23. Bölüm SİNEMA Sinem ile Baş başa

Почніть із самого початку
                                    

        Ben kola istiyorum Sinem ayran. Benim de kola içmememi istedi ama bu hamburger kolayla gider yani. Ben Sinem'in karşısında rahatça yiyemiyorum hamburgerimi. Zorla utana sıkıla yedim. Terası olan bir yerin terasında yedik. Ben bir sigara yaktım bir iki nefes çektim. Birer tane de çay söyledik. Sinem yanımda, param var, karnım tok, bir de sigara yakmışım. Şu anın tadını çıkarıyorum. Huzur fışkırıyor her yerimden resmen. Her hücrem ile mutluyum.

        Telefonu cebimden çıkarıp saate baktım, yarım saat sonra film başlıyor. Sinem'in telefonu çaldı uzun uzun Sinem hiç oralı değil. Yoksa bir şey mi saklıyor bu kız benden.

" Neden bakmıyorsun canım telefona"

" Of yine babamdır, neredesin nerede kaldın sorar durur. Bu günlerde çok üzerime geliyor zaten. Bir gün çekip gideceğim buralardan o olacak"

" Baban o senin merak eder tabi ki. Ama seni okutmama düşüncesi beni deli ediyor."

" Aman boş ver. Annem ile konuştum o bana yardım eder bu konuda."

" Tamam sen öyle diyorsan" dedim ama içim içimi kemiriyor. Ya babası kızarsa. Ya bu gün yüzünden bir daha kızı okula yollmazsa diye kurup duruyorum kafamda. Ben: "lavaboya gidip geliyorum" dedim . Lavaboda zarfı açtım ve neredeyse iki maaşlık para var zarfın içinde ve bir de not:

" Mustafa bu parayı sen hak ettin. Seni biliyorum hak etmediğim parayı istemem diye tutup parayı bana getirisin. O zaman sana hakkımı helal etmem bilesin."

        Ah be Gülderen abla sen nasıl bir insansın diye düşüncelerle çıktım lavabodan o arada Sinem de toparlanmış. Hesabı ödeyip çıktık oradan. Sinemaya kadar konuşmadan yürüdük. Ama benim kafamda bin bir türlü düşünce. Sinemada film arasında Sinem'e onu ne kadar sevdiğimi anlatacağım kafaya koydum. Kafamda kuruyorum, şöyle derim böyle derim diye, heyecandan titreyerek girdim sinemadan içeri, Sinem önde ben arkada. Ortalardan iki bilet aldım. Sinem patlamış mısır istedi onu da aldım  gazozu da.

        Bir kaç dakika var filmin başlamasına. Güzel bir aşk filmi arkadaşlardan duydum. Fimi izleyen kızların çoğunu ağlatan cinsten. Eğer öyleyse bende ağlarım ki. Ben çok duygusalım özümde. Evde kimse yoksa dizi izlerken bile gözümden süzülen yaşlara mani olamadığım çok zaman var. Zaten evdeyken genelde çizgi film izliyordum, yada hoşuma giden dizilerden.

        Ama artık ev de yok, eve de gidemeyeceğim. Babam beni istemiyor, evlatlıktan da reddeder beni bu gidişle. Artık ailesi Sude hanım ve Aybüke. Bunları düşünürken hafifçe burnum sızladı, gözlerim yanmaya başladı. İmdadıma ışıkların sönmesi yetişti. Film başlamak üzere. Mısırı Sinem ile aramıza koymak istedim. Sonra aramızda hiç bir şey olmasın diye düşünüp elimde tutmaya karar verdim. Mısır bile olsa girmesin bu anda aramıza istedim. Ne onun ne benim ailem ne de bir başka bir şey. Orada baş başayız.

        Bir bilse Sinem benim ona karşı sevgimi. Bir görse kalbimin içindekileri. Ben açılmakta zorlanırım, duygularımı belli etmeye çalışsam da yüzüme gözüme bulaştırıp mahvederim diye korkarak başladım filmi izlemeye. Sinem solumda oturuyor, mısır sol elimde haliyle. Filme bakarken mısıra uzattım sağ elimi, aynı anda Sinem de mısır almak için uzandı, fark edene kadar eline dokundu elim. Sanki elimi onun elinden gelen bir elektrik çarptı. Parmağımdan tüm vücuduma yayılan bu duygu da neydi böyle. Sıcaklık, ateş, içim çekildi o an. Sinem hemen elini çekti.

        Ben çekemedim öylece kaldı elim. O kadar yumuşak ve sıcak eli var ki. Bir de benim elime bak, nasırlı yara bere içinde. Tabi ki çekecek elini diye geçti içimden. Otururken omuzlarımız birbirine değiyor, sanki omuzlarımda ateş yanıyormuş gibi bir his var. Terledim soğuk soğuk, heyecanlıyım. Midemdeki o garip his te buna eşlik ediyor.

MUSTAFA HAKKINDA HER ŞEY- DEVAMI "KUTUDAKİ SON KIBRIT ÇÖPÜ" KİTABINDA Where stories live. Discover now