♥{İŞ BİRLİĞİ}♥

4.7K 221 11
                                    

BÖLÜM PARÇASI: İLYAS YALÇINTAŞ- ZOR GELİR

İYİ OKUMALAR...

VOTE VE YORUMLARINI EKSİK ETMEZSENİZ SEVİNİRİM! SİZİ SEVİYORUM.


♥{İŞ BİRLİĞİ}♥

Dün gece eve geç gelmem sonucu, geç saatte banyo yapmanın cezasını çekiyordum. Saçlarımı normalde havluyla kuruturdum ama saat epey ilerleyince, malum sabah okul denilen bir kurumun olması gerekçesi saçlarımı sıkı bir şekilde bağlayıp yatmakla sonuçlandı. Ama bu aptallığım şuan da Ankara'nın bu dayanılmaz ayazının, sıkı sıkı bağlayıp yattığım saçlarımın kurumayıp nemli kalması nedeniyle beni zatürre başlangıcına itekliyordu.

Dün eve geç gelmemden dolayı, sabah okula ayaklarımdaki müthiş bir ağrıyla uyanmıştım. Sadece dört saatlik bir uykuyla durmam ise tamamen benim hatamdı. Eve geldiğim gibi, yaşadığım utanç dolu dakikalarının ve ayakta mal mal beklememin neticesiyle rahat bir uyku çekebilirdim. Ama ben Bora'nın gömleğinin cebinde bulduğum o notu düşünmekten anca uyuyabilmiştim.

Aklımı karıştıran ve uykularımı kaçıran ise, neden Bora'nın direk gelip bana sormak yerine böyle bir oyun oynayarak bana bir not vermesi oldu. Evet, oyun oynayarak! Çünkü eve geldiğimde pantolonumun arkasında hiçte kafam kadar leke falan yoktu. Hatta hiç leke yoktu. Regl bile olmamıştım. Bora'nın bu akıllı oyunu pantolonumu elime alınca aklıma dank etmişti.

Benim hiç itiraz etmemem gereken ve ayrıca düşünmeden ört pas etmemi sağlayan bir neden atacaktı ki işe de yaramıştı. Biz kızların, -özellikle de benim- bu konuda ne kadar utandığımızı hatta dile getirmeye dair çekindiğimizi bir gerçekti. O da bu fikrin işe yarayacağını bildiği için öyle bir düşünce içine girmişti ki işe de yaramıştı.

Terastan hemen çıkmamıştım. Yarım saat falan bekledim. Bu aslında notun bana getirdiği bir şok yüzünden değildi. Balkondan Işıl'ın arabasına binen Işıl Müge ve Hakan'ı görmemdi. Onların uzaklaşmasını beklemem bu kadar çok sürmemesi gerekiyordu ama ben Okan'ın da gittiğine emin olmak için biraz daha beklemiştim. Onlardan on dakika falan sonra Okan ve Savaş'ta barı terk etmişti. Kimsenin aklına gelmemiştim sanırım burada olduğum. Bu benim işime gelmişti zaten.

Eve geldiğimde ise babaannemi uyanık bulmuştum. Babamın bizi kontrol etmesi için iki kez aradığını, Müge'nin ustaca yeteneklerinden hiçbir şey çaktırmadığını babaannemden öğrenmiştim. Babam da sabah işe gitmek için beni beklemeden yattığını babaannem söylemişti. Aslında babaannemde yatacaktı ama benim havada olan aklım yüzünden evin bir tane olan anahtarını almamıştım. Hâlbuki babaannem gitmeden önce iyice tembihlemişti. Müge'nin aceleci tavrı yüzünden anahtarı falan unutup onlara hazırlanmaya gitmiştim. Canım KloFatma'm yine beni tanıdığını göstermiş ve anahtarı almadığımı fark etmişti ve gece yarısını geçmiş bir saatte eve gelen biricik torununu yarı uyuklar şekilde beklemişti. Seni seviyorum huysuz garı!

Ankara yine soğuk bir güne 'Merhaba!' demişti. Bu soğuk günler bizim evdeki sobaya fazladan mesai yaptırıyordu. Ama beni süründürüyordu. Zaten kaç gündür düzenli olan ders planımı yerle bir ettirmiş, yeni sezonu açmama bile fırsat vermiyordu. Yine odamda yatıyordum ama birkaç dakika yorganımın altında titrememin geçmesini bekliyordum. Daha sonra babaannemin maharetli ellerinden çıkan yazın yapmış olduğu kalın, içi çubuklanmış yünle dolu olan yorganı beni sıcak tutuyordu. Bu aralar pek ders çalışmadığım için nasıl bir çözüm bulacağımı bilmiyordum ama elektrikli sobayı kullanma yolu bana gözükmüştü. Ama onu kullanırken biraz tereddüt ediyordum. Çünkü o küçük alet bir saat çalışsa bile bizim elektrik faturasını mayalıyordu ve baya kabartıyordu. Sonra babamın cebi pişiyordu. Ve tabi ki bizim ağzımız yanıyordu.

EZİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin