Canını Acıtan Şey;Gerçekler

79 1 0
                                    

MERAL'DEN

'Uraz bak tekrar söylüyorum çocuğun senden olduğuna emin değiliz'

'Gerçekten mi meral? Bu kadar kısa sürede sayemde tanışan Aslı ve Anıl hemen bir çocuk mu yaptılar?'

'Bilemeyiz değil mi? Hala bunu söylerken bile soruyu bana yöneltiyorsun' Telefonu kulağımdan çektiğimde Uraz'ın kapatmış olduğunu gördüm. Gözlerimi devirerek telefonumu kotumun arka cebine sıkıştırdım. 

'Hepsi benim hatam' İrem'in zerzenişi üzerine ona önümdeki tekilayı uzattım. 

'Birde seninle uğraşmayayım İrem hiç biri senin suçun değil. Burada bir suç varsa oda yıllardır çocuğunu babasından saklayan ablanın suçu, unutma'

ASLI'DAN

Alarmın sesiyle uyandığımda kızımın kıkırtı sesleri bütün evde yankılanıyordu. Yataktan ayaklarımı sarkıtarak saçlarımı karıştırdım. Sabahlığımı üzerime geçirip camı araladım. Anıl yine Güneşe yüzme öğretiyor Güneş ise Anılı ıslatmakla uğraşıyordu. Anıl saçlarını sallayarak güneşin yüzünün ıslanmasını sağladı Güneş kahkahalarla gülmeye başladığında içime bir sıkıntı çöktü. Anılın yerinde kızımın babası, Uraz olabilirdi. Eğer Annemin katili olmasaydı şuan bizim yanımızda olabilirdi. 4 yaşındaki kızının her yaşını,her gülüşünü,her ağlayışını görebilirdi. İlk ateşlendiğinde benimle telaşlanabilirdi ya da anıl gibi beni sakinleştirmeye çalışabilirdi. 'Anne!' Güneş'in sesiyle arkama döndüm kendinden kat kat büyük olan havluya sarılmış kapının eşiğinde gülümsüyordu. 'Bana baksana senin havlunu giydim artık kocaman bir kızım!' kendi etrafında dönerek kendini gösteren kızımı kucaklayarak yatağa yatırıp gıdıklamaya başladım. 'Demek kocaman bir kızsın' 'Anneciğim yappmaa' dedi kahkahalarının arasından. Kızımı kocaman havlusuyla kurutarak kot şortunu ve beyaz askılısını giydirdim. 'Gidip sandaletlerini giy güzelim,kahvaltıdan sonra banyo yaparız' aşağı kahvaltı hazırlamaya inerken güneşin minik ayaklarının pıtırtı seslerini duyabiliyordum. Bahçeye çıktığımda Anılın çoktan masayı hazırlamış olduğunu gördüm. Sessizce arkasından yaklaşıp beline sarıldım. 'Sen dünyanın en iyi arkadaşısın Anıl' Önünde birleştirdiğim kollarımı ovuşturarak 'sende öylesin Aslı' dedi. Minik kızımın bacaklarıma sarılmasıyla üçümüzde gülmeye başladık. 'Bakın tren olduuk!'

URAZ'DAN

Aslının evinin önünde durmuş kahvaltı yapmalarını izliyordum. Benim yerimde oturan can dediğim kardeşim Anıl, Karım olmasına ramak kalmış güzel sevgilim Aslı, kahkahasıyla ikimize de çok benzeyen Güneş buradan bensiz o kadar güzel görünüyorlardı ki anlatamam. 

1 saat sonra*

Aslının evden çıktığını gördüm,kapıda Anıl'a bir şeyler söyledi ve bahçe kapısından çıkıp gitti. İşte fırsat buydu benim için. Eğer Aslı evdeyken eve girmiş olsaydım Güneş'i ondan ayıramazdım,biliyordum. Evin etrafında dolaşarak havuzun olduğu kısıma geldim, açık olan kapıdan içeri girerek evin içinde dolanmaya başladım. Ta ki kapısında süsler asılı olan kızımın odasını bulana kadar. İçeri hızla girdim. Evcilik oynayan Güneş korkarak bana baktı. 

'Korkma bebeğim benim,baban' Güneşin küçük bedenini kollarım arasına alarak onu kucakladım. 'Seni almaya geldim Gün ışığım' Güneş'i tekrar yere indirdiğimde kapıya doğru koştu,arkamı döndüğümde Anıl'ın orada olduğunu gördüm. 'Anıl Amca bu adam benim babam mı?' Güneş sorusunun cevabını alamayınca bu sefer bana doğru döndü. 'Siz benim babam mısınız?' 

ASLI'DAN

Eve geldiğimde ışıkların kapalı olmasına şaşırmıştım. Güneş uyuyor olsa bile Anıl'ın ışıkları kapatmayacağını biliyordum. Elimdekileri yere fırlatarak kapıya doğru koştum. 'Güneş! Anıl!' seslenmeme rağmen cevap gelmeyince iyice paniklemiştim. Salonun ışığına doğru ilerlerken ayağımı vurmamla yere düşmem bir oldu 'Lanet olsun lanet olsun!'

'Dikkat et güzelim bir yerine bir şey olmasını istemeyiz' Sesi duymamla bütün vücuduma yayılan o soğukluk,kalbimi ele geçiren özlem, beynimin içindeki panik sesleri her şey birbirine karıştı. Onun kokusu ciğerlerime doldu,Eli tenimin üzerinde gezindi,sıcak vücudu vücuduma değdi. Yumuşak bir yere bıraktı sonra beni. Işıklar açılmıştı biliyordum ama gözlerimin önündeki o karanlık gitmiyordu,içimde alarm veren hisler,tırnaklarıma kadar yayılan korku iyice ele geçirmişti bedenimi. 

'Bir şey olmadı ya?' Sesini tekrar duymamla kulaklarım çınlamaya başladı. O kadifemsi bir o kadarda erkeksi ses, yılların verdiği mesafeyle doluydu. 'olmadı' diyebildim sonunda çatlamış sesimle. Sonra birden bir şey oldu ve bütün hücrelerim ayaklandı hepsi aynı anda Güneş diye bağırmaya başladı. Ayağa kalktım ama ayağımdaki acıyla koltuğa tekrar düştüm. 'Kızım nerede?' Derin bir iç çekti,soruyu bekliyordu ama hazırlıksız yakalanmış gibiydi aynı zamanda. 'Merak etme Anılla İstanbul'a dönüyorlar. Bende güzel sevgilimi bekleyeyim dedim 4 yıla rağmen hala aynısın' cümlesinin sonunda önüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. 'Tek fark Anne olmuşsun' gözlerinin içindeki karanlığı daha da net görüyordum şimdi. O karanlık yıllardır saklanan sırrın bedellerini gözleri içinde saklamıştı. Bilmeyen göremezdi,anlayamazdı. Ama ben sırrın suç ortağı,yıllarının hırsızı olarak biliyor ve görüyordum. 'Hadi güzelim çıkıyoruz. Eşyalarınız Anılla beraber gitti. Güneş'i düşünerek ayağa kalktığımda keskin bir acıyla inledim. 'Ne kadar sakar olduğunu unutmuşum' Beni kucağına alarak arabasına bindirdi. Evime,mutlu anılarımıza,güneşin çocukluğuna bir bakışta veda ettim. Uçağa bindiğimizde Uraz hiç konuşmuyordu. Ayağımın acısı git gide dahada şiddetleniyordu ama aklımda olan tek şey güneşti. Uraz'a dönerek 'Güneşin üstünde bugün beyaz askılı vardı hırka giydirdin mi? Hava soğumuştur' gözlerim dolu dolu ondan cevap beklerken başını telefonundan kaldırmadan 'Anıl giydirdi' dedi. Nasılda unutmuşum Anıl tabi ki kızıma en iyi şekilde bakardı. Uçaktan indiğimizde Uraz sadece bir kolumdan tutmuş hızlı hızlı yürütüyordu. Sesimi çıkarmıyordum acıya rağmen çünkü hava alanında güneşin bizi beklediğini söylemişti. Hızlı hızlı Uraz'ı takip ederken tanıdık sesi duydum 'Aslı' başımı çevirdiğimde anılın koltuklardan birine oturduğunu güneşin onun omzunda uyuduğunu gördüm. Anıl ona bir hırka giydirmişti ve üstünü örtmüştü. İçim rahatladı. Alnımda biriken terleri sildim 'iyi misin sen?' dedi. Başımı evet anlamında salladım. Uraz kolum sertçe bıraktı ve Anıl'ın omzunda uyuyan kızımı kolları arasında aldı. 'Siz sakın karşımıza bir daha çıkmayın. Bu sırrın bedelini ölümle ödemek istemiyorsanız eğer bundan sonra Güneş'in adını unutacaksınız. Eğer sizi kızımın çevresinde görürsem Annene yaptığımı kızımın annesine yapmaktan da çekinmem. Duydun mu beni?' Şok bütün vücudumu ele geçirmişken bize doğru yaklaşan bir kadın gördüm. Gözlerim bulanıklaştı, Ama kadının saçları hatıralarımda gezindi ve bir anıyı çıkarıp yüzüme fırlattı. Yüzünü seçemiyordum sadece onun değil kimsenin yüzünü seçemiyordum. Sesler fısıltı oldu,uğultu oldu ve son olarak çınlama olup orada kesildi. 

Multimedia: Aslı

İhanet'e Çeyrek kalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin