X:''LAN SEN KİMİNLE KONUŞTUĞUNUN FARKINDA MISIN! O DİLİNİ SÖKER BAHÇEMDEKİ KÖPEKLERE YEM EDERİM ANLADIN MI SEN BENİ!''

Yüzüme doğru bağırarak konuştuğu için ürkmedim değil ama bende Miraysam asla bu laflarının altında kalmazdım. Biraz sonra beni burada öldüre bileceğini fark etsem bile asla onun laflarının altında kalamazdım.

M:''Yapsana! Hadi gel kopar kopara biliyorsan benim dilimi de sonra köpeklerine yem edersin. Ne o, beslemiş olduğun egonu şişiren adamlarının zayıflığını hazmedemeyip benden mi çıkarmaya geldin yapamadıkları işin acısını!?''

X:"SEN KİMSİN DE BENİM İŞİME O KÜÇÜK BURNUNU SOKUYORSUN! ŞİMDİ NASIL İŞİMİ BATIRDIYSAN AYNI ŞEKİLDE DE YENİDEN SEN DÜZELTECEKSİN ANLADIN MI LAN BENİ!''

Ne işinden , ne yeniden düzeltmesinden bahsediyordu bu manyak herif. Allahım millet deliye hasretken ben kendi hayatımda yemin ederim akıllıya hasret kaldım artık. Yaratıyorsun ama takip etmiyorsun bu gerizekalıları da sonunda hepten delirip millete sarkıntılık yapıyorlar bunlar. Sabır dilemekten taş olsam çatlardım yemin ederim.

M:"Ya sen anlatmayı bilmiyorsun, ya da ben senin düşük zekanı algılayamıyorum. İki saattir o işi mahvettin, yok böyle asarım yok şöyle keserim diye şekilden şekle giriyorsun da derdin ne ya senin benimle!''

X:"Anladığın dilden konuşayım öyle mi! YA YAPTIĞIN HATAYI DÜZELTİR ELİMİZDEN KAÇMASINA NEDEN OLDUĞUN ADAMI BULARAK EMANETİ GERİ ALMAMIZA YARDIM EDERSİN, YA DA 5 MİLYON DOLARI ÖDERSİN! ANLADI MI O ZEKİ BEYNİN BENİ ŞİMDİ!''

M:''Ha şöyle. Böyle açık ko-NE! NE 5 MİLYONUNDAN BAHSEDİYORSUN SEN!?''

X:''Ne oldu? Algılayamadı mı akıllı beynin benim söylediklerimi? Ya adamı bulursun, ya da parayı ödersin ve seninle olan işimiz de böylelikle biter.''

M:''Bakın mafya bozuntusu beyefendi. Anlatamıyorum galiba. Ben ne o adamı tanımıyorum, ne de size verecek 5 milyonum var bu yüzden de şimdi buraya geldiğiniz kapıdan nasıl geldiyseniz aynı şekilde gitmenizi diliyorum. Ve ayrıca sizi tanımıyorum ve bir daha yüzünüzü dahi görmek gibi bir niyetim asla yok!''

Yanından ayrılarak evimden çıkıp gitmesi için evimin dış kapısını işaret ederek beklemeye başladım. Adam put gibi durmuş yüzüme bakmaya devam ediyordu.

X:''Sana sadece iki gün veriyorum Miray Çetin! Eğer o iki günün sonunda sana sunmuş olduğum iki seçenekten birisini kabul etmemiş olursan ve yaptığın yanlışı düzelmeye çalışmamış olursan günün sonunda ailenin ve o çok sevdiğin arkadaşlarının yaşaması için bana yalvarmış olacaksın. Seçim senin baş belası. TİK TAK TİK TAK zaman senin aleyhine akmaya başladı bile. Umarım o üstün zekan seni yarı yolda bırakmaz!''

Adam yanımdan ateş gibi geçerek kapıdan çıkmış, geride kalan beni ise söyledikleri ile yakarak kül etmişti. Bu adamın blöf yapmadığını ve söylediklerini yapacak birisi olduğunu anlamamak aptallık olurdu sadece. Onun adamlarından da zaten şans eseri kurtulmuştum geçen akşam. Kapıyı kapattıktan sonra beynimin içinde savaş gardlarını kaldıran seslerimi susturmak için salondaki koltuğa oturdum ve bu sefer nasıl bir duvara tosladığımı anlamaya çalıştım. Ben şimdi ne bok yiyecektim acaba. Eğer iki gün sonra o adamı bulamazsam neler ola bileceğini tahmin etmeyi bile istemiyordum. Ben bunları düşünmekle kendimi yiyip bitirmeye devam ederken sessizliğin ortasında çalan kapı zili ile birlikte ağzımdan isteğim dışı bir çığlık kaçmıştı. Ayağa kalktım ve kapıyı açmadan hemen önce vazoyu elime alarak dış kapıyı bir anda gözlerimi kapatarak açtım. Kapı açıldıktan sonra gözlerimi açmamla karşımda şaşkınlıkla bir elimdeki vazoya bir de bir gözü kapalı bana bakan arkadaşlarımı görmüştüm. Elimdeki vazoyu hızlıca yere indirdim ve kapının önünden hemen kenara çekildim. En sonunda deliriyordum sanırım.

KÖRDÜĞÜMWhere stories live. Discover now