2.Bölüm "İttifak "

Start from the beginning
                                    

"Kabul edersem şartın ne olacak?" diye sordum.

Aptal değildim bir şartı olmadan, kimse böyle bir teklif sunmazdı. Gözlerinde gördüğüm pırıltılar yanılmadığımı kanıtlamıştı.

"Benim kurallarım çevresinde hareket edeceksin." Dedi keskin bir sesle. Kaşlarım yukarıya kalktı.

"Senin kuralların?" dedim, kuralarını merak ederken.

Elini hafif havaya kaldırdı, bakışlarım yumruk olan eline kaymıştı, baş parmağını kaldırdı.

"Kural bir: Benim kadınım sıfatıyla o masaya oturacaksan, benim evime yerleşeceksin. Dikkat çekmemek ve sana güvenmem için en iyi yol gözümün önünde olman olacak. Bu şekilde kimse senden şüphelenmezken Pençe için bir hedef haline geleceksin. "dediğinde son söylediği tek hoşuma gitmişti. Bu kez işaret parmağını kaldırdı.

" Kural iki: Pençeyle ilgili bir şey duyduğunda kafana göre hareket etmeyeceksin, mekan basmak ,adam vurmak yok. Beni dinleyeceksin." Derken son kelimeyi bastırarak söylemişti, ardından üçüncü parmağını da kaldırdı.

" Kural üç ve son kural: Sadakat ve bağlılık duyacaksın." Dediğinde tek kaşımı kaldırıp ona baktım.

"Uymazsam?"

"O zaman gölgesini bile kimsenin bilmediği bir adamı yılarca arayacaksın." Dediğinde haklılık payı olduğu gerçeğiyle bir şey diyemedim.

"Diyelim ki kabul ettim. Pençeyi bulduğumuzda onu benim öldürmeme müsaade edecek misin Alakurt?" sorum gözlerinin kısılmasına sebep olmuştu, bakışları üzerimde gezindikten sonra gözlerimde durdu.

"Kurallarımı çiğnemezsen, Pençeyi bulduğumuzda onu öldürmen için kendi ellerimle sana ben teslim edeceğim." Dedi.

"Sözüne nasıl güvenebilirim Alakurt?" diye sormuştum bu kez, ayaklanıp bana doğru yaklaştı, karşımda dururken ifadesiz bakışları yüzümde gezinmeye başladı.

"Sen şuan benim güvenimi sorgulayacak konumda değilsin. Mekanımı basıp adamımı yaraladın." Dedikten sonra konuşmaya devam etti.

"Kime sorsan söyler sana. Benim ağzımdan çıkan söz senettir."

━━☯━━

"Yenge iyi misin?"

Ön koltuktan arkasını dönmüş bana endişe ile bakan Çağrıya baktım. İyi miyim hiç sanmıyorum. Bir mekana dalmıştım, bir adamı yaraladım ve nerdeyse tanımadığım bir adamın teklifini kabul edecektim.

Benden bir cevap alamayan Çağrı tekrar konuştu.

"Bir köşede durmamızı ister misin? Temiz hava alırsın." Dediğinde, kafamı salladım olur dercesine.

"Oğlum ilerde dur." dediğinde şoför kafasını salladı.

Biraz sonra araba ileride durmuştu, Çağrı benden önce davranıp arabadan inip kapımı açtığında gözlerimle teşekkür ettim.

İlerideki banka doğru yürümeye başladım. Banka oturduğumda tepeden görünen demirler arasındaki İstanbul'a baktım. Boğucu kasvetli gelen İstanbul'a. Şimdi ne olacaktı İstanbul? Ne yapmam gerekiyordu. Bu savaştan nasıl galip çıkacaktım.

Kutay... bunu onun için yapmalıydım, Pençeyi bulup öldürmeliydim. Ama nasıl? Onu nasıl bulacaktım? Ne yapacağımı bilmiyordum. Parmaklarımla oynamaya başladım. Uraz Alakurt 'un dediklerini tekrar düşündüm.

Sunduğu teklifi reddederken hatta mı etmiştim?

Ama kabul edemezdim ki oyun olsa bile Kutayı yeni kaybetmişken nasıl birinin kadını olarak anılırdım. Olmazdı ne Kutay bunu hakkediyordu, ne bana yakışırdı. Sevgim basit değildi, onu biranda yok sayıp kabul edemezdim.

HARABEWhere stories live. Discover now