Kapıya taksi çağırmadığım için sabahın köründe işe giden onca insan içinden bir ümit taksi çevirmeye çalışıyordum. Ne yazık ki hiçbiri de durmuyordu! On dakikanın ardından kendimi bir taksi durağının önünde bulduğumda sonunda hedefime ulaşmanın verdiği mutluluk ile adımlarımı hızlandırarak bir taksiye binmiştim.

Taksi haraket ederken çantamdan telefonumu çıkarıp tekrardan mesaj kutumu kontrol etmiştim. Ama yine Asaf'tan bir mesaj göremeyince Taksinin camını açarak içime derin bir nefes çekmiştim. Mesajı Ona neden ben atmıyordum ? Tedirginlik ile elimde sıktığım telefonumu parmak izimi taratarak tekrar açmıştım. Rehberden Asaf'ı bularak metin kısmına girmiştim.
Parmaklarım klavyenin üzerinde haraket ediyor ve sonra yazdıklarımı siliyordum bu döngü bir miktar zaman da devam edince bıkkınlık ile telefonumu kapatmıştım. Yazacak bir şey bulamıyordum! Taksicinin üzerimde gezen garip bakışları beni fazlası ile rahatsız etmişti bu yüzden açtığım camı kapatarak kafamı yaslamıştım.


. . .


Şirkete gelir gelmez adeta dağ gibi birikmiş işler ile başta tekrardan eve dönmeyi düşünmüş sonradan da bu işe annemin dilinden kurtulmak için ihtiyacımın olduğunu düşününce kendimi masamda işleri hallederken bulmuştum. Tabii ki bu işten istifa edersem bu kadar iyi koşullarda iş bulmayı bırakın iş dahi bulamazdım!

Bıkkınlık ile açtığım leptoptan gmail adresime girerek gelen maillere kısaca göz gezdirmiş ardından ise önemliden az önemliye göre bir sıralama yapmıştım.

İlk başta duran maili açtığımda gerçekten de çok ciddi bir belge gelmiş olduğunu gördüğümde masanın üzerinde duran gözlüklerimi takarak bilgisayarıma daha çok yaklaşmıştım.

Bu bir konser ile alakalı bir sözleşmeydi , maddeleri teker teker okuyarak bir çıktı almış , masamın alt çekmecesinde bulunan zımbayı alarak dört sayfalık sözleşmeyi zımbalayarak dosyalarımın içine koymuştum. Sözleşmeye göre bir ay sonra yapılacak bir konser düzenlemesinde Hava'nın da sahne alması ile ilgiliydi. Maile sözleşmeyi inceledikten sonra geri dönüş yapacağımı belirten bir yazı yolladıktan sonra arkama yaslanmıştım.

Çok da fazla bir şey yapmasamda yaptığım işten hemen sıkılmış telefonumu elime alarak gelen bir mesaj var mı diye bakmıştım. Fakat yine Asaf'tan en ufak bir mesaj bile olmamasını görünce sertçe telefonumu kavrayarak mesaj kısmına girmiştim.

ALEYNA:
-Günaydınnnnn , kremini sürmeden yataktan kalkma!

Ne kadar da kırgın olsam ona bir yandan da onu dün yaktığım için vicdan azabı çekiyordum. Dün hepimiz fazlası ile yorulmuştuk , hele ki abim! İşten geldiği gibi yorgun argın Asaf'ın bizim evde olmasından dolayı gidip uyumamış aksine onunla beraber hastaneye bile gitmeye çalışmıştı! Nedeni ise bende gidiyorum diyeydi , beni tek gönderemezdi öyle değil mi ? Elimde tuttuğum telefonumun titremesi ile gülümseyerek Asaf'tan gelen mesaja bakmıştım.

ASAF:
-Günaydın havuç kafa
Havuç kafa derken ? İstemsizce gözlerimi devirmiştim. Bir insan neden sevgilisine havuç kafa derdi ki ? Küçükken üzerime yapışan saçma sapan bir lakabı sürekli ısıtıp ısıtıp önüme sürmesi çok fazla sinirimi bozmaya başlamıştı. Bana Havuç Kafa denmesinin nedeni saçlarımın tupturuncu olmasından kaynaklanıyordu ayrıca o zamanlar kafama yeşil bir bere takarak okul içinde dolaştığım için taktıkları bu lakaptan nefret ediyordum. aslına bakılırsa Asaf'ın ağzından çıkması bir nebze dahi olsa kalbimin hızını arttırmaya fazlası ile yetiyordu.
-Aleyna bu ne çelişki az kendine gel ne istediğine karar ver!-
telefonumu aldığım gibi masanın üzerine sakince bırakmıştım. Ona anında cevap verirsem sanki telefonun başında ondan mesaj bekliyor gibi olacaktım -ki öyleydim- ve öyle bir izlenim yaratmak istemiyordum bu yüzden bilgisayardan bir kaç dosya da hallettikten sonra telefonumu tekrardan elime almıştım , Şimdi ne yazacaktım peki , Ahh! Mesajlaşmada neden ben bu kadar beceriksizdim ki ?

ASAF KOREL  जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें