yeni bir başlangıç sorunsalı;

Start from the beginning
                                    

"Bir şeyler yesek iyi olur." diye mırıldandı elini midesine bastırıp. Başımı sallayarak onayladım söylediğini. Ben de en az onun kadar acıkmıştım.

Beraber otobüsten inip birer tost alarak eskimiş, tozlu bir banka oturduk. Hızlı ve büyük lokmalarla tostumu hemen bitirdikten sonra cebimden sigara paketimi çıkarıp camel black yazısının üstünde parmağımı gezdirdim. Sude de tostunu bitirince paketten bir dal çıkarıp dudaklarımın arasına yerleştirdim ve paketi Sude'ye uzattım. 

Bir dal da Sude çekip dudaklarına götürürken paketi yeniden cebime soktum. Avucumda tuttuğum ızgaralı çakmağı önce Sude'nin ağzındaki sigaraya yaklaştırıp ateşledikten sonra kendiminkini de yakıp çakmağı da sigara paketimin yanına soktum. Sonra dudaklarımın arasında yanan sigaradan uzun bir nefes çekip dumanın ciğerlerimle buluşmasını sağladım. Sigaramdan son dumanı da çekip izmariti ıslak zeminle buluştururken kendi içimden, bir gün sigarayı bırakacağıma dair bir söz verdim. Bir gün bu saçma alışkanlıktan kurtulacağım. Sude de izmaritini yere atıp ayakkabısının ucuyla üzerine bastıktan sonra yine beraber otobüsümüze ilerledik.

--

Şimdi hiç bilmediğimiz bir şehirde, bize tamamen yabancı bir kalabalıkla karşı karşıyaydık. Hayat bizim için şimdi başlıyordu... Korkunç görünüyordu. Aynı zamanda muhteşem. Kaçmak istiyordu bir yanım bu yabancı yerden. Diğer yanım ise, bu şehri alt üst etmem için vesvese veriyordu aklıma.

"Şimdi ne halt edeceğiz?" dedi Sude sakin ama meraklı bir ses tonuyla. O da benim gibi bana değil de, içine düştüğümüz ortama bakıyordu. Güzel soru. Ne halt edecektik şimdi? Düşün Sıla, buraya gelirken geçirdiğin saatler boyunca düşünmen gereken şeyleri bir saniye içinde kararlaştır. 

"Bir otel bulacağız ve hemen iş aramaya başlayacağız." dedim gözlerimi kalabalık caddeden bir an olsun ayırmadan. Önce yatacak bir yerimiz olmalı, sonra daha sağlam adımlar için paramız. İnsanlar hızlı hızlı yürüyor, arabalar yolu hiç boş bırakmıyor ve biz de alışık olmadığımız bu gürültülü ortama ısınmaya çalışıyorduk. Çok kalabalık ve fazla hızlıydı hayat burada, başımı döndürüyordu etrafımda hareket halinde olan bütün bu kalabalık...

Sude bir şey söylemedi. Yürümeye başladığımızda, geçtiğimiz her yeri dikkatle inceleyip aklıma kazıdım. Buraları unutmamalıydım. Bu şehir artık bizim yeni yuvamızdı ve bu yerler bana daha sonradan da lazım olacak gibi görünüyordu.

"Gel şuradan birine soralım." dedim, Sude'yi sağ tarafımızdaki taksi durağına yönlendirerek. Çakıl taşlarıyla dolu bahçeden geçip durağın içine girdik.

"Merhaba." dedi Sude, biraz çekingen tavrıyla. Direkt karşımızda duran masadaki orta yaşlı adam hafif doğrularak; "Buyurun evladım, taksi mi lazım?" diye sordu kibarca. Belki, belki de değil.

"Aslında biz başka bir şey soracaktık." dedim araya girerek. Adam başını 'dinliyorum' dercesine sallayınca devam ettim: "Buralara yakın bir otel var mı diye soracaktık?"

"Çok yakınlarda yok ama on kilometre kadar uzakta birkaç otel bulabilirsiniz." dedi adam gülümseyerek.

"Sanırım şimdi taksi lazım." derken her zamanki ciddiyetinden yine ödün vermemişti Sude.

Onun yerine ben gülümsediğimde adam da gülümseyerek; "Fatih, kızları merkeze götür." dedi hemen çaprazında oturan adama.

Fatih denilen adam hızlıca ayağa kalkarken Sude ikimiz adına kısa bir teşekkür etti. Ardından üçümüz beraber çıkıp bahçedeki taksilerden birine bindik. Yaklaşık yirmi dakika kadar süren yolculuğumuzda bakışlarımı bir an olsun camdan ayırmamış, bu şehrin nasıl bir yer olduğunu anlamaya çalışmıştım. Çok büyük bir şehirdi, çok fazla insanı içinde barındırıyordu. Her yerde evler, restoranlar, kafeler ve barlar vardı. Nihayet araba durduğunda, iç geçirip bu görkemli şehirden bakışlarımı ayırdım. Görkemli olduğunu düşünüyordum çünkü daha önce mahalleden şirkete giden yol kadar yer görmüştüm. Küçük, basit ve sıradan. 

CEHENNETWhere stories live. Discover now