9.Bölüm - Sıradaki Hatama Benziyorsun

7.1K 341 154
                                    


Remus, Alice'e gelen mektubu düşünüyordu hala. Değişen yüz ifadesi herkesin dikkatini çekmişti. Mektup. Ne vardı bu mektupta böyle? Alice'e daha önceleri de mektup geldiğini görmüştü bir kaç kez. Ve düşündüğünde o zamanlarda aynı tepkiyi verdiğini fark etti. Ormanın girişindeki yere geldiklerini fark etti. Arkadaşlarının yanına geçer geçmez ilk işi kitabını çıkarmak oldu. Lily ise James'e güzel bir gülümseme gönderdikten sonra onu görmezden gelip James'e bir şeyler anlatmaya çalışan Sirius'a eğildi.

"Hey Pati." Çapulcuların hepsi yaptıkları işi bıraktılar. Lily çok nadir, hatta baya baya nadir Sirius'a Pati diye seslenirdi. Tıpkı Sirius'un ona Lily dediği gibi. Sirius kocaman açılmış gözleriyle onu izliyordu.

"Seninkine mektup gelmiş." Remus'un yüzüne bir gülümseme yayılırken Lily'in dudakları da kıvrılmıştı çoktan. James şaşkınca, Peter ise ağzı açık bir şekilde kızıl saçlı kıza bakıyordu. Sirius ise hala anlamamıştı.

"Benim ki?" Lily başını salladı. "Benim ki kimmiş yahu?" kaşlarını çattı, dalgınca çenesini sıvazladı. Lily tıpkı diğerleri gibi anın tadını çıkardı. Sirius'u böyle görmek nadir bir durumdu.

"Alice'den bahsediyor." Diye mırıldandı Remus sessizce. James hımlarken Peter kıkırdadı.

"Alice mi?" Sirius'un kaşık çatları daha da çatıldı. "Hey! O benim ki değil!" kahkahaları dillerinin ucunda duran minik grup daha fazla dayanamadı. "Gülmeyin bu nereden çıktı şimdi?" Sirius söylenip duruyordu ama kimse onu takmıyordu. En sonunda ortam durulunca Sirius sorusunu tekrar etti.

"Akşam ki konu." Dedi Peter ve güldü. Sirius sinirle ona baktı ama kısa boylu, sarışın çocuğun onu pek taktığı yoktu.

"Aynen." Dedi Lily baştan savarcasına ve James'e bir şeyler anlatmaya başladı. Remus Sirius'a sokuldu. Arkadaşının sinirli haline yeniden güldü.

"Hey Pati." Sirius kapalı gözleriyle elini kaldırdı. Yüzünde ki ciddiyet ona yakışmıyordu. Remus Lupin güldü. "Sakın Aylak."

"Tamam söz dalga geçmeyeceğim." Sirius gözlerini açtı ve Remus'u süzdü. "Gerçekten bak." İkisi de gülümsedi. "Ama bence mektubu bilmek istersin."

Sirius bir an düşündü. Bilmek isterdi elbette. Hele de Alice'e gelmişse. Soran gözlerle, kumral çocuğun kahve gözlerine baktı. "Mulciber'ın kız kardeşi getirdi mektubu. Kimden bilmiyoruz. Ama mektubu gördüğünde bembeyaz oldu ve telaş yaptı açıkçası." Sirius'un kaşları çatıldı. "Ve derse girmeyecek. Çıktı gitti." Sirius hızla Slytherin'e göz attı. Evet kız orada yoktu ve Slytherin grubunda ki gerginlik gözle görülür biçimdeydi. Kimden geldi bu mektup?

---

Bazen. Bazen kendimi insanlardan soyutlamayı seviyordum. Ya da bu şekilde büyüdüğüm içindir belki de. Sürekli yalnız kalma isteğiyle doluyordum. Ya da onlarlayken ortamdan kopup kendi dünyama hapsediyordum kendimi. Herkesin beni böyle sert ve soğuk sanması bundandı sanırım. Gülerken bir anda buz kesebilen bir insan daha var mıydı bu hayatta? Gözleri odağını kaybedip yalnızlıkla buğulananlar var mıydı? Benden başkasını görmedim ben. Hiç öylesine rastlamadım...

Gene kabuğuma çekildim.

Yasak ormanın çok içerisinde olmayan ama kenarına da yakın olmayan bir ağaçlığa geldim. Üçüncü sınıftan beri yaptığım gibi. Niye üç mü? Hah. Yasak ormana girmek için cesaretlenmem gerekti. Ve bunu da üçüncü sınıfta başardım. İlk sefer yaptıktan sonra diğer gelişlerim daha kolay olmuştu. Dört yada beşinci seferimdi tam emin değilim, bu açıklığı buldum. Kütüklere biraz şekil verdim ve kendime oturacak bir yer yaptım. Canım sıkıldığında ve yalnız kalmak istediğimde buraya kaçıp geliyordum. Ve elbette mektup okumak için.

Slytherin PrensesiWhere stories live. Discover now