2. Bölüm "Hain Tosba"

160K 6.1K 297
                                    

*Multimediadaki şarkı ile dinlerseniz çok daha iyi olur. :) Keyifli okumalar*

2.Bölüm "Hain Tosba"

Kahvenin önüne atılmış masalarda oturanlar bir bir dağılırken bir tek o şerefsiz çıkmamıştı dışarıya.. Ben hala sinirden kudururken adamdaki rahatlığa bak... Tekrar bağırdım. Eğer oraya girersem bütün kahve dağılırdı ki Orhan amcaya ayıp etmeyecektim bu kanı bozuk yüzünden.

''Lan ecdadını siktiğim çık lan..Bak ben gelirsem ahdım olsun donla gezdiririm tüm mahallede...'' Artık verdiğim son gazla da gelmezse yapacak bir şey yoktu kırılan birkaç masanın parasını verecektim. Tam kahvenin kapısına adım atacaktım ki yüzü gözü dağılmış piç dışarı çıktı. Yüzü bembeyaz olmuştu. İtleri de hemen arkasında en az onun kadar tırsık tırsık karşıma geçtiler. Allah ne verdiyse bunlara bir güzel koymak vardı burada neyse büyüklük bende kalsın diyip başımı ilk önce tüm o karınsızlığı yapan ite çevirdim.

''Ne lan o küçük kızla derdin ?'' Derken sesim öyle gür çıktı ki kızgınlıktan öte başkası olsam ben bile tırsardım sesimden. Ama hala aklını götünden çıkarmamış it, bana yavşak yavşak gülünce sinirlerim tek tek yine zıplamaya başladı.

Yakasından tuttuğum gibi silkeleyip havaya kaldırdım. Yanındaki itlerin gözü fırlayacakmış gibi bana bakarken eğlensemde bu karınsızları azıcık korkutmanın yeterli geleceğinden emindim. Zira bunlar gibi leş kargaları ancak sahipsiz çöplüklerde öterdi. Benim güzel mahallemde yoktu bu itlere yer.

''Ulan kansız var mı lan mahallenin kızına sarkmak, o kızı senin koruman gerekirken , sen daya-tövbe estağfurullah... ''

Başımı iki yana salladım gözümün önüne gelen görüntüden kurtulmak için. Birazdan o bacaksızında alacaktım hesabını ama önce bu ite ayar çekmem lazımdı.

''A-ama Derya kızda rahat durmuyor..Böyle salına salına yürüyor. O kalçası varya off..'' Yok ben bu iti öldürecektim. Ne diyordu lan bu.. Tam ağzına çakacam belime sarılan iki küçük kolla başımı oraya eğdim. Burnuma değen kokudan az çok tahmin etsemde geleni ,o kadar cesaretli olacağını sanmıyordum.

Başımı arkaya çevirir çevirmez gördüm anamın- tövbe bismillah..Yok arkadaş bu mahallenin çivisi çıkmıştı. Ne var dercesine kaldırdığım kaşlarıma birde dudak büzmesin mi bacaksız..?

İşte varya diyordu ki şeytan al şu kızı Allah ne verdiyse... Tövbe bismillah...''Sana ne be insan yarması sana ne ben görürüm bu kansızla hesabımı..'' Bu ses bu kızın neresinden çıkıyordu yahu. Yüzümü buruşturdum yok böyle bir cırlaklık arkadaş.

''Hoşuna mı gidiyor seni kıyıya köşeye çekmeleri ..'' Sesimin ayarı yapamamıştım ama o kadar sinirlenmiştim ki ağzımdan çıkanı kulağım duyuncaya kadar Cemal'le göz göze geldiğimde geri dönüşü yoktu söylediklerimin. Karşımda gördüğüm minik surat önce kızardı , sonra o boncukları varya  kararmış Karadeniz'e dönüştü ya göğsüme bir ağırlık çöktü.

Mavileri sulandı , dudaklarını birbirine bastırıp arkasını dönüp gitti. Ben hala ağzımdan çıkanların ayarsızlığıyla kendime söverken birde Salih iti konuşmasın mı ? Allah ne verdiyse giriştim lavuğa..

En son hatırladığım iti haşat olmuş iki kat yapmışlar hastaneye yetiştiriyorlardı. Hangi ara meyhaneye girdik hangi ara bir büyük bitirdim hatırlamıyordum. Ben hala mavilerde kalmışken birde Müzeyyen ablam söylemeye başlamasın mı ? Kimse tutamazdı beni...

Kaçıncı kadehi içtim hatırlamıyorum başladı bizim Cemal ,Melahat'i anlatmaya..''Abi bu Melahat varya valla domuz..lan  dedim ki...Derya'yı bekleyelim düğün için..'' Başını kaldırmak için yarım saat uğraştıktan sonra neredeyse gözlerinin siyahı kapaklarına yapışmış beni buldu gözleri.

''Dedi ki gerdeğe de Derya'yla girersin artık..'' Kahkamı tutmak istesemde ağzımdan kaçınca bende koyverdim gitti anasını satayım... Kız doğru söylüyordu. Bunlar ilkokuldan beri yanıklardı birbirlerine. Kız az beklememişti ki..''Peki sen bekliyor musun hala Füsun'u'' Diye soran gereksize baktım. Şimdi ne cevap verirsem vereyim anlamayacak sonra yine soracaktı.

Nihayet meyhaneden çıkıp zar zor eve gelebildiğimizde güzel anam beni bahçede karşıladı. Yan evin bahçesinde de bir karartı görünce oraya baktım. Sarhoş olmamıştım ama biraz kaymıştım. Gözlerimin gördüğü manzarayla gözlerim yandı. Giymiş bacaksız askılı –şortlu pembe pijamaları örmüş saçlarını bekliyor bizi..Cemal'i daha doğrusu. Ne olurdu beni bekleseydi ki ?

Tamam söylediğim söz yenir yutulur şey değildi de oda kaşınmıştı arkadaş. Ben hala dikildiğim yerde bacaksızın sütun gibi bacaklarına bakarken annem yaklaşıp Cemal'i işaret etti. ''Deryam ufacık kız götüremez Cemal oğlumu sen bırak da öyle gel..'' Emrin başım üstüne pamuğum demek istesemde diyemedim.. Başımı sallayıp bahçe kapısından bacaksızın evine yöneldim.

Çıkardığımız ayakkabılarımla bekledim girişte. Bana bir kez olsun bakmadan içeriye giren mavişe bakarken bizim gereksiz de nihayet düşe kalka ayakkabılarını çıkarınca yattığı odaya geçmesine yardım ettim. Zaten yapmam gereken yardımdı bu bacaksız maviş her gördüğümde aklım neden buharlı tren gibi çalışıyordu anlamıyordum. Nihayet yatırabildiğimiz gereksizin üstünü örtüp odadan bana bakmadan çıkan mavişin peşinden bende hızla çıktım. Yoktu öyle trip filan atmak. Ne derdi varsa aynı küçükken olduğu gibi bağıra çağıra halledecektik. Tam kolundan yakalayacağım bir anda arkasına dönmesin mi? Döndü vallahi.. Bu kadar yakından bile mi güzel olur bir hatun Allah aşkına.. Yok ben bu kıza ne zaman baksam mavilerden başka bir şeye bakamıyordum birde şu dolgun dudaklar birde ok gibi kirpikler... Siktir..lan ben şair olacaktım bu gidişle..

Kaşlarımı çattım. Tabii kaş çatışımı üstüne alan benim bacaksız alev alev yanan mavilerle bana baktı. Lan..ne zaman benim olmuştu bu bacaksız? Yok valla kafa bozuldu benim...Dışarıyı işaret edip birde başını sallamıyor mu ? Bende el mahkum çıktım arkasından. Mecbur yiyip oturacaktım paparayı. Yeter ki bana öyle küskün bakmasındı maviş..

''Sen nasıl bir ayısın acaba ? Türünün tek örneği olduğun kesinde daha anlayamadılar mı senin türünü?'' Öfkeni seveyim diyecekken son anda kendimi durdurdum. Kaşlarımı çatmak istesemde bu kızın yanında sadece gülmek geliyordu içimden.. Karşımda git gide daha da kararan gözlerle bana bakan kıza çevirdim tüm vücudumu, şimdi geliyordu tekme.

''Bana bak insan yarması, ben orada burada sıkıştırılmaktan hoşlanmıyorum. Kendimi savunabilirim. Sana ihtiyacım yok benim. Bir daha benim işlerime burnunu sokma..'' Tek kaşımı kaldırıp burnundan soluyan bacaksıza baktım. Almak kolaydı da façasını aşağıya, kıyamıyordum ben ya bu kıza...

''Öyle mi bacaksız , o zaman neden bana değil de sana yazıp duruyor o it? ''
Aha bu sefer geliyordu tekme.. Bekledim..ama ne tekme ne tokat gelmedi. Gözlerine çevirdim gözlerimi..Allah belamı versin ben bu kızın mavilerine her baktığımda ölecektim belli olmuştu işte.. Dolmaya başlayan gözleri gecenin karanlığında bile belli oluyordu.

Bir hamlede çekip göğsüme yasladım.''Afedersin bacaksız biraz ağır oldu ama sende tut be kızım kavşak gibi vızır vızır çenen..'' Göğsüme çektiğim kıza bakmak istesem de bakmadım. Bir süre öylece durdu. Bana anlık gibi gelip geçen zaman sonra yavaşça çıktı kollarımdan.

Tabii gitmeden yaptığı şeyle beni gömerek girdi eve...

Kurdoğlu - Kabadayı Serisi (1) (KİTAP OLDU)Where stories live. Discover now