Çocukluk - 1.Bölüm - Sunak

1.9K 163 21
                                    

 Yönetici elindeki bıçağı hançer tutar gibi ters tuttu. Küçük çocuklar için ne kadar korkutucu bir görüntü olabileceğinin farkında değildi. Eren de kötü bir şey olmadığından emin olsa da bıçaktan pek hoşlanmamıştı.

 Yanında oturan kızın heyecandan elleri titriyordu. Adı söylenince kafasını bile kaldırmadan yavaşça ayağa kalktı. Saçlarında sarının biraz turuncuya kaçan kısımlar vardı. Ama sonuçta saçları içeride direk güneş ışığı olmamasına rağmen hafifçe parlıyordu. Ve Eren oldukça hoş bir görüntü olduğunu kabul etti. Genel olarak salondaki pek çok kişi de Gwandi olsalarda böyle güneş ışığının direk girmediği sadece etkisiyle aydınlığın sürdüğü bir yerde, çok az kişinin saçları parlıyordu.

  Küçük kız ayağa kalktığı gibi beklemeden yöneticinin yanına gitti. Ne yapılacağını biliyor olmalı ki hiç tereddüt etmeden elini kaldırıp uzatmıştı. Elini  tutan yönetici hemen yanlarındaki küçük taş parçasına doğru yöneldi. Kızın ufacık titreyen elini taşın üstüne getirdi ve aniden avucunun içini kesti. 

Eren nefesini tutmuş olayı izliyordu. Tam kesik anında içinden "eyvah" dedi. Çok derin bir kesik olmuştu. Ama hızla akan kanı taşa akıtmaya çalışan yöneticinin pekte canı sıkılmamıştı. Aksine yana dönerek birine kafa salladı. Anında kalabalığın önlerinden biri öne çıktı. 

Bu Erenin annesi Yuzuydu. 

  Kızı rahatlatmak amacıyla gülümseyerek geldi ve kızın elini yöneticiden devraldı. Ve yavaşça fısıldadı.

"iyileş"

 Eren net göremese de kızın yüzündeki rahatlama ile etkilenmiş ifadeyi görebiliyordu. Bu arada gözü de arkadaki yöneticiye kaydı. Adam gözlerini ayırmadan kanı akıttığı taşa bakıyordu. 

Eren taşın üstündeki kana ne olduğunu görmek için baktı ama ne herhangi bir kırmızılık ne de leke vardı. Demin oraya kan aktığına dair hiç bir iz yoktu.

 Eren öldükten sonra, zaten büyülü bir dünyada olduklarını sakince kabullenince hiç bir şeye şaşırmıyordu. Annesi kızın elini iyileştirmek yerine uçsaydı bile şaşırmayacağını düşünürdü. Ama şaşırmıştı.

 Çünkü annesi, kızın elini tutarken kullandığı kelimeyi ("iyileş") Erenin eski dilinde söylemişti. 

Eren şok içinde neyi takip etmesi gerektiğini sorguladı. Kendine kaçıkça gelen şeylerin arasında tamamen kontrol dışı olayların olduğunu düşünüyordu. Her şeyin kafa karıştırıcı olması ağır gelmişti. En son tüm olayları tek tek çözmeye karar verip şimdilik önündeki olaya odaklandı.

Taşın üzerinde bir şeyler olurken birden Yönetici Munmer yeniden konuştu. 

"Tanrı Sunağında yazanları size olduğu gibi okuyorum." Yönetici Munmer hafifçe eğilerek yazanları okudu.

"Wyen Drecnas. 

Soy:   8/7 Gwandi(ışık türü-insan)..................8/1 Misa(toprak türü-insan). 

Miras kalan elementler:Işık...Toprak...Su

Seviyeler:    Işık...0"    Toprak...0"  Su...0"

Etraftaki insanlar şaşırmamış gibiydi. Yazanlar ne iyi ne de kötü olmalı ki kız bile olağanüstü bir şeyler bekliyormuş ta olmamış gibi üzgündü. Ama ses çıkarmadan ailesinin olduğu tarafa doğru yürüdü.

"Şimdi sırada Dan var."

 Hemen taşın yanıbaşında oturmuş sarı saçlı çocuk ayağa kalktı ve korkmadığını göstermek amacıyla elini direk uzatıp kararlı bakışlarla baktı. Gözleri bir an için ailesine kaysa da hemen toparlamıştı.

 Bıçak yeniden hareket etti ve ani bir şekilde kan akmaya başladı. Bu sefer Eren özellikle akan kana dikkat etti. Ve akan damlaların taşa değdiği an yok olduğunu fark etti. Sanki hiç değmiyor direk içine düşüyordu. Taşın dışında biraz kalıp sonradan emilse Eren normal derdi ama kanın direk durmadan taşın içine girmesini garip buldu. Ve hemen sonra siyah ve çok okunaklı olmayan küçük harfler gözüktü. Eren küçücük boyuyla uzaktan ne olduklarını göremedi ama Yönetici tekrar okumaya başlamıştı zaten.

  "Dan Reyga"

Soy:   8/8  Gwandi(Işık türü-insan)....

Miras kalan element : Işık...3"...Toprak...0"

Etraftakilerden ıslıklar ve sevinç sesleri çıkınca Eren seviye 3 ün iyi bir şey olduğunu anladı. Çocuğun yüzünde çok büyük bir sevinç vardı. Öyle ki sevinçten gülse mi yoksa ağlasamı bilemiyor gibiydi. Zaten 4.5 yaşında bu kadar büyük bir beklentinin altına girmişken birde iyi sonuç alınca kafası karışmış gibiydi. Eren çocuğun bu kadar iyi bir sonucu hiç beklemediğini anladı.

 Sıra Erene gelmişti ve ne yapılacağını bildiğinden yavaşça ayağa kalkmaya çalıştı. Yandan Yönetici kolundan tutup ayağa kalkmasına yardım etti. 

Eren demin işi biten Dan'ın, elini Erenin annesine iyileştirirken, 2 yaşındaki çocuğun da taşa yaklaşmasını etraftakiler heyecanla bekledi. Hepsi Erenin nasıl biri olduğunu biliyor ama detayları bilmiyordu. İşte şimdi bilinmeyenleri öğrenme zamanı gelmişti. Hatta Önündeki 4.5 yaşındaki çocuğun acısını dindirip elini iyileştiren Yuzu bile biraz merak ediyordu. Ama ona kıyasla hayatları boyunca hep normal ve basit hayatlar yaşamış köy halkı aşırı merak ediyordu. Onlara göre Eren normal değildi ve aslında küçük hayatlarında bir şeylerin "normalin dışında" olmasına ihtiyaçları bile vardı. Küçük bir eğlence, bir ilgi odağı, konuşulabilecek bir şey... Onlar ne de olsa insandı ve temel ihtiyaçlarını hiçe sayarak sadece çalışarak yaşamaları bu köyün insanlarını bu derece düşürmüştü.

 Erenin elini öncekilerden çok daha hafif ama en az onlar kadar hızlı kesen Yönetici akan kandan sonra birazcık bekleyip yazıların görünmesini bekledi. Ama zaman geçtikçe hiçbirşey olmadı.

 Yuzu oğlunun elini avuçlarının arasına alıp nazikçe "iyileş" dediğinde çoktan yarım dakika geçmişti.

Ve bir dakika..

...

3 dakika...

İnsanlar aralarında fısıldaşıp kanın yetmediğini söylerken birden Yönetici bağırdı. 

"Başlıyor, sessizlik!"  

Taşın hemen yanı başında duran Eren yazanları kendide görebiliyordu. Ama zaten Munmerin okuması yüzünden çokta dikkatli bakmadı. Zaten baksaydı yazanların Erenin eski dilinde yazılmış olduğunu da fark ederdi. 

 Ama o an için söylenenlere odaklandı.

"Eren Han Kugyo"

Soy: 8/6 Daedra(Yüksek Tür-Üstün İnsan)....8/2 Zzyxzze (Kanlı Diş Türü-Canavar)

Miras kalan element : Elektrik...2"...Hava...1"...Toprak...1"...Su...1"...Ateş...1"...Karanlık...1"...Mental...1"... ... !...

Yönetici sesi titreyerek konuşmasına son vermeden önce ekledi. "Şey...sıkıntı şu ki liste daha devam edicek gibi olsa da taşın üstündeki alan yeterli değil. Devamını görebilmek için Cride Kasabasındaki sunakta şansını deneyebilirsiniz." Son cümlesini daha çok yanı başında şaşkınlıktan donakalmış Yuzuya söylemişti. Kasabanın sunağının taşının bir insanın beline kadar gelecek kadar yüksek ve en az bir ekmek kalınlığında da büyük olduğunu görmüştü. Bu sunağın taşı ise çok küçüktü ve açıkça yeterli gelmemişti. 

  Bu yüzden son cümlesini söylerken sonuçtan çok sunağın yetersizliğine kafası gitmiş ve olaya dikkat etmemişti. Ama yanındaki Yuzunun yüzüne bakınca fark etti. Genç kız şaşkınlıktan donmuştu.

 Aslında tüm köy halkı, genci yaşlısı donmuştu. Aralarında bir tek ne olduğunu anlamayan, artık bitsede eve gitsem diyen Erendi. Ve haklı sebeplerle bunu istiyordu. Tuvaleti gelmiş, acıkmış ayrıca da çok uykusu gelmişti. Gününün çoğunu uyuyarak geçiren bebeklikten yeni çıkma bir çocuk için de normal i buydu.

 Ama zaten onla ilgili uzunca bir süre normal olacak tek şey de bunlar oldu. Çünkü Eren bilmese de şaşırtıcı bir hayatın onu beklediğini öğrenmek üzereydi.


SimbiyoZ- Ölümsüzlük MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin