44-Sarhoş ♣️

Start from the beginning
                                    

"Ben.. Gerçekten üzgünüm." Başka ne söyleyebilirdim ki? Kapının sesiyle herkes susmak zorunda kaldı. Eğer doktor gelmeseydi hala kızmalarına devam edeceklerini biliyordum.

"Eylül Hanım nasılsınız?" Bu sefer gelen başka bir doktordu ilk defa görüyordum.

"İyiyim." diye mırıldandım. Ağrı olarak iyiydim ama vicdan olarak aynı şey söylenmezdi. 

"Ben Kadın Doğum Uzmanı Birol Güven. Eylül Hanım bütün sonuçlarınızı inceleyip, İzmir'deki doktorunuz ile görüştüm. İlaç tedavisine ara verdiğiniz için, hastalığınız tetiklemiş ama ilerlemesi söz konusu değil. Hala aynı derecede duruyor. Şu anlık bizim için iyi bir durum." Demek ilerleme yoktu. Bu iyi bir durumdu tabi ki. Peki bundan sonra nasıl olacaktım?

"Şimdi nasıl bir yol izlemeliyiz?" Babam bütün soğukkanlılığı ile doktora benim de merak ettiğim soruyu yöneltmişti. Şu anda bana sinirli ve kırgın olduğunu biliyordum ama benim için endişeleniyordu da. Canım babam. Onları üzdüğüm için o kadar pişmandım ki!

"İlaçları bir doz yükseltip devam edeceğiz. Ama düzenli olarak kullanılması gerek. Aylık düzenli olarak kontroller yapılacak. Sinir stres ve üzüntüden uzak durmamız lazım. Gördüğümüz gibi bunlar hastalığımızı en çok tetikleyen şeyler. Bundan sonra daha dikkatli olmalıyız. Geçeceğine inanıyoruz." Stres ve üzüntüden uzak durmak mı? Hemde bu yaşadıklarımdan sonra? Gülerek başımı salladım. Ben onları bulmasam bile onlar beni bulurdu ki!

"Şimdi çıkışınızı yapabiliriz. 1 ay sonra sizi kontrole bekliyorum Eylül Hanım." diyerek yazdığı reçeteyi babama uzattı. 

"Çok teşekkür ederiz Birol Bey."

"Tekrardan geçmiş olsun." diyerek doktor odadan çıktı. Hemşire de kolumdaki serumu çıkarıp odadan çıktı. Şu anda odada sadece babam, Meriç Abim ve Enes vardı. Diğerleri doktor girince dışarıya çıkmış, abim de daha önce terk etmişti zaten. 

"Gerçekten çok üzgünüm, bana böyle davranmayın lütfen." diyerek usulca başımı yere eğdim. Ne kadar benim için endişelenseler de sinirli ve soğuktular işte. Babam gelip sıkıca sarıldı.

"Bizi üzmek istemediğinin farkındayız ama ne olursa olsun bize her şeyi anlat olur mu?" Başımı sallayarak babamı onayladım. İyi ders almıştım ve artık her şeyi anlatmaya karar vermiştim. Meriç Abim'de gelip sıkıca sarıldı ve kulağıma fısıldadı. 

"Olanlar için üzgünüm." Onun suçu yoktu ki. Kardeşinin yaptıklarını, üzerine alınmasına gerek yoktu. 

"Ben gidip Aras'a bakıyım." diyerek odadan çıktı. Abimin yanına gidip onu sakinleştirse iyi olurdu. Enes de gelip sıkıca sarıldı.

"Bir daha küçük kız kardeşim benden bir şey saklarsa kötü olur." diyerek güldü. Bende kahkaha atarak kollarımı ona doladım. 

"Artık her şeyimi abime anlatıyorum." Yine içten gelen gülümsemesiyle bana baktıktan sonra kolumdan tutarak kaldırdı. 

"Ben çıkış işlemlerini halledip ilaçları alıyım. Araba otoparkta orada görüşürüz." Babamın gitmesiyle bizde odadan çıktık. Dışarıda kimse yoktu. Nereye gitmişlerdi ki?

"Bizimkisiler evinize gitti. Seni bekliyorlar." Hastanede bekleyeceklerine eve gitmeler iyi olmuştu. Enes, yürüyemeyeceğime inanıp, hala kolumdan destekleyip, dışarıya doğru çıkarıyordu. Bahçeye çıkınca bankta oturmuş abim ve Meriç Abimi gördüm. Biz yanlarına yaklaşınca Meriç Abim banktan kalkıp, otoparka doğru ilerledi. Enes de beni abimin yanına bırakıp, o da otoparka doğru gitti. Yavaşça başımı kaldırıp abime baktığımda bana baktığını gördüm. Ama kesinlikle sinirli değildi, daha çok hüzünlü gibiydi. Ayağa kalkıp sıkıca bana sarıldı. Bende hemen kollarımı ona sardım. 

DÖNÜŞWhere stories live. Discover now