıkıyordu. Bade'yi dürtüp oraya çekiştirdim. Elimdeki paketleri yere bırakarak var gücümle yöneldim Hakan'a. "Ne yapıyorsun sen?"

"Ecem sen karışma!" dedi sakince. Gizem sesini yükseltmemeye gayret gösteriyordu. "Hakan git buradan. Çektirdiklerin yetmiyor mu Allah aşkına?"

"Ne çektirdim ben Gizem? Siz hepiniz beni yanlış anladıysanız suç benim mi?"

"O sesini bir alçalt önce sen!" Dedim Feza'yı arkama çekerek. Sinirimin tepemde oluşu beni fazlasıyla tetikliyordu.

"Ecem bak yanlış anladı o beni dinlemek zorunda tamam mı? Onca ay yüz yüze bile gelmedik zaten ama yeter artık!" 

"Zorunda filan değil! Son kez uyarıyorum seni o sesini alçalt ve bas git."

"Ecem çekil aradan. Konuşacağız." diyerek Feza'ya atıldı fakat hala ben etkeni vardım.
"Hakan git buradan." diye sessizliğini bozdu Bade.

"Bade sen bari yapma ya. Tanıyorsun beni!" dediği sırada tekrar atıldı Feza'ya. Taşan sabrım sinirimi deli gibi zorluyordu. "Bana bak. O iğrenç elini bir daha uzatmaya kalkarsan eğer.." üzerime yürüdü sinirle. "Söyle! Ne olur? Bana da mı yalanlar söylersin Kerem'e yaptığın gibi?" dedi. Yaptığı ima beni hoşnutsuz bırakmıştı. "Ben yalan söylemedim. -sesim git gide yükseldik- Ben ona asla yalan söylemedim!"

"Ecem sakin olur musun ? Hakan git artık sende." dedi Gizem. Bade'nin hapşırığı dikkatimi dağıtırken Hakan Feza'yı tuttuğu gibi koridora çekiyordu.

Feza'nın "Bırak beni Hakan! Bırak!" feryadı kulaklarıma ulaştığında Hakan'ı tutma umuduyla ona atılmış, fakat Hakan'ın gücüne yenilerek yanımızda duran reyona sertçe çarpmış ve reyon ile birlikte düşmüştüm. Gizem yanıma koşarken Bade ise Feza'yı kurtarmanın peşindeydi. Kararan gözlerim yüzünden duyduğum tek şey:

"Ne oluyor lan orada?" diye birinin bağırışı, Gizem'in "Baksanıza ya buraya! Arkadaşım yaralandı diyorum!" diye seslenişiydi. Kafamı çarpmanın verdiği etkiden olsa gerek ki artık duyma yitimi de kaybediyordum.

Ve hatta bilincimi bile...
...

Psikopat Mafya[the wattys 2022] [Tamamlandı]Where stories live. Discover now