14

4.9K 189 50
                                    

ya multi

ve bugünlerde yatakta yuvarlanmamı sağlayan konu;

bu kitabın finali..

çok düşündüm ve her şey tamam, finale son beş bölüm falan, final şarkısı bile hazır

galiba üzülüyorum

---

Hope gözlerini araladığında güneşin en tepede olduğundan dolayı gözlerini tekrar kapattı. Terlemişti. Ve sırtına çatının tuğlaları batıyordu.

Geceyi hatırladığında yüzü gülümseme ile kapandı ve en son Michael'in göğsünde uyuduğunu hatırlıyordu. Aslında uyandığında Michael'i görmemesi kötü hissettirmişti. Sonuçta Tanrı'nın cezası bir çatıda uyumuştu ve gerçekten de düşebilirdi.

Çatıda mutlulukla yavru fil gibi yuvarlandıktan sonra çatı katı terasına indi ve küçük kapıdan eve girdi.

Uyandığı en güzel cumartesiydi.

Telefonunu okul dolabında unuttuğu için onu gidip almak zorundaymış gibi hissediyordu. Girdiği soğuk duştan sonra siyah bir şort ve gri bir top bluz ile çabucak kendini dışarı attı.

Çatıda uyumuş ve her yeri tutulmuştu. Üstelik fransızca dersleri bitmesine rağmen şimdi yine sıcağın altında yürümek zorundaydı.

Claire ve Michael'i gördüğü anlardan birisinde yine kendini F Koridoru'na atmıştı ve büyük ihtimal ile telefonunu dolaba kitleyip Luke'u dinlemişti.

Okula girerken hafta sonu olmasına rağmen yaz okuluna gelen öğrencilerin çokluğuna bakıp gülümsedi. On altıysam ve eğer en güzel günümdeysem, diye geçirdi içinden.

Adım attığı her yerde çiçekler açıyordu ve Michael'in ıslak ıslak öptüğü yer muhteşem kokuyor gibiydi. Mutsuz olmaması için sebep yoktu. İnsanlar umrunda değildi. Hope bugün on altıydı, bugün aşık olduğunu kabul ettiği ilk gündü.

Gülücükler saçarak okula girdiğinde merdivenlerden ikişer ikişer çıkıp F Koridoru'na geldi. Dolap anahtarını unutsa bile mutsuz olamayacakmış gibiydi. Ama dolap anahtarı yanındaydı. Metal dolabı açtığında, kitaplarının üzerinde duran telefonunu altı ve şortunun arka cebine koydu.

Bugün bu koridor sessizdi. İtilen sıralar haricinde. Hope göz ucuyla Luke Hemmings'in flütün ırzına geçtiği sınıfa baktı. Evet, itilen sıra sesi oradan geliyordu. Luke yine bir kriz içinde, diye düşünüp dolabını kilitledi. Ardından kapısında büyük bir cam olan sınıfa doğru yürüdü.

Sınıfa doğru ilk başta neşeli yürüyüşü sınıf kapısına ulaştığında kalmamıştı. Çünkü Hope Venus Smith gözlerine inanamıyordu. Olduğu yere kitlenmişti, sınıftan tiz sesler duyarken.

Claire, öğretmen masasına yapışmış durumdaydı ve bir karış eteği belinde toplanmıştı. Üzerine giydiği askılı atletinden sarkan sütyensiz göğüsleri ritimle sallanırken Hope oraya kusabileceğini düşündü.

Bu gördüğü şey, Empire State'in götüne girmesi gibi bir şeydi. Bu Michael ile Claire'nin koridorda öpüşmesi değildi, Michael ile Claire'in evde çamaşırla gezmesi gibi bir şeyde değildi.

Çünkü Claire gözü kapalı ve dudaklarını dişleyip kedi sesi çıkarırken hemen arkasında Michael Gordon Clifford onun kalçalarını şaplaklıyordu.

Hope eridiğini hissetti. Ruhu bedeninden çıkmak için delik arıyor gibiydi. Kulakları uğulduyordu ve gözlerini kapatıp geri adımlar atamıyordu. İhanete uğramış aldatılmış hissediyordu, en şiddetli kabızında bile canının bu kadar yandığını hatırlamıyordu.

Michael'in zevkle kapanan gözleri Hope'u dahada yaraladı. Başka bir bedende zevk alıyordu, dün gece onun boynunu öperken aldığı zevkten daha fazlasını hemde.

Michael, işini bitirip Claire'nin üstüne devrildiğinde kahkahayla karışık derin nefesler aldı. Penisinin küçülmeye başladığını hissettiğinde hemen kalktı ve dolu kondomu temiz bir şekilde çıkarttı, ucunu bağladıktan sonra camdan aşağıya attı.

"Böyle giderse seks bağımlısı değil penis bağımlın olacağım Clifford," diye inledi Claire ve Michael onu ensesinden tutup dudaklarından öptü. Giyinmek için geri çekildi ve kapıda ki hıçkıran sesin sahibini gördüğünde donduğunu hissetti.

Bu da ne sikim böyle, diye içinden geçirdi ardından boxerını giydi ve siyah dar pantolonunu zorlayarak kalçasından çekti, düğmeyi kapattı.

Claire çantasını da koluna taktıktan sonra topuklu ayakkabısı ile catwalk yürüşüyle Hope'un yanına gitti. Ona sarıldı ve öptükten sonra daha da ilerledi. Hope ağlıyordu ve Claire neden bile ağladığını sormamış mıydı?

Claire'nin topuklu ayakkabılarının ritmik sesi koridordan uzaklaştığında Hope büyük kapıyı iterek içeri girdi. "Neden?" diye inledi hafifçe.

Michael kahkaha attı, "Sen benim seks ajandam değilsin Hope, kiminle nerede yapacağımı sana sormayacağım."

Hope'un gözlerinden artık üçer üçer dökülüyordu göz yaşları. "A-Ama seni-seninle ben,"

"Hey, dur orada, bir iki öptüm diye evli çiftler gibi mi olacağız sandın? Sadece bir gece takıldık Hope. Buna neden anlam yüklüyorsun?"

Hope eli ile yüzünü kapatıp hıçkırdı. Öyle bir sıkıyordu ki kendini, tüm vücudu titriyordu. "Aman Tanrım, aman Tanrım, Tanrım," diyordu sakinleşmek için. "Her takıldığın kıza tecavüzünü mü anlatıyorsun Michael?"

Michael sinirden alev alacağını düşündü. Yumruklarını sıktı, onları Hope'a karşı sallamamak için zor tutuyordu kendini. "Kimse sonsuz değildir, yani anlamalısın sende sonsuz değilsin." dedikten sonra Hope'un hıçkıran, savunmasız bedenini itti. Önce sınıftan, ardından koridordan kayboldu.

Hope, tıpkı ne kadar canının yandığını bilmediği gibi ne kadar süredir orada ağladığını da bilmiyordu. Duvara yaslanmış, hala sözlerinden yavaş yavaş yaşlar süzülürken içeriye Luke Hemmings girdi.

"Hey, hey Hope." diyerek Hope'a doğru koştu ve yanına çömeldi. Elini tuttu ve soğuk olduğunu görünce ısıtmak için sıcak ellerine hapsetti. "Neyin var, ne oldu?"

Hope burnunu sesli bir şekilde çekti. "Beni evime götür."

"Gel bakalım, dikkat et," dedikten sonra Luke, Hope'u kucağına aldı. Hope, yumuşak kollarda taşınırken daha okuldan çıkmadan kendini uykuya teslim etti.

Televizyon sesine gözlerini araladığında yabancı bir tavanla karşılaştı. Yabancı bir oda, yabancı televizyon, yabancı koltuklar... Hafifçe korkuyla doğruldu ve Luke'u tekli koltukta oturmuş mısır yerken gördü. Luke hemen onu farkedip mısırı sehpaya koydu ve Hope'a doğru kalktı.

"Dinlenmeye ihtiyacın var Hope, uyu lütfen,"

"Neredeyim?"

Luke etrafına bakındı. "Şuan da Ashton'un evindeyiz, endişelenme kimse yok. Herkes sizin evde ki partide."

Hope kaşlarını çattı. "Bizim evde parti mi var?"

"Evet, Michael parti düzenliyordu ve bende seni orada bırakmak istemedim, seni getirdim ve sen uyandığında korkma diye başında bekledim." dedikten sonra sempatik bir gülüş yolladı.

Hope koltukta daha da doğruldu ve ayaklarını sallandırdı. Luke'a doğru şeytani bir gülüş yolladı.

Luke ayağa kalktı ve kafasını salladı. "Kesinlikle, olmaz, Michael beni fitiller, götüme roket sokup yok eder,"

"Gidiyoruz, Luke. Ve Calum şehir dışında olduğu için sen benim eşimsin."

"Tanrım, Michael beni diri diri sikecek." diye inledi Luke.

brother || m.cHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin