0.3: "Bam bam, beni vurup düşürdü"

656 49 0
                                    

Bam bam, beni vurup düşürdü,

Bam bam, zemine çarptım.

2011, Ocak 23

Beni terk etmek gibi bir amacı vardı. O gün onun gerçekten de kötü biri olduğunu düşündüm. Beni çırılçıplak bir şekilde bırakmıştı, yalan söylemek için vakit bile kaybetmemiş, sadece... gitmişti. Nedenini bilmiyordum, sadece birkaç gündür ağlıyordum. Odada, her yerde ona ait bir şeyler varken onu hatırlamamak ne kadar basit olabilirdi ki? Bu yüzden kalitesiz bir romantik komedi filminde yaptıkları gibi, ben de ona ait her şeyden kurtulmaya çalıştım. Bu komikti çünkü anılarımız sadece bu evin içinde sınırlı değildi. Gözlerimi yumduğumda onlardan bir tanesine rastlıyordum ve açtığımda bir başkası gözümün önünden geçiyordu. Bu... bitmiyordu. Bebeğim beni çok sert vurmuş, yıkmış, parçalamış ve yere düşürmüştü. Bense yere çarpmıştım; yapacak hiçbir şeyim yoktu. Çırılçıplaktım, savunmasızdım, ağlıyordum. Beni birkaç el ateşle göğsümden vurmuştu, yerde kıvranıyordum ve ona elimi uzatıyordum ama o beni geri çeviriyordu. Tüm yaptığı buydu. Bencilce, korkakça beni geri itiyordu. Canımı çok yakıyordu.

Şimdi gözlerim ağlamaktan şişmiş, yatağın içinde kıvranıyordum. Kalkmak bile beni zorluyordu, sanki üstümde bir ton yük vardı ve kalkmama engel oluyordu. Bu oda öylesine dar geliyordu ki anılarıma... her şey onun ismini sesleniyordu sanki. Buradan kurtulmak istiyordum.

Bir anda yerimden hızla kalktım ve derin bir nefes aldım. Her şeyden kurtulmalıydım: buradan ve her şeyden.

Ama bir an sonra kalktığım gibi tekrar oturdum. Ne sanıyordum kendimi? İstediğini elde edebilecek bir milyoner falan mı? Ben üniversitede psikoloji okuyan basit bir öğrenciden başka neydim ki?

Ben sadece Frances Watson'dım, insanların arasından geçerken kimsenin fark etmeyeceği bir kız.

Ayaklarıma terliklerimi geçirip üstüme sabahlığımı giydim ve içeri ilerledim. Her yer fazla sessizdi; sanki bana üzülüyordu duvarlar. Bu kadar depresiflik bana bile fazlaydı aslında ama yapacak hiçbir şeyim yoktu. Cılızdım, halsizdim, yoksuldum. Daire kapısının önüne bırakılan gazeteyi aldım ve mutfağa girmeden önce sessizliği yok etmek için salondaki müzik setini çalıştırdım. İki gündür buzdolabında duran makarnayı çıkarıp mikrodalgaya bıraktım ve o sırada kendime bir bardak soğuk limonata doldurdum. Her şey fazla basit ve olağandı yine. Müzik sesi içeriden duyuluyordu ve etrafa melankolik bir hava katıyordu. Makarnayı mikrodalgadan çıkarıp tabağa koydum ve tezgaha bırakıp sandalyelerden tekini çektim. Otomatiğe ayarlanmış bir robot gibi donuk bakışlarla etrafı süzerken bir yandan makarnayı ağzıma tıkıyordum. Bu sabah rutinlerimden biriydi artık. Uyanırdım, sabahlığımı giyip evde kalan ne varsa mikrodalgaya atar, karnımı doyurur ve akşama kadar televizyon karşısında zaman geçirirdim.

Ama bugün günümün geri kalanında, rutinimin aksine, akşam sekize kadar şöminenin önünde uzandım ve biraz şekerleme yaptım. Uyuklamaya son verdikten sonra kaslarımı gevşetmek için sıcak köpüklü bir banyo seçeneğini denedim ve kendime pizza sipariş ettim. Günlerdir bu eve tıkılı kalmış gibi hissediyordum, açık havanın kokusunu bile unutmuş gibiydim. Belki de Londra'yı hafızamda yenilemem için bu akşam bir tur atmalıydım? En son beş yaşında küçük bir kız çocuğuyken annemin öldüğünü duyduğum zaman kendimi bu kadar asosyal hissetmiştim. Üstelik o sırada bana moral vermesi gereken bir babam bile yoktu. Neyse ki şuan da velayetimden sorumlu olan tek kişinin, Margaret Hala'nın her ay yolladığı parayla yetinebiliyordum.

Odaya girip üstüme basit bir kazak ve pantolon ikilisi, onun üstüne de sıkı bir palto aldım ve kalın botlarımı ayağıma geçirdim. Çantamı omzuma astıktan sonra apartman dairesinden ayrıldım. Asansörle giriş katına indim ve beremi düzeltip tipik, soğuk ve karlı Londra havasına kendimi attım. Tüm hücrelerim tenime değen soğuklukla bir anda canlanmış gibiydi, sanki yeniden doğmuştum. Yüzüme hafif bir gülümseme koydum ve karlı yolda ilerlemeye başladım. İnsanlar bıraktığım gibiydi, coşkulu ve mutlu. Aslında hiçbir şey değişmemişti, ben hariç. Ne değişebilirdi ki? Hayat devam ederdi, sen kendini bitirirdin.

🔫Bang Bang ⚢Where stories live. Discover now