5.BÖLÜM

91 3 0
                                    

"Haydi ben çıkıyorum. Benim eşyalarıma dokunmayın. Bir de arabanı alabilir miyim abla?"

Gül Nene parmağını bana doğru sallamaya başladı. "Araba yok,traktör var." Gözlerimi kocaman açtım. Ben traktörle nasıl gideceğim ki şimdi ? Traktör kullanmayı bilmiyorum. Aslında araba ehliyetim de yok. Ama ablam birazcık öğretmişti.

"Ben bilmiyorum traktör kullanmayı. Ben en iyisi arabayla gideyim. "

Ablam arkadan atıldı. "Sanki araba kullanmayı çok biliyorsun. "

Nene arkadan durdurdu. Galiba öyle de böyle de ben traktörle gideceğim. Hadi bismillah. Traktörün anahtarını neneden alıp gittim. Traktörün üstüne çıkmak için baya bir çaba sarf etsem de sonunda başardım. En sonunda traktörü çalıştırıp gitmeye başladım. Nene üstüme uzun hırka ve toka fırlattı.

"Bunları giy üşürsün. Traktöre binmişken bizim bahçelere de uğrayıver bari al şu sepeti de içine meyveleri doldurursun. " Bir de sepet mi taşıyacağım ben?

Üstüme dizlerime gelen bir elbise var. Ama hırka sadece kollarımı örtebilir. Hırkayı giyip saçımı topladım. Saçım ne alaka onu da anlamadım ya neyse.

Yolda giderken bana tip tip bakan teyzeler falan vardı. Ama en sonunda oralardan kurtulup nenemin bahçelerine geldim. Ağaca baktım. Çok yüksekti. Ben bunu nasıl devirebilirim ki?

"Ağacın üstüne çıkman gerekebilir Mayıs." Bak bu da gelmiş Mayıs diyor. "Nisan adım. Mayıs değil..."

"Pardon nenen Mayıs demişti. Gerçi bir ara Hasan diyordu ama o sen değilsindir diye düşündüm." Aa, Sarp'mış be bu. Çocuğa bir de Hasan demiş Gül! Ay Gül deyince de çok garip oluyormuş. Gül Nene daha iyi. Nene deyince de kızıyor. Ne olmuş bu kendini genç zannediyor,anlamıyorum ki...

Sepetinin elime alıp Sarp'a gösterdim. "Ben şimdi buradan meyve toplayacağım ama nasıl?"

Sarp hafiften gülmeye başladı. Çok komik sanki. Köye yeni gelmiş biri olarak bunu bilmemem gayet normal bir şey bence. "Ben köye yeni geldim. Ondan bilmiyorum. "

Sarp bu sefer de *Tabi Tabi* bakışları atmaya başladı. Ay sanki yalan söylüyoruz. "Ben de köyde yaşamıyorum. Yani bir hafta oldu geleli ama ağaca çıkıp meyve toplaya biliyorum. "
______

Sarp bana meyve toplamam için yardım etti. Ağacı falan salladı. Benim kafama hep elmaları düşürdü ama olsun. Bütün sepet dolunca da ben traktöre koyup kendi işimi hallettim. Traktörle giderken Savaş'ı görüp onunla didiştik. Onu ezmeye çalıştım. Gerçi etrafta çok insan vardı diye bir şey yapmadım. Yoksa o zor kurtulurdu benden. Hain!

Moralim çok bozulmuştu. Arabanın için de sıcacık otirabiliyordum. Ama traktörle öyle olmuyordu. Sürekli rüzgar yüzüne çarpıyordu. Zaten yokuş yerlerden çıkarken etrafımı görebildiğim için düşme ihtimalim falan aklıma geldi biraz bekleyip tekrar sürdüm. Ama en sonunda sağ salim eve vardım. Yalçın Volkan'la anlaşmış takılıyorlardı. Günce çok sevgili arkadaşı Savaş ile konuşuyordu. Dumlu benim yanım da uyuyordu. Ablam ne yapıyor bilmiyorum. Ağabeyim evde değildi. Ben de böyle mal mal yatakta oturup telefona bakıyordum.

Dumlu birden hareketlenip bana doğru döndü. "Senin moralin neye bozuldu? Hiç de demiyorsun." Ben de Dumlu'ya baktım. Savaş'ı gördüğümü falan söyledim. Tabii ki yine beni tuttu.

"Canım çok sıkılıyor Nisan. Dışarı mı çıksak ve ya köyü mü keşfetsek." Dumlu'ya gözlerimi kısarak baktım. "Neresini keşfedeceksin köyü?"

Dumlu yorganı üstümüzden atıp beni havaya kaldırmaya çalıştı. "Ya hadi gel Gül Nene'nin söylediği kazan dairesine inelim. Adventure Time!"

"Ya istemiyorum."

"Niye yoksa korkuyormusun?"

Zorla da olsa Dumlu beni kaldırıp o sinir bozucu bodrum kata sokmuştu. Karanlık, fare dolu, her yer böcek ve pis kokan yere girdik. Merdivenden inerken Dumlu az kalsın tepe taklak yuvarlanıyordu zor kurtardım. Kazan dairesinin kapısının önüne geçtik.

"Hadi Nisan önce sen gir." Kaşlarımı çatıp Dumlu'ya baktım. "Niye ben giriyormuşum? Sen giriyorsun önce."

Dumlu kapıyı yavaşça açıp içeri girdi. Çok karanlık ve sıcaktı. Ben de kapıyı ittirdim ve içeri girdik. İlk başta biraz korktuk. Ama sonra bata bir içeri girdik. "Ay Nisan burası çok korkunçmuş. Çıkalım en iyisi."

"Korkuyormusun? Bana diyene bak." Dumlu bana sarılıp yalvarmaya başladı. "Ya özür dilerim tamam çıkalım hadi buradan ya!"

Elimi hayır anlamın da sallayıp kafamı da aynı şekil de oynattım. "Yok canım. Hem daha 'Adventure Time'  yapacağız. "

Birden yüzümüze kapı kapanınca hiç bir şey göremez olduk. O değil de ben de tırsmaya başladım. Yine gaza geldim tabii ki. Dumlu bana iyice yapışınca onu itekledim. O sıra da ayağıma bir şey deydi. Böyle yumuşak tüylü bir ş-

"Fareee!" Ben daha sözümü bitiremeden Dumlu bağırmaya başladı. Kapıya doğru koşmaya çalıştık ama ikimiz de birden yere düştük. Ayaklarımız birbirine dolanınca kalkmadık.

"Aa! Nisan saçıma basıyorsun biraz dikkat et." Dumlu'nun kolunu umduğum yere vurdum. Ama sanırım kolu değilde gözüne vurmuşum. "Ya Nisan gözüme parmak batırdın resmen yuh ya!"

Biraz daha sürünüp kapının yanına ulaştık. Kapıyı açmaya çalıştığımız da açamadık. "Olamaz ya,olamaz. Dumlu... Kapı sadece öte ki tarafdan açılıyor. Kıro falan yok burada napacağız bilmiyorum. "

Kapının öteki tarafından bir ses geldi. "E onuda siz bulun bir zahmet."

Volkan....

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 16, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Acemi KöylülerWhere stories live. Discover now