2. Kitap 5. Bölüm "The Big Bang"

Start from the beginning
                                    

"Her şey düzelecek Katy. Gold'un intikamını alacağız." dedi. Mırıldanarak onayladım. Fakat buna inanmıyordum. Her şeyin düzeleceğine inanmayı bırakalı iki sene oluyordu.

"Neler olduğunu öğrenmeliyiz Micheal. Raven'ın bir sırrı var. Gold serum ve Ripper'lar ile ilgili bir şeyler söyledi. Raven bunun öğrenilmesini istemiyor." dedim kollarında dururken. Kampta çalınan alarm sesleri kulaklarımızı dolduruyordu. Micheal dudaklarını kafama yasladı ve mırıldandı. Gözlerimi kapatıp bir an için kafamı boynuna yasladım ve Eric'i hayal ettim. Onun kollarında olduğumu hayal ettim. Kafamdaki sıcak dudakların aslında Eric'in olduğunu hayal ettim. Micheal dudaklarını kafamdan çekti ve suratını aşağı eğdi, birkaç saniye içinde ise alnını alnıma yasladı. Sıcak nefesi suratıma vururken gözlerimi açtım. Micheal'ın dudakları birkaç santim ötemdeydi.

"Yapamam." diye fısıldadım. Micheal gözlerini açıp benimkilere baktı.

"Neden?" Sıcak nefesi tekrar dudaklarıma vurdu. Nefesimi tuttum.

"Ben evliyim."

"Sen ölüsün."

"Ouch. Bu canımı acıttı." dedim kıkırdayarak. Micheal bana bakarak gülümsedi. Bakışlarım dudaklarına kaydı. Acaba yapabilir miydim? Evet yapabilirdim, onu öpebilirdim. Ama bunu Eric'i hayal etmeden yapabileceğimi sanmıyordum. Micheal'ı bu şekilde aşağılayamazdım. Hala Eric'i seviyorken, bu gece onu gördüğümde dizlerimin bağı çözülmüşken yapamazdım. Kendimi kollarından kurtardım ve bir adım geri çekildim.

"Raven bizi bekler." dedim. Alarmların sustuğunu yeni fark ediyordum. Micheal bana baktı ve dudaklarını birbirine bastırdı ve kafasını sallayıp kapıya yöneldi. Ben hala görev kıyafetlerimleydim. Kapıyı açtı ve önce benim geçmeme izin verdi. Önden çıktım ve Micheal ile koşarak Raven'ın kabinine ilerledik. Raven kapıda bizi karşıladı. İçeri almayacağını biliyordum, yerde kan vardı.

"Raven? Neler oluyor?" dedim elimden gelen en iyi oyunculuğum ile. Raven merdivenleri indi ve yanımıza geldi. Gözlerini önce benim suratımda, ardından Micheal'ın suratında gezdirdi.

"Geç kaldınız." dedi soğuk sesi ile. Bana döndü. "Acil durum alarmını duymadınız mı!"

"Uyuyakalmışım, malum geceki olaylar..." Açıklama yapmaya çalışırken sözümü kesti ve yanımızdan çekip gitti. Micheal bana baktı.

"Tabi ki açıklama yapmayacak." dedim, gözlerim hızla uzaklaşan Raven'ı izliyordu. "Yapacak bir açıklaması yok."

"Hadi, eğer Gold odada bir şeyler bulduğu için öldürüldüyse, içeri bakmamız gerekiyor." dedi Mick ve birlikte kabinin merdivenlerinden çıktık. İçeride Gold'un cesedini bulmayı bekliyordum açıkçası, fakat aklıma gelmeyen bir şey vardı. Raven Kamp'ın sahibiydi, miniyonları ona sadıktı ve eğer o istemezse, kampta kuş bile uçmayacağına emindim. Micheal kapıyı zorladı.

"Kilitli." dedi bana dönüp.

"Başka bir seçenek düşünebiliyor muydun?" Kafasını salladı ve birlikte merdivenden indik.

"Arkadan dolanıp camı kırabiliriz." dedi. Onayladım ve o tarafa ilerledik. Micheal cama çıkmak için pervaza asıldı ve kendini yukarı çekti. Kimse var mı diye etrafıma bakındım. İleride, ağaçların orada Essen, Gold'un kocası duruyordu.

"Geliyor musun?" dedi Micheal, oturduğu pervazdan bana bakarak. Kafamı salladım.

"Bir saniye." dedim ve Essen'e doğru koşmaya başladım. Yanına vardığımda bana döndü. Uzanıp ona sarıldım.

"Çok üzgünüm Essen. Gold'un senin için ne ifade ettiğini biliyorum." dedim omzuna doğru. Gözyaşlarını tutmaya çalışırken bana sıkıca sarıldı.

Korkusuz -Divergent/Uyumsuz Fanfiction-Where stories live. Discover now