*

Isırmaktan kanayan dudaklarımdan gelen metalik tadı yutmaktan boğazımda tuhaf bir his oluşmuştu; yine her zaman olduğu gibi Justin'in isteği üzerine hayranlara dikkat çekmemek şartıyla korumalar tarafından bir otele veya arabaya getiriliyordum. Tamam, bir günüm genelde iş ve Justin'le vakit geçirme şeklinde geçse de onunla birlikte olmaktan rahatsız mıydım? Kesinlikle hayır.

Bir buçuk saate yakın buradaydım. Normalde Justin bu kadar gecikmezdi. Ben geldikten yarım saat sonra kadar gelirdi çünkü dikkat çekmek istemiyordu. Sıkıntıdan patlamak üzereyken kapının gıcırtı çıkartacak şekilde aralanmasıyla başımı kaldırdım. Sallana sallana gelen Justin'i ilk gördüğümde sevinmiştim ama aptal bir biçimde sırıtması bir süre sonra korkutucu gelmeye başlıyordu.

Ses tonum "Justin?" derken adeta soru sorar gibi çıkmıştı. "Bu halinde ne böyle?" dememe gerek kalmadan yanıma yığılıp kaldı. Telaşla ayaklandım ve hemen onun omuzlarını tutup yüzüne baktım. Suratı dudaklarında ki rahatlamış ifade dışında ölüye benzer derece de tuhaf görünüyordu ve bu midemde bir şeylerin çalkalanmasına sebep olmuştu.

Lanet koruması nerelerdeydi? Ve en önemli soru ise bu halde dışarıda ki paparazi ordusunu aşıp nasıl buraya gelmişti?

O an geçirdiğim şok ile ne yapacağımı şaşırmış, öylece Justin'e kalkmasını söylüyor veya benimle konuşması için onu teşvik etmeye çalışıyordum. Fakat bu tamamıyla saçmalıktı. Başından beri yapmam gereken şey birilerini arayıp yardım istemekti.

Önce kendi telefonumu elime alarak hastanenin numarasını tuşlamıştım ama eğer bu işi dışarıya taşırsam, Justin ya da Scooter her türlü benim fişimi çekerdi. Bu yüzden Justin'in bütün ceplerini yokladım ve telefonunu bulduktan sonra ekran kilidi olmamasına şükür ederek, rehberden Scooter'ı aramaya koyuldum.

Scooter, birkaç çalmadan sonra hemen açtı ve direk "Justin?" dedi. Tırnaklarımı kemirirken tek nefeste "Ben Angel, Justin tuhaf görünüyor ve ne olduğu hakkında bilgim yok. Ama göründüğü üzere pek de iyi sayılmaz. Bilmiyorum, sadece buraya gelemez misin?" derken diğer boş elimde Justin'in eline dokundum. Hala uyanık olduğunu anlamak için.

"Kahretsin," diye mırıldandığında ortada bir şeylerin döndüğünü anlamıştım. Scooter hızla nefesini verdi. "Hala aynı otelde mi buluşuyorsunuz?"

"Evet," dedim mırıldanarak. Justin; sağa düşmüş başını ağır hareketlerle kaldırdı ve kapalı gözleri, saçma gülümsemesiyle elinin üzerindeki elimi ittirdi.

"Yine ölmeyi beceremedim, Scooter," diye mırıldandı çok az çıkan sesiyle; bunu söylerken aynı zamanda acı bir şekilde gülmeye başlamıştı. Gittikçe korktuğum için tüylerim diken diken olmuştu, Scooter bir şey söylemeden telefonu suratıma kapattı.

Tanrım, bunu istediğime sen bile inanamayacaksın ama şuan tek istediğim Justin'in iyi olması.

//

Bölüm yine geç geldi. Şaşıran var mı? Hayır jwhejeje

Yazım yanlışları varsa kusura bakmayın çünkü geriye dönüp bakmaya vaktim yoktu


she badHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin