4

5.2K 252 38
                                    

Bir süre sonra Cole bütün bunların bir oyun olmadığını fark etmeye başladı. Madison'ın ruh sağlığı kesinlikle yerinde değildi. Durumu annesiyle konuşmayı bile düşünmüştü ama Madison'la arasında geçenler öğrenilirse hapse gireceğinden korkuyordu. 

"Hapse gireceksem bile umurumda değil! Madison cidden delinin teki!" dedi. Telefonda durumu erkek kardeşine anlatmaya çalışırken.

"Olayı ciddiye almıyorsun ama şuna bak. Sürekli onu aldattığımı düşünüyor. Sinir krizi geçirip çalıştığım yere baskınlar yapıyor. İşten atılmama ramak kaldı. Patronum durumdan hiç memnun değil. "

Kardeşi, Colton, ciddiyetin biraz farkındaydı ama yine de Cole'u sakinleştirmeye çalışıyordu. 

"Bunu kıza açıklamayı denedin mi?" Dedi Cole'u rahatsız edecek kadar sakin bir ses tonuyla.

"Defalarca! Ama umurunda bile değil. Zaten barda çalışmamdan rahatsız oluyormuş. Sana kız deli diyorum deli! Gerçek bir akıl hastası!"

Cole öbür taraftan Madison'ın aradığını görünce iyice küplere bindi. Sabahın körüydü. Daha hava bile aydınlanmamıştı. Yorgundu ve onunla uğraşmak istemiyordu.

"Madison arıyor. Harika. Şimdi bir de ona hesap vereceğim! Kapatmam gerek. Sonra konuşuruz."

Telefonunu camdan dışarı fırlatıp uzun bir süre uykuya daldığını hayal etti. Ama bu sadece bir hayaldi. Telefonu açmayarak ondan kurtulamayacağını öğrenmişti artık. Ya evine gelirdi ya da iş yerine. Bir şekilde kendisini bulmayı başarırdı ve sonra başına bela olurdu. Telefonu açıp bekledi.

"Kiminle konuşuyordun?" Madison'ın sesi beklediğinden çok daha sakin geliyordu. Cole telefonun diğer ucunda gözlerini devirdi ve öfkeyle nefes verdi.


"Başka biri var değil mi? Cevap versene! Ne bu sessizlik oyunu mu? Biliyordum! Bunu bana nasıl yaparsın? S-sana... Her şeyimi... verdim!"

Bu Madison'dı işte. Tam huzurlu, tatlı ve sakin biri olduğunu düşünürken patlamaya hazır bir volkana dönüşüyordu. Ve sonra patlıyordu. Cole boğazını temizledi. 

"Saatin kaç olduğundan haberin var mı senin? Okulun yok mu? Uyusana artık." Onu çocuk yerine koyması Madison'ı deli ediyordu. 

"Sen..." diye tısladı kız . "Şerefsiz götün tekisin! Senden nefret ediyorum!"

"Abartma lütfen." dedi Cole. "Hava aydınlanınca bana gel de konuşalım." 

Cole konuşmak istiyordu. Bu harika,diye düşündü Madison. Cole belli ki yaptıklarından pişmandı ve aralarını düzeltmek istiyordu. "Tamam." dedi neşeli bir sesle ve telefonu kapattı. Güneşin doğuşundan bir saniye bile daha fazla beklememişti. Hemen çıkıp gitmek istiyordu evden. Her şeyi düzeltmek istiyordu. Cole içinse durum bundan farklıydı tabii. Nasıl başladığını bile anlayamadığı bir ilişkiyi bitirmek onun için çok zordu. Hele de ayrılmanız gereken kişi Madison'sa. Asla anlayışla karşılamayacaktı. Cole emindi. 

Zil ısrarla çalmaya başladığında Cole onun geldiğini anlamıştı. Söyleyeceklerini düşündü. Nasıl davranması gerektiği konusunda hiçbir fikri yoktu. 

"Otur." Dedi. Oturma odasındaki tekli koltuklardan birini işaret edip. Sonra göz ucuyla ona baktı. Gözleri muhtemelen uzun süredir ağladığı için kıpkırmızı olmuştu. Saçları ve cildi de normale göre daha solgun görünüyordu.  Bir saniyeliğine de olsa yapacağı şeyden pişmanlık duydu. Sonuçta kızı üzmeyi istemiyordu ki... Bunların hiçbirini istememişti. 

"Artık bunu yürütebileceğimi sanmıyorum." Cole sonunda kelimeler ağzından döküldüğünde rahatlayarak nefes verdi. Ama Madison pek rahatlamış değildi. 

PerukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin