2.Katil kurtarıcı

978 87 8
                                    

Günlerden pazardı ve ebeveynlerim beni kendi hafta sonu programlarına dahil etmiyorlardı. Sıkıntıdan ölebilirdim her an. Bizim tayfa gittikten sonra evde kendimi huzursuz hissediyordum.

Kafamda Aaron'un suçlu olup olmadığı konusunda düşünceler dönüp duruyordu. Ya gerçekten de yan komşum bir katilse , ya da sadece...sadece...Tanrım!
Aklıma takılan bir diğer şey ise eğer öldürmüş olsa bile şuan ceza evinde olması gerekmez miydi? oysa Becca iki ay ev hapsi aldığını söylemişti. Kanunlarımızda cinayete bu kadar hafif bir ceza verileceğini sanmıyordum. Bu işten hem uzak durmak istiyordum ama bir yanım nedense Aaron'u tanımak istediğimi bağırarak bana söylüyordu.

Fakat içimdeki kız hem cesur hemde korkak bir çocuktu. Yataktan kalkıp balkonun kapısını açtım. Onunki ise kapalıydı. İğrenç bir his bedenimden geçip gitti. Yavaşça kapıdan uzaklaştım. İçimdeki huzursuzluk hissi iki katına çıkmıştı.
Telefonumu aradım. Yatakta yoktu, ya da masa da. Koşarak aşağı indim. Salonda yoktu. Mutfakta da. Annemi arama ihtiyacım her saniye artıyordu.
Derken gözüme bir hareketlilik çarptı.
Çığlık atacağım sırada deri eldivenler azımı kapattı.
"Benim."nefesi kulağımı yalayıp geçti. Her an yerle bütünleşe bilirdim.
"Aaron."diye devam etti.
Elini çekip attım. Kalbim hızla çarpıyordu.
"Ne..ne yapıyorsun sen!"soluk soluğa kalmıştım.
"Bunu arıyordun değil mi?"
Telefonum onun avuçlarındaydı.
"Evet, ama sorum bu değil."dedim bir hışımla telefonu elinden alırken.
"Bizde unutmuşsun."dedi soğuk bir sesle, bakışları da sözleri kadar donuktu.
"Lütfen bana neden sessizce içeri girdiğini söyler misin?"ukala bir tebessüm yüzünden geçip gitti.
"Seslendim hemde defalarca."olabilirdi ama hemen pes etmedim.
"Kapıdan girmedin yani zili olan kapıdan diyorum."ya da bence bir an önce çenemi kapamalıydım.
"Başka bir yerden girmemi istiyorsan o başka." gülmeden edemedim.
"Bacamız yok."dedim gülerken, o da en azından ufak bir tebessüm gösterdi.
"Balkonunuza atlayabilirim."gülüşüm anında uçup gitti.
"Böyle bir şeyi sakın yapayım deme."dedim son derece tedirgin bir sesle. En iyisi bundan sonra kapıyı kitleyip uyumalıydım.
"Fazla hayal kuran birine benziyorsun Perla."sonra beni başta aşağı süzdü.
"Ve bir o kadarda basit." ben duyduğum sözcüklerden sonra şaşkınlığımı gizleyemezken o evden çıkıp gitmişti. Hemde ben ona ağzının payını veremeden. Hala orada öylece dikiliyordum.

Beynim çözülünce çeşmeyi açtım, önce biraz su çarptım yüzüme sonra da su içtim. Resmen duyduğum en ağır cümleydi. Ve gururum incinmişti. Aslında dün akşamki saşmalıklarımdan sonra kim olsa böyle düşünürdü. Hata bendeydi evet suçlu biri varsa o da bendim. Sonuçta o ortada olanı söylemişti.

İnanamadığım nokta şuanda bile onu suçlayamamdı. Çocuk resmen beni gözünde basitleştirmişti ve bunu gelip benim suratıma söylemişti. Ayrıca hayal kurmak basitlik değil bir gelişmişlik göstergesiydi.

Fakat atladığım asıl nokta şuydu. Bildiğim bir şey varsa o da bu sözlerini haksız çıkartacağımdı.

"Gömüldüğün kitaptan kafanı kaldır artık."dedi annem.

Onlar geldiğinden beri odamdan çıkmamıştım. Cevapta vermiyordum.

"Perla, yeter."dedi babam arkadan. Küçük bir kafa ikisinin arasından gözüktü.

"Abla, birlikte havuza girelim mi? Kitabı kenara koydum.

"Yalnız bırakın beni." Pablo üzülmüştü.

"Sen hariç Pablo."annem göz devirip kapıyı çekerlen Pablo sevinç çığlığı ile içeri daldı.

Mükemmel ebeveynlerimi kapı dışarı ettikten sonra bikini mi mayo mu giysem diye dolabın karşısında dikiliyordum.
"Bence pembe çizgili mikinini giy abla." mikiniyi elime aldım.
"Senin zevkine güveniyorum."

DokunulmazWhere stories live. Discover now