22. Ateşten Kanatlar

942 70 11
                                    

Pazartesi günü geldi çattı. Yemekhane de sırada tepsimle ilerliyordum.
Patates cipsi ve elma koydum. İçecek olarak da vişne suyu aldım.

"Diyet mi yapıyorsun?"gür, kulak tırmalayan ve bir anda sizi etkisiz kılan sesi kulaklarıma doldu.

"Matt."arkamı döndüm. Gözleri parlaktı. Tıpkı oyun salonunda ki gibi.
Her şeyden haber gibi bakıyorlardı. Sonuçta cehennem muhafızı olsa da televizyon nedir biliyordur elbette, değil mi?

"Korkunca göz bebeklerin irileşiyor. Ve bana yavru bir kediyi anımsatıyorsun."

"Kedileri sevmem."önüme döndüm. Sıra çoktu. Alacağım da öyle. Ama bir gün aç kalabilirdim. Sıradan çekildim.

"Ben çok severim ama."arkamdan gırtlaktan gelen gülüşünü duydum.

Gözlerimi masalarda gezdirdim. Bizimkiler henüz yoktu. En kenara boş köşeye tünedim.

"Oyun oynamayı sever misin Perla?"karşıma oturdu. Tepsisinde sadece su vardı.
İmasını anlamamazlıktan geldim. Beli etme belli etme.

"Ara sıra."bir cips attım ağzıma. Bakışları hareketlerimi takip etti.

"Ve galiba patates cipsi de seviyorsun."elini çenesine dayadı, işaret parmağını kendi dudağında gezidirdi.
Kızardım. Kas katı oldum. Yutkundum.

Rengim mora döndü. Her an kusabilirdim.

"Tadı dudaklarımda kalmış."bir pislik gibi gülerken öne eğildi.

"O gece orada olman ne büyük tesadüf ama değil mi?"pakete uzanıp bir cips attı ağzına. Ayaklarım uyuşmuştu. Beynim zaten çalışmıyordu.

Hıçkırdım. Lanet olsun.

Daha da güldü. Otuz iki dişininin her birini eline tek tek vermek istiyordum. Ya da belki de kolye yapar takardım.

"Hıçkırığını yine kesebilirim, istersen tabii."biraz daha öne kaydı.

Bakışları duygusuz, donuk, renksizdi. Korkunçtu. Matt tehlikeliydi. Bakışları bile bunu anlatıyordu.

"Ben tehlikeyim."diyordu.
Ve ben,
"Senin yeni kurbanınım."diyordum.

"Git."dedim, arkaya yaslandı.

"Git buradan."sesim tedirgin değil aksine kendinden emindi.

"Defol."ellerini ensesinde birleştirdi.

"Kayıtları merak etmiyor musun Perla?"irkildim.

"Ya polis bulursa diye korkmuyor musun?"

"Yapamazsın."sesim olağan öz güvenini yitirmişti.

"Yaparım."üzerini düzeltip etrafa bakındı.
Eğer süper bir yeteneğim olsaydı bunun lazer ışınlı gözler olmasını isterdim. Ve ilk hedefim tam karşımda oturan adi şerefsizin teki olan Matt olurdu.

"Sende yakalanırsın."dedim savunmaya geçerken.

"İkiniz, sen ve Nick. Bu işten kurtulamazsınız."

"Orada sende vardın! Bütün o eser sana ait!"sesimi koruyordum ama hakimiyetimi yitirmek üzereydim.

"Görüntüleri izlemek ister misin?"gülümserken masaya uzanıp elimi tuttu.

"Ya da benim şartlarımla güzel bir oyun oynarız."

Eline baktım. Tenim yanıyordu. Dokunuşu içimdeki bir şeyi harekete geçiriyordu. Yanıyordum...

"Perla?" Sam ve Diasy ellerinde tepsileriyle masanın başında duruyorlardı. Matt sandalyesini iterek iğrenç bir sesle kalktı.

"Akşam görüşürüz."göz kırpıp gitti.

DokunulmazWhere stories live. Discover now