1

9.2K 453 18
                                    

   Burnuma gelen kokular beyin fonksiyonlarımı uyarıyordu.

Son altı aydır her sabah aynı kokularla uyanmaya alışmış olmam şimdi de vaktin sabah olduğunu bana haber veriyordu.

Ve gözlerimi açtığımda karşımda kimi bulacağımı çok iyi biliyordum.

"Günaydın uykucu" dedi uyanmamı bekleyen Kellen. Koyu kahve gözleriyle bana bakarken onun gözünde yataktan kalkmaya çalışan

küçük bir çocukmuşum gibi göründüğüme yemin edebilirdim.

"Günaydın" dedim ve gülümsedim.

odama göz gezdirdiğimde, içerdeki yoğun kokunun kaynağı olan rengarenk çiçekleri görmek pek de zor değildi.

Kellen bu çiçekleri sihir diyarından getiriyordu. Sihirli çiçekler olduklarına şüphe yoktu çünkü solmalarına yakın

sihir diyarına geri götürüp tekrar ekince canlanıyorlardı.

Kellen altı aydır her gün benimleydi. Sihir Okul'u tatil olduğundan bu yana akşamları gidiyordu ve sabah bir sürü çiçekle geri geliyordu. Ailem bu konuda bir sorun çıkarmıyordu. Hatta Kellen'ı sevmeye başladıklarını bile söyleyebilirdim. Tek sorun getirdiği çiçekleri koyacak yerdi.

Melike'nin odası bu konuda derdime çare olmuştu. Neyse ki gelen her çiçek tam solmadan geri gidiyordu.

Ama solana kadar geçen zaman içerisinde her sabah odam dolusu çiçekle uyanıyordum. Ve bu çok hoştu.

Kellen teorik olarak karanlık bir yaratık olsa da kalbi karanlık olmadığı için karanlık yaratıkların giremediği yerlere girebiliyordu.

Mesela bizim evimize.

Son altı ayda Kellen'la arkadaştan daha fazlası olmuştuk. Bunu hissedebiliyordum. Ve her geçen gün ona daha fazla alışıyordum.

Kellen'la olmak öylesine güzeldi ki.

Fakat bazen onun bana aşık olduğunu bilmeme rağmen, benim ona aşık olmamdan korktuğunu hissediyordum. Bunun nedenini anlayabildiğim söylenemezdi.

"Hadi bakalım kahvaltı zamanı"

Kellen'ın beni düşüncelerimden ayırmasıyla gözlerimi çiçeklerden alıp Kellen'a baktım.

"Evet haklısın. Sanırım bir şeyler yemem gerekiyor"

Yüzünde beliren gülümseme çok hoşuma gidiyordu. Bu onu daha masum ve aynı zamanda daha cüretkar gösteriyordu. Ayaklarımı aşağı doğru sarkıttım. O anda Kellen gözden kayboldu ve ayaklarıma geçirilen terlikleri hissetmemle birlikte, Kellen'ın terliklerimi almak için vampir hızında hareket ettiğini anlamam bir oldu.

"Bundan hoşlanmıyorum" diye sızlandım. Beni hiç umursamadan kollarımdan tutup kaldırdı.

"İnsanlar hoşlansa da hoşlanmasa da yemek yemek zorundadır" dedi benim asıl kast ettiğimi anlamamış gibi yaparak.

"Sen neden yemek zorunda değilsin?" diye sordum birden bu konuyu merak ederek. Vampirler hakkında Kellen'la neredeyse hiçbir şey konuşmamış olduğumuzu fark ettim.

"Kan bizim için yeterli oluyor ama istersen sana eşlik edebilirim"

"Kan yerine yemek yeseniz olmuyor mu?" diye sorarken onun kimin kanını içtiğini merak ettim. Aynı zamanda aklıma Ryan'ın söyledikleri geldi ve kalbimde buruk bir acı oluştu.

Ryan kurtadamların yedikleri herhangi bir şeyle doyduğunu söylemişti. Tabi periler onlar için daha lezzetli yemeklerdi ama insan yemeği de yaşamaları için yeterli oluyordu.

SİHİR-KRİSTAL ÖLÜM-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin