- Doğru hiç tanımıyorum. Sadece senden o 4 kişinin ismini istiyorum. Gerisini ben hallederim.

- Ben olmadan hiç bir şey hallddemezsin hatta onlara yaklaşmazsın bile.

- O kadar emin olma. Ne de olsa erkekler di mi? Senden sadece isimleri istiyorum.

-Hayır.
- Peki o zaman ben de Ali abiden öğrenirim sorun değil. Şimdi git. Dedi Esme

Yahya'nın sinirden gözü döndü ayağa kalkıp 2 adımda Esme'nin dibinde bitti onu ensesinden tutup iyice kendine çekti.

-Bana güveneceksin ters birşey yaptıysa ben kardeşime bile acımam anladın mı? Kısaca arkadaşım olması beni zerre etkilemez hatta tam tersine daha acımasız olurum. Onların yanına ben olmadan asla ama asla yaklaşmayacaksın. O insanlar senin aklının bile alamayacağı şeyler yaparlar.

- Bana daha ne yapabilirler ki? Diye bağırdı Esme.

Yahya bu cümle ile duruldu. Öfkesi balon gibi söndü.

- Sana ne yaptılar bilmiyorum ama artık ben varım. Seni koruyacağım. Dedi Yahya

Bunu bir yemin gibi söylemişti. Evet artık kararı kesindi. Esme'yi asla yalnız bırakamazdı. Esme farketmese bile bütün hücrelerine işlemişti. Sadece biraz zamana ihtiyacı vardı.

Esme de ona güveniyordu. Bakışlarındaki ihtiyacı görüyordu. Aslında birine sırtını dayamak ona da iyi gelecekti. Şimdiye kadar kimseyi hayatına dahil etmemişti. Ama Yahya bir şekilde sızıyordu.

Yahya onu kendine çekip sarıldı. Baba güveni vardı bu sarılmada. Sonra uzaklaşıp burnuna bir öpücük kondurdu.

- Teşekkür ederim. Dedi Esme
- Birsey değil. Hadi şimdi uyu uzun bir gün oldu. Yarın işin kaçta bitiyor?

- Saat 3ten sonra boş.
- Tamam o zaman adliyeye seni alması için araç göndereceğim.
Şu miras mevzusunu halledelim şirkete getirecek araç seni.

- Peki. Dedi Esme

Başka hiç bir şey demeden evi terketti Yahya.


Esme ertesi sabah saat 7 de uyandığında kendini çok enerjik hissediyordu. Kahvaltı için mutfağa geçti. Ceren'le biraz muhabbet edip odasına giyinmeye gitti.

Üstüne koyu gri dar dizüstü bir etek krem rengi yuvarlak yaka bir bluz ve üstüne de daha açık gri yakasız bir ceket ayakkabı olarakta siyah topuklu ayakkabılarını giyip saçlarını da salık bıraktı adliyeye geçti.

Günün nasıl geçtiğini anlamadı. Saate baktığında 3e geliyordu. Son dosyaları da toplayıp Ozan'a seslendi

-Ben çıkıyorum Ozan.
- Tamam savcım.

Esme seri adımlarla adliyeden çıktı. Kapının önünde siyah bir araba onu bekliyordu. Araca doğru ilerledi.

Şoför hemen kapısını açtı.

-Buyrun Esme Hanım.

Yarım saatlik bir yolculuğun ardından Sarrafoğlu holdinge geldi. Her yer çok sade ve kaliteliydi.

Ilerlerken yanına cenazede yanına gelen adam geldi.

- Esme Hanım abim sizi bekliyor.

Esme cevap vermeden yürümeye başladılar asansöre binip 8. Kata geldiler.
Arda onu Yahya'nın odasının kapısına kadar bıraktı.

Esme derin bir nefes alıp kapıyı tıklattı. Kendini mutlu hissediyordu ve heyecanlı. Içeri girip kapıyı kapattı.

Genç adam masasında oturmuş dosyalara bakıyordu. Kafasını kaldırınca Esme'yi görmesiyle ayağa kalktı ve yanına geldi.

- Hoşgeldin.
- Hoşbuldum. Yogunsun sanırım.
- Evet biraz. Bugün bitmek bilmedi. Sen nasılsın nasıl geçti günün? Diye sordu Yahya
- Standart. Dedi Esme

Yahya bu cevaba güldü. Off gülünce ne kadar farklı oluyordu bu adam. Dişleri çok guzeldi.
Yahya onun burnunu öptü.
- Otur hadi ne içersin? Diye sordu.
- Çay içebilirim. Dedi Esme

Yahya masaya ilerleyip sekreterini arayıp çay istedi.

5 dakika boyunca hiç konuşmadan birbirlerine baktılar. Kapının çalınmasıyla ikiside kafalarını kapıya çevirdi. Gelen sekreter olmalıydı.

Içeri giren kişiyle Esme yaralı bir hayvan gibi inledi. Sanki vücudu felç olmuştu.
Yahya bu inlemeyi duydu. Artık onu hiç bir şey tutazmadı.

Ağır AbiWhere stories live. Discover now