Bölüm 20.

6.5K 352 8
                                    

Genç adam koridor da bir sağa bir sola gidip gelirken bir an önce doktorun içeriden çıkmasını bekliyordu. Tam yarım saattir içeri de neler olduğunu bilmeden öylece beklemek berbat bir durumdu. Kız kendinden geçtikten sonra ateşini düşürmek için serum takılmış ama bir türlü işe yaramamıştı. Şimdi ise doktor içeri de kızı muayane ederken iki gence beklemek düşmüştü. Asrın Girayı yollamak için binbir türlü bahaneler sıralamışsa da gönderememişti. Giray da en az çocuk kadar endişeleniyordu kız için. Kolları arasına aldığında kalbini tekleten o kız için endişeleniyordu.

Oturduğu koltukta geriye doğru yaslanıp gözlerini kapttı. Değişmeye başladığının farkındaydı ve bu onu korkutuyordu. Bulunduğu ortam o kadar kötüydü ki zayıf halka haline gelmek istemiyordu. Buna rağmen kızın yarattığı etkiden de kurtulamıyordu.

Odanın kapısı açıldığında Giray ayağa kalkarken Asrın hızla o tarafa doğru dönmüştü. Doktor odanın kapısını kapatıp merklı gözlerle kendisini izleyen gençlere döndü. "Ateşini düşürdük. Yine de gözetim altında tutsak iyi olur. Geçmiş olsun." Doktorun sözleri ikisini de rahatlatmıştı. Basit bir yağmurun kızı bu hale getirmesi mümkün değildi elbette. Ama aynı anda hem ruhen hemde bedenen çöküş yaşamıştı.

Ailesinin oyunları mahvetmişti kızı. Babası o günden beri kıza ulaşmaya çalışmış ama her defasında Asrın tarafından nazikçe uyarılarak beklemsi gerektiği cevabını almıştı. Iki genç doktorun uzaklaşması ile birlikte odaya daldılar. Genç adam kızın yanı başında ki sandalyeye oturarak elini tuttu.

"Bizi iki dakikalığına yalnız bıraksana." dedi gözlerini kızdan ayırmadan. Giray bir kaç saniye öylece durdu. Ama çocuğun yandan attığı ters bakışları yüzünden daha fazla uzatmadan dışarı çıktı. Çocuğun çıkması ile birlikte tekrar kıza dönüp "Aptal." diye fısıldadı.

"Neden kendine zarar verecek kararlar alıyorsun?" Kolunu yatağa yaslayıp kızın parmakları ile oynadı.

"Hatırlıyor musun? Bizim mekanda kavga çıktığın da kendini ortya atıp yumruk yemiştin. O zaman da düşünmemiştin kendini, şimdi de." Yüzünde küçük bir gülümseme oluştu. Kızın çocuksu ruhunu öldürülmesine sebep olmak istemiyordu.

Kıza baktı. Kapalı gözlerine, dağınık saçlarına, kırmızı yanaklarına hatta boynunda üçgen şeklinde olan benlerine bile. Her ayrıntısını gözünğ kırpmadan izlemişti. Bir eli kızın yanağına gitti. Hafifçe pürüssüz yüzünde gezdirdi elini. Gülümsedi...

Kıza doğru yaklaştırdı yüzünü. Biraz daha, biraz daha derken olması gereğinden fazla yakınlaşmıştı. Tam o sırada Nara gözlerini araladı.

Asrın şaşkımlıkla aralanmış gözlerle kıza baktı. Nara kısık gözler ile olayı kavramaya çalıştı bir müddet. Bu gördüğü manzara aşırı ateşi olmasından dolayı kaynaklanan halüsünasyon muydu yoksa gerçek miydi anlayamamıştı. Yine de herhangibi bir atakta bulunmayıp çocuğun açıklama yapmasını bekledi.

Asrın ne yapcağını şaşırmış bir vaziyetteyken kendisini geri çekip ensesini kaşıyarak "Şey... Ben sesimi duyurmaya çalışıyordum. Yani uyanık mısın diye kontrol ediyordum." dedi. Genç kız bu yalana inanamasa da konuyu fazla uzatmamaya karar verip kafasını sallayarak geçiştirdi çocuğu. Zaten üstünde duracak halede de değildi. Giray kendisine bahşedilen sürenin dolduğuna kanaat getirdiğinde odaya girdi.

Odaya girmesi ile gözler ona çevrilirken çocuk sadece kıza odaklanmıştı. "Uyanmışsın." dedi gülümseyerek. Genç kız çocuğun değişik kişiliği karşısında bir kez daha afalladı. Daha geçenlerde onu küçümseyen Giray ATAÇ şimdi kıza güler yüz gösteriyordu. Bu durum ne kadar mantıklı olabilirdi ki?

SİYAH (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin