Bölüm 6- Ölümcül Günah vs Gece Katliamı !

287 23 19
                                    

Arkadaşlar desteğiniz için çok teşekkür ederim Lurid_Ra SiyahLotus_ _Alemonia_ ve başından beri yanımda olan kıymetli epope_glcn
Geçirdiğim bir sakatlık dolayısıyla diğer seriyi askıya aldım, önce bunu bitireceğim. Desteğiniz için tekrar teşekkürler :')

Uyandığımda hâlâ uykusuzdum. Rose'la birlikte şafak sökene kadar yorucu ve bir o kadar da hüzün dolu bir gece geçirmiştik. Diğerleri savaş saatine kadar bizi uyandırmamışlardı, daha doğrusu beni. Çünkü Rose bütün gece uyumamıştı. Aslında ben de gördüklerimden sonra fazla uyuyamamıştım ve bütün bunların büyük savaştan önce olması...

Beni uyandırdıklarında savaşa bir saat kalmıştı. Rose ise bahçede hiçbirşey olmamış gibi , diğerleriyle birlikte kahvaltı ediyordu. Gördükleri çok zor şeylerdi ve bu durumda acıyı kabullenmek yerine reddediyordu. Bir yere kadar kendini üzüntü duymadığını inandıracaktı. Fakat üzüntüsünü ne kadar reddederse , kabullenmesi gereken zamanda o kadar artacaktı yaşayacağı keder.Boynunda ki zincire takılı yüzüğü gördükten sonra bundan emin olmuştum.

Fakat şu anda onun üzüntüsüyle ve özlemiyle, kendi yöntemiyle başa çıkmasına izin vermek zorundaydım. Bu yönteminin yan etkileri ile başa çıkması için yanında biz, ailesi olacaktık.

Karşısına oturdum ve "Günaydın " dedim. Onun yolunu izleyip, hiçbirşey olmamış gibi davranarak."Günaydın" dedi, meyve suyunu yudumladıktan sonra. "Neden bu kadar erkencisin bakalım ?" dedim, bende atıştırmaya başlarken." Bugün savaş günü, unuttum mu yoksa ? " . "hayır unutmadım, fakat sen gelmiyorsun , değil mi ?" dedim hem soran, hemde cevap veren ve gelmiyorsun tarzında bir ses tonu ile." tabiki de geliyorum, geçen seferki o çürümüş , melez karışımı hilkat garibesi ile işimizi tam bitirememiştik " dedi.
Bunları bana söylerken gözlerindeki o küçücük bir anlık gördüğüm, üsteleme yoksa seni ketçap yaparım , tarzındaki bakışından sonra daha fazla karşı çıkmayacaktım. Fakat yaşadıklarından sonra... Tek umudum seçtiği herşey yolunda metodunun işe yaramasıydı.

Biraz atıştırdıktan sonra odama çıktım ve soğuk bir duş aldım. Gördüklerimin beni bile bu kadar etkilemesinden sonra Rose'un durumunu tahmin dahi edemiyordum.
Üzerimi giyinip oturma salonuna geçmiştim. Herkes toplanmış beni bekliyorlardı. Ben merdivenden iner inmez herkes ayağa kalktı ve Daniel'ın "Hadi çocuklar, savaşa gidiyoruz !" demesiyle limuzinlere bindik ve yola koyulduk.

++++

Sessiz bir yolculuktan sonra, savaş meydanına varmıştık.
Dünki meydan okumadan mı ? Yoksa eski en iyi klan ile yeni en iyi Klanın savaşacak olmasından mı, seyirci sayısı inanılmaz fazlaydı. İğne atsanız düşmeyecek durumdaydı. Seyircilerin selamlamasından ve büyükçe bir kalabalığın arasından geçtikten sonra gelmiştik ve işte oradaydılar, Ölümcül Günah klanı.

Küstah ve kendinden emin bakışlarıyla, tıpkı bizim bakışlarımız gibi.
"Pekala işte buradayız, hemen eşleşmeleri yapalım da bu işi çabucak bitirelim"dedi Taylor boynunu kıtlatırken. Direk diğer klandan " Sen benimsin kızıl" dedi Ann, intikam arayan gözlerle. Geçen seferki kırılan onurunun karşılığını istiyordu. "Nasıl istersen " diyerek karşılık verdi Rose.

Hemen ardından herkes birbirini seçmeye başladı. Ben ise en sonda kalan, sıkılmış gibi görünen ve savaş alanı umrunda değilmiş gibi duran birisiyle sona kalmıştım.
İlk olarak savaşacaklar , Rose ve Ann 'di.
Biz kendimize ayrılan yere çekilirken , onlarda savaş meydanına geçmişleri.
"Hazırsan başlayalım" dedi Ann sabırsız bir şekilde. Rose ise kanatlarını çıkararak karşılık vermişti ve savaş başlamıştı.

Rose'un hemen önceki gün bu kadar ağır şeyler yaşaması bir yana,karşısındaki ise tamamen yeni bir türdü ve neler yapabileceğini hiçbirimiz bilmiyorduk. Rose hakkındaki endişelerimi azaltan şey ise şu ana kadar gayet iyi idare etmesiydi. Uzaktan , pullarını kullanarak hafif saldırılar yapıyor, güvenli bir mesafeden Ann'in yapabileceklerini tartıyordu. İkiside kanatlarından birbirlerine pulları birer mermi hızında fırlatıyorlardı. Ann'in attığı pulların gidişatı her ne kadar Rose'a yaklaşmasa bile, hızları ve güçleri Rose'un pullarından fazlaydı. Henüz yumruk yumruğa çarpışmadıkları için, güçleri arasında kesin bir karşılaştırma yapamasakta , Rose'un planlı ve hesaplı saldırıları, pozisyonları , pullarını atarken ki isabet oranı karşısında Ann'in rastgele , öfkeyle dolu saldırıları, aralarındaki tecrübe farkını ortaya koyuyordu.

Ann , artık saldırıdan çok kanatlarını savunmaya yönelik kullanıyordu. Rose'ise her ne kadar kendinden emin olsa da , temkinli bir şekilde saldırılarını sürdürürken, yavaşça Ann'e yaklaşmaya başlamıştı. Artık güçlerini ölçmenin zamanı gelmişti.
Ann'in önüne geldiğinde Ann' in yapabildiği tek şey , kanatlarını üzerine kapatıp, Rose'un saldırılarından korunmaktı.
Kırılma noktası gelmişti, yumruklar çarpışacaktı ve içimden bir ses geçen seferki kadar kolay olmayacağını söylüyordu. Aslında içimdeki ses Ace'in sesiydi. Bana yerdeki pullarına bakmamı söylemişti. Ace söyleyene kadar farketmemiştim, fakat Ann'in kanatlarına çarpıp yere düşen Rose'un turuncumsu , kırmızıya vuran pullarının rengi yok olmuştu. Renksiz ve şeffaf bir hal almışlardı.

Rose'da bunu farketmişti ve tedbirli bir şekilde saldırıya devam ediyordu, kırılma noktası gelene kadar.

Ann kanatlarını ani bir şekilde savuşturup ,Rose'un pul saldırısını durdurmuştu ve 2 side aynı anda yumruklarını birbirlerine doğru savurmuştu. Bu yumrukların sonucu, güçleri arasındaki farkı belirliyecekti. Geriye kalan tek şey ise yumrukların hedefe ulaşmasıydı...

Meleklerin Yükselişi (Devam serisi)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ