Prologue

2.2K 182 194
                                    




Düzenli olarak gelen bildirim seslerine uyandım. Telefonu alıp bildirimleri kaydırırken saate göz attım. 6:30. Dün yayınladığım bölüm için binlerce beğeni ve yorum gelmişti fakat ben uykuluydum ve önemli olan da uykuydu. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu, telefonumu yastığımın altına koydum ve tekrar uyudum.

Uyanır uyanmaz duş almak için tuvalete girdim. Aynadaki görüntüm gözüme takıldı. Kesinlikle yakışıklı sayılabilecek bir yüzüm vardı, ama karakterim yüzünden kimse bana yaklaşmazdı. Önemli değil, diye düşündüm. Arkadaşımın olup olmaması önemli değildi. Tek arkadaşım olan Taehyung bana yeterdi.

Hızlı bir şekilde duş aldım ve fazlasıyla kırışık olan üniformamı hızla üstüme geçirdim. Erken uyanmaktan nefret ediyordum. Kahvaltıda tekrar telefonumu elime aldığımda gelen mesajı gördüm ve Kakao'ya girdim. Hiç kimseyle konuşmayacak kadar asosyaldim ve gelen mesajın Taehyung'dan olması da şaşırtıcı değildi.

"Uyan Chim-Chim! İlk günden geç kalacağız!"

Bana bu şekilde hitap edilmesinden nefret ettiğimi bile bile bana böyle seslenmeye devam ediyordu. Yine de ömrüm boyunca edindiğim tek arkadaşımdı.

Gözlerimi devirdim ve Wattpad'i açıp hızlıca yorumları okudum. Popüler bir yazardım ve genellikle aksiyon hikayeleri yazardım.

"Min-ji, çok güzel yazıyorsun fakat yazdıklarında bir heyecan yok. Birazcık daha duygu eklesen?"

"Yazdıkların gayet iyi ama tek bir eksiğin var Min-ji, romantizm."

"Yine süper bir bölüm ama artık ana karakterler arasında bir yakınlaşma olsa?"

Her zamanki gibi okuyucularım romantizm istiyordu. Derin bir nefes aldım. Bir aksiyon hikayesinden nasıl romantizm çıkabilirdi ki? Sırf kendi aralarında karakterleri yakıştırdıkları için benden romantizm konulu bölümler istiyorlardı ve hikayemi duygusuz olmakla suçluyorlardı. Yorumların arasında dolanırken bir yorum gözüme çarptı.

"Her yeni bölümde aynı yorumları alıp hala duygusal bir şeyler ekleyememeni romantizm konusunda çok tecrübesiz olmana ve yeteneksizliğine bağlıyorum. Fakat buna rağmen hala bu kadar okuyucun var, Min-ji. Garip."

Genellikle ifadesiz olan yüzüm, bu yorumu okuduktan sonra sert bir ifade kazandı. Hızla yorumu yazan kişinin profiline girdim. Baya popüler bir yazardı ve çok okuru vardı. Bu salağın yazdığı deli saçması şeyleri mi seviyorlardı?

Dikkatimi çeken saatle hızla evden çıktım. Evimin hemen yanında nefes nefese olan bir Taehyung'la karşılaşınca gülümsememi sakladım ve kafasına hafifçe vurarak,

"Topla oynarken nefes nefese kalan köpeklere benziyorsun" dedim.

"Hadi ama Chim-Chim, geç kalıyoruz"

---

Okula vardığımızda Taehyung kendi sınıfına giderken ben ise kendiminkine doğru yürüdüm. Her zamanki gibi kimseyle konuşmadım. Herkes yüzümün ifadesiz olduğunu ve çok soğuk biri olduğumu düşünürdü ve kimse yanıma yaklaşmazdı. Haklılardı, kendimi bildim bileli böyleydim. Sınıf kapısından başımı uzattığım anda sınıftaki kızlara karşı o kocaman gülümsemesini gösterip sohbet eden sınıf başkanımızla, Hoseok'la göz göze geldim. Beni görür görmez, herkese sıcak fakat bana iğrenç gelen o gülümsemesini bana gösterdi. Başımı çevirip içeri girdim.

Hoseok, sınıfımızın -daha doğrusu okulumuzun- en popüler öğrencisiydi. Her sene sınıftaki kızların tamamından çıkma teklifi alırdı. Sadece kızlardan olsa anlaşılabilirdi, fakat hayran kitlesi kızlarla sınırlı değildi. Yakışıklı olduğu kadar zekiydi de. Her zaman dereceye girerdi. Çoğu kişiye göre mükemmel, muhteşem ve fevkalade olmasına rağmen benim için o sadece bir kelimeyle tanımlanabilirdi: iğrenç.

Checkmate⚜Where stories live. Discover now