Bölüm 6

200 16 12
                                    


Kapı yavaşça açıldı.Yavaş ve ağır adımlarla içeri doğru yürüdü.Işığı açtığında herkes ''Sürprizzz!'' diye bağırmıştı.Arkadaşları ve tanımadığı bir kaç kişi vardı.Woo bin elindeki pastayla gülümsedi ve ''Kendi doğum gününü unutacak kadar salaksın'' dedi.Hae jin gülümsedi ve Woo bin'e yaklaştı.



Bu sahnee....Çok tanıdık...Ben....Hatırlıyorum....Herşeyi hatırlıyorum....


Jong suk kendini kaybedip yere düştüğünde herkes başına toplandı.Gözlerini açtığında bir odadaydı ve başında Woo bin vardı.Evde kimse yoktu, herkes gitmişti.Bir tek ikisi...Bir şeyler olduğu belliydi ama pek umursamadı.Herşeyi hatırlıyordu...Hae jin'i, Jae rim'i, Yoo bi'yi, herkesii...Hatırladıkları ona ağır gelmişti.Sakinleşmek istiyordu ve gözlerini güzel yüzlü adamda sabitledi.Evet, bu yüz onu sakinleştiriyordu.


Woo bin - Bana bakmayı kes istersen....Neyse, hasta falansan ilaç getirim mi?Bir şey ister misin?Arkadaşın gitti, bizimkiler de...Yani başıma kaldın.


Karşısındaki gence baktı.Yorgun ve biraz da üzgün gözüküyordu.Neler olmuştu?Böyle güzel bir yüz neden....Düşüncelerinin farkına vardı ama umursamadı.Şu an kendine karşı dürüst olacaktı.Erkek olması fark etmez, Woo bin'den hoşlanıyordu.Sıkıca ona sarıldı ve kendisini ittiren genci umursamadı, gücü açıkça yetmiyordu.


Woo bin - Hey!Ne yapıyorsun, bıraksana!

Jong suk - Beni teselli et.


Gencin konuşmasına izin vermeden o dudakları kendi dudaklarına hapsetti.Şaşkınlığından faydalanarak dilini ağzının içine soktu.Genç kendine gelip itmeye çalışırken onu şehvetle öpüyordu.Karşısındaki bu genç onun dilini ısıtınca geri çekildi.Yüzündeki gülümsemeyi bozmadan onunla konuştu.


Jong suk - Bu hiç romantik değildi.


Woo bin kızgındı, sinirliydi, kızarmıştı ve söyleyecek çok şeyi olsa da bir şey diyemiyordu.Hızlı adımlarla uzaklaşırken bileğini kavrayan elle durmak zorunda kaldı.


Jong suk - Gitme...

Woo bin - Saçmalamayı kes!Niyetin ne?!

Jong suk - Bilmiyorum.Sadece.....Gitme.....Lütfen, şu an gerçekten sana ihtiyacım var.Sonra istediğin kadar kız ama şu an sana sarılmama izin ver.Gitme....

Woo bin - Ne amaçlıyorsun bilmiyorum ama.....Sadece sarılacaksın!Ona da kötü göründüğün için izin veriyorum.Hele bir kendine gel, elimden çekeceğin var!


Jong suk cevap olarak ona sıkıca sarıldı ve yatağa yattılar.Sadece sarılıyor ve saçını okşuyordu.Başka bir şey yapmıyordu.Saçlarının okşanması uykusunu getirmiş ve itiraz etmesine vakit kalmadan uyumuştu.Jong suk ise bu adama baktı.Sadece birkaç günde hayatı değişmişti.Bu yüzden aşkı inkar etmeyecekti çünkü mutluluk kaçıyordu.Bu adam mutluluğun kaynağıydı.Kulağına doğru fısıldadı.


''Beni sevebilir misin?''






Hae jin dışarı çıkmıştı.Sanırım gerçekten ona mutlu olmak yasaktı.Geri döndüğünde arkasında Dong hyuk'u gördü.Bir iç çekti.


Hae jin - Senden kurtuluş yok mu?

Dong hyuk - Bilmem.


Dedi o gülümsemesiyle...Cebinden bir ip çıkardı.İki siyah ip birbirine bağlanmıştı.Hae jin'e uzattı.


Dong hyuk - Doğum günün kutlu olsun.

Hae jin - İp?

Dong hyuk - Sen zeki birisin.


Dedi ve gitti.Arkasından baktı ve ipi avucunun içine aldı.Sonra bileğine bağladı ve umursamadan oradan uzaklaştı.Belki de umursaması gerekiyordu.





Jong suk gözlerini açtığında odada tek başınaydı.Dün olanları hatırlayınca yüzü soldu.Woo bin çok kızacaktı.O sırada elinde kahvaltı tepsisiyle Woo bin odaya girdi.


Woo bin -Ne yediğini bilmediğimden herşeyden koydum.


Jong suk ona tuhaf tuhaf baktı.


Jong suk - Dün gece-' sözünü kesti.

Woo bin - Bak dün gece sanırım bir şey yaptım.Biraz içtiğimden hatırlamıyorum, sende bu yüzden söyleme!


Tepsiyi bıraktı ve gitti.Jong suk gülümsedi ama biraz buruk hissetti.Tekrar hislerini nasıl açacağını düşünüyordu.






Sung joon ne yapacağına karar verememişti.O aptal kızdan yardım almak bir işe yaramamıştı.Hem artık Woo bin Hae jin'in  evinde kaldığından herkesin o kızla alakası kesilmişti.Jin woon aralarındaki en zayıf halkaydı.Önce onu halletmeliydi.Şu an zili çalmış, kapının önünde bekliyordu.Jin woon kapıyı açtı ve bir şey demeden girmesine izin verdi.Salona girdiğinde koltuğa oturdu ve karşısına da Jin woon oturdu.


Jin woon - Gerçekten aptalsın.Sanırım zayıf olduğundan hepimizle birden ilgilenemedin.


Elindeki kupayı dudaklarının arasına götürdü ve bir yudum aldı.


Jin woon - Farkındaysan ben sakinliğimi koruyarak bu kadar deliyle uğraşabiliyorum.Senle mi uğraşamayacağım?

Sung joon - Seninle konuşmak gerçekten çok zevkli.Ama beni bu kadar hafife alacak kadar salak değilsindir.

Jin woon - Yine geleceksin değil mi?

Sung joon - Tabi ki....









Arkadaşlar yarın matematik sınavım var ama sizin için yazdım.Lütfen emeğe saygı...Yorum ve beğeni bekliyorum.


You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 24, 2015 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Hazır mısın!Where stories live. Discover now