BM - 1

265K 6.5K 1.1K
                                    


1.Bölüm

Yeni bir gün, yepyeni ve reprezil yeni bir gün. 

'' Anne gömleğim nerede? ''

Yatağımdan kalkıp, dağınıklığın içinde kurduğum düzende üzerime geçirebileceğim bir şeyler aradım. 

'' Nereye bıraktıysan oradadır. ''

Kocaman bir teşekkürler, bize kattıkların için daima minnettar olacağız.

Çok da canımı sıkmadan ve beynimi bunlar için yormadan bulabildiğim, dışarı çıkmaya uygun parçaları üzerime geçirdim. Benim için her kıyafet dışarı çıkmaya uygundu. Yalnızca üzerine nar suyu sıçrattığım ve onun benzeri nadide parçalar hariç.

'' Günaydın bebeğim yeni bir gün. '' dedi annem yanaklarımı sıkıp.

'' Ne derler bilirsin, lanet olası yeni bir gün. '' dedim ben de annem yanaklarımı sulu öpücüklerini bırakırken. Sakin ol sivilceye meyilli cildin annenin güzel sulu öpücüklerinden etkilenmeyecek, hayır.

'' Kahvaltıya gel bebeğim. ''

''Eğer beni sandviç yapıp öpmekten vazgeçersen öyle bir planım var canımın içi. ''

'' Ama ne leziz bir sandviç! '' elleri kaskatı kesilmiş, tarak atsan kaybolacak gürlükteki saçlarıma gitmiş onları toplamaya çalışırken. 

''Biliyor musun anne, kendiyle pek de barışık olmayan kızının saçlarını böyle köklerini çeke çeke toplamanın ona hiçbir yararı yok. '' ince bir iğneleme. 

'' Başlama yine. '' tokayı da takıp saçlarımı iyice sıktı ve kapıya yöneldi. O da alışmıştı artık bu pasif agresifliğim ve özgüvensizliğimin karışımına.

Kimsenin de öyle bayılmayacağı bir tiptim. En pahalı kapatıcıların bile kapatamadığı ve artık onlarla savaşmayı bıraktığım yüzümün her yerini kaplayan çillerim, iğneleyici laflarım, gereksiz ve olur olmadık yerde yaptığım esprilerim derken uğraşılması güç biri oluyordum.

Sevgili desen, denize olta atıp akşama kadar bekleyen balıkçılardan hallice. Sevgili şart değil tabii ama insan bu yaşa gelmiş istiyor tabi bir heyecan. Sevgililerim benim merhametime, onları psikolog gibi dinlememe bakmıyordu tabii. İki gün takıl üçüncü gün posta! Hepsinin aklı fikri nerede biliyorduk, yani belirli bir yaşa kadar hepsi çocuktu üniversiteye gelmiş bile olsalar.

Sabah sabah yine kendime antidepresan alacak kadar işkence etmeden aşağı indim. Bir tranco buskas fena olmazdı aslında. Neyse. 

Kahvaltı masasına göz kırpıp, erken saatte kahvaltıyı midem kesinlikle kabul etmiyordu, annemlere de öpücük bırakıp kapıya yöneldim.

'' Dost edin!'' dedi annem kolumdan yakalayıp.

Derin bir nefes.

'' Evet annem biliyorum yeni insanlar tanımak harika, ama keşke onlar da aynı düşüncede olsa değil mi? Gidiyorum ben. ''

'' Seni seviyoruz! '' seçilmiş insan, kuzeyin lordu biricik babam konuyu her birimiz için kapatmıştı.

Ben de seni koca yürekli adam, ben de seni!

Ona göz kırpıp koşarak evden uzaklaştım. Cidden koşarak.

Okulumdan, evimden nefret ediyorum diye bağıra bağıra koştum. Bu rahatlatıcıydı, deneyen bana hak verir. Evimden nefret etmem tamamen, evin bizzat kendisi ve lokasyonuyla alakalıydı. Yeni bir eve taşınmak ve beni alışık olduğum habitatımdan ayırmak sınırda depresyonu tetikliyordu.

BENİMLE MİSİN? (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin