Bölüm 8

22 0 0
                                    

Saat gece dördü gösterirken George Kenway ateşin başında oturmuş ve ateşi izliyordu.Boş gözlerler bakıyordu.Gözlerini kaldırıp ileriye diktiğinde gözcüyü gördü."Umarım bir aksilik çıkmaz" diye aklından geçirdi.Arkasını dönüp çadırına doğru ilerledi.Hemen arkasından gelen "Komutanım" sesi onun geriye dönüp bakmasına neden oldu.Bu yardımcısıydı.Adam yanıan doğru koştu.İri yarı bir adamdı.Gümüş kask zırhını çıkartıp koltuğunun altına koydu ve selam verdi.

"Kamp etrafı sakin komutanım."

"Güzel."

"Şimdi ne yapmamı istiyorsunuz ?"

"Git biraz uyu.Yarın büyük bir savaşa gideceğiz."

Arkasını dönüp yoluna devam edicekken durdu.

"Komutanım."

George Kenway arkasını dönüp bıkmış bir gözle adamın suratına baktı.

"Gene ne var ?"

"Bu adamlara güvenmekle doğru mu yapıyoruz ?"

George Kenway biraz bekledikten sonra konuşmaya başladı.

"Bu meseleyi daha öncede konuşmuştuk Jim."

"Biliyorum ama Onlara hala gerçekten güve-"

"Bazen yapmak istediğimizi değil olması gerekeni yaparız.Bu yaptığımız o işte.Olması gereken bu."

"İhanete uğramamız yüksek bir ihtimal."

"Saçmalamayı kes artık.İki tarafında çıkarları aynı."

"Ben savaştan sonrasını kastediyordum."

"Merak etme.Ben tüm planı yaptım."

"Hangi plan... komutanım ?"

George Kenway eliyle onu takip etmesini işaret etti.Kendi çadırına doğru ilerliyorlardı.George Kenway önden gidiyordu ve arkasından Jim onu takip ediyordu.Jim'le ilk kez karşılaştığında Jim, Kuzey'in varoş bir köyünde yaşam sürüyordu.Babasıyla beraber tarlalarını sürüyordu.Fakat bir gün Kuzey askerleri vergi ödemediklerinden dolayı topraklarını ellerinden almıştı.Babası buna çok sinirlenmişti.Askerler kapınalarına dayandığından babası yatak odalarına gidip uzun kılıcını kaptı ve üç askerler toprağı uğruna kapışmaya başlamıştı.Jim ise kılıç kullanmadığı ve cesaretli olmadığı için bunu bir kenardan oturup seyretti.Babası bir adamı saf dışı bırakmıştı fakat beline saplanan kılıçla diz üstü yere düşmüştü.Kılıcıyla yere devirdiği asker rütbeli bir askerdi.Babası eliyle yarasını bastırırken asker düşürdüğü kılıcı kapıp büyük bir sinirle babasının kellesini uçurmuştu ve Jim'in tam ayağının altına düşmüştü.Bu olaydan bir kaç dakika sonra Jim babasının bedeninden ayrılmış kafasına ağlamaklı gözle bakarken George Kenway ona elini uzatmış ve intikam şansı tanımıştı.Böylece eğitim almış ve asi olmuştu ve buraya kadar gelmişti.Şimdi intikam alma vaktiydi.

Çadırlarına girdiğinde George masaya doğru yöneldi ve bir bardak kapıp bardağın içine şarap döktü.Bir yudum aldıktan sonra bardağı masaya bıraktı.

"Theodere Nehri'den sonrası aslında Kuzey'i Kuzey yapan yerdir.Fakat masa başındayken bundan bahsetmedim.Biliyorsun.Yoksa anlaşma varma şansım düşerdi."

"Ama Nehri onlara vericez diye anlaşma yaptık komutanım."

"Doğru.Eğer savaşı kazanırsak daha sonra Güney'lilerle ilgilenicem.Oldukça az sayıda askerleri var.Böylece iyice güçlerini kaybedicekler ve Güney'i almam içinde önüme büyük bir şans çıkacak."

"Bu... gerçekten..."

"Mükemmel değil mi ?"

"Evet.Mükemmel.Ama ya bize saldırmazlarsa."

"Saldırsın veya saldırmasınlar.Aslında saldırsalar daha iyi olur.Haklı taraf biz oluruz.İnşallah ihanet planları yapıyorlardır.Bu iyi birşey."

"Gerçekten böyle söyleyince çok cazip geldi komutanım."

George Kenway şarabından bir yudum aldı, masaya bıraktı ve Jim'e doğru yaklaştı.

"Bu bizim için devrim.Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.Seninde intikamın alınacak Jim."

"Teşekkür ederim Komutanım.Benim için çok şey yaptınız."

"Teşekkür etmek için daha çok erken.Teşekkürü Kuzey Krallığını ele geçirdiğimizde edersin."

Jim kafasını salladı.George Kenway masaya doğru yöneldi ve bardağı kapıp dikti ve masaya sert bir şekilde koydu.Birazdan sesler gelmeye başladı.Bağrışmalar çıktı.Bir yerden patlama sesi geldi.George ve Jim şaşkın bir şekilde etrafına bakındı.Bir adam telaşlı bir şekilde içeriye koşarak geldi.

"Komutanım ! Komutanım !"

"Ne oluyor ?"

"Kuzeyliler... Kuzeyliler kampa saldırıyor."

Bitmeyen SavaşWhere stories live. Discover now