3.Bölüm-Nilüfer Çiçeği

7.9K 481 116
                                    

 Anyooon :) Devam ediyoruzzz. Bölüm ithafı ; Bütün okuyucularım. Sabırla beni bekledikleri için :) Bölüm kısa ama bugün 2 bölüm yayınlayacağım. :*

Şaşkınlıkla ve küçülmüş gözlerle bu piçe (özür aşkım ) bakarken ellerimi sıraya koyup destek alarak bildiğim ne kadar Korece küfür  varsa saydım. Şaşkınlıkla bakma sırası sınıfa geçmişti. Jungkook düzensiz nefes alış-verişleriyle yanıma doğru geliyordu. Tamam şimdi biraz korktum diyemem. Çünkü cidden korkmuyorum. Saçlarımdan tutup beni sınıfta sürüklerken tek yapabildiğim çığlık atmak ve yardım istemekti. Kapıdan çıkarırken tüm acıyı saçlarımın diplerinde hissedebiliyordum. Elimle onun elini tutmaya çalışsam da beceremiyordum. 

"Sana Koreceyi unutturacağım kızım !" 

"D-Daha fazla çalı-çalışmalısın o zaman !" ikimizde koridorda bağırıyorduk. Saçlarımdan tuttuğu gibi pencerelerin olduğu tarafa fırlatmıştı. Fırlatmayı çok seviyorsun onu anladık. Bu okulda hiç müdür ,doğru düzgün hoca veya güvenlik yok mu derken koşa koşa gelen yaklaşık 10 tane insan gördüm. Bu sırada bağırsaklarımda bir acı hissediyor ve öksürüyordum. Müdür olduğunu tahmin ettiğim kel adam bağırmaya başlıyordu. 

"Yah ! Kendini ne zannediyorsun ? Seni terbiyesiz çocuk. Çabuk odama . Derhal !" diye bağırıp giderken gülmeye başladım. Bana deli diyebilirlerdi ama komikti. Jungkook'a dönmeden konuştum.

"Terbiyesiz ! HAHAHA !" Manyak gibi gülerken Jungkook bile benden korkmuştu diyebilirim. O müdürü takip ederken şaşırdım. Bir beni dinlemezdi herhalde. 2 tane kadın hoca beni kaldırmaya yeltendiklerinde onları elimin tersi ile ittim. Hala öksürmeye devam ederken ellerimden destek alarak zar zor kalktım. Bu sırada hocalar beni revire götürüyordu. 


"İyi misiniz ?" Gözlerimi hafiften açtığımda pembe önlüklü bir hemşire gördüm. 

"Değilim." deyip karnımı tuttum. 

"Ah ! Evet bağırsaklarınız da bir sorun olacağını düşünmüştüm. Hastane ye kaldırıl malısınız." 

"Pekala . Ambulans çağırır mısınız o zaman ?" Gerek yok diyeceğimi zannetmiyor dunuz herhalde. Sağlık bu her şey den önemli. Yaklaşık bir 10 dakika sonra hastanedeydim. Kontrollerim yapılmıştı. Gerizekalı nasıl fırlattıysa zedelenme olmuş ama küçük çaplı imiş. Hastane deyken babam gelip beni almıştı ve yol boyunca susmamıştı. Ve kahretsin ki çantam okulda kalmıştı. Bu yüzden müzik dinleyemeyecektim. 

"Daha ilk günden nasıl yaralandın cidden anlamıyorum. "

"Ortaklarından birinin çocuğu yaptı." 

"Evet biliyorum. Jeon Jung Kook." Başımı ona doğru döndüm.

"Biliyordun ve hiç bir şey yapmadın. Pekala." deyip tekrardan cama döndüm.

Eve geldiğimizde üstümü değiştirip yatağıma girmiştim. Bugün olanları düşündüğümde aklıma ilk gelen şey lanet olsun ki Leo idi. Onunla da bu şekilde tanışmıştım. Klasik çarpma hikayeleri gibi değildi. Onu dövmüştüm. Pekala uzaylıymışım gibi bakmayın lütfen. Bana laf soktuğu için onu pataklamıştım. Sonra onu hastaneye götürdüler ve bende salak gibi peşlerinden gittim. Babam beni polisin elinden alabilmişti ama ben vicdan azabı ile yaşamıştım. Leo ile kavga ettiğim sırada kantinde ki kızaran patateslerin kızgın yağını Leo nun eline dökmüştüm. Bunu neden yaptım bilmiyorum. Ha ! Biliyorum. Annem olmadığı için dalga geçip laf sokmuştu bu yüzden. Ama sonra dan sonraya o benden hiç hoşlanmasa da aşık olmuştum ona. Her hareketini izlemiştim. Sonradan bu lanet yere geldik işte. Leo nun elinde hep bir izim olması beni sadistçe sevindiriyordu. Bunları düşüne düşüne uykuya dalmıştım.


"BTS ! BTS ! BTS !" Büyük cidden büyük bir kız kalabalığının içinden zoraki geçmeye çalışırken  şu BTS de ne diye etrafıma bakınıyordum. Sonra önlerden bir tarafa gelince gözlerimi kısıp kaşlarımı kaldırdım ki bu çok değişik bir görüntüydü. Sarı saçlı , uzun boylu bir çocuk (Rapmon ) , Siyah saçlı , tipinden anladığım kadarıyla sapık olan biraz kısa bir çocuk (Jimin ) , Taehyung , Kahverengi saçlı , zayıf bir çocuk (J-Hope ) , Uzun boylu , tatlı bir gülüşe sahip olan ve en yaşlı duran çocuk (Jin ) , Suga ve diğer gerizekalıyı biliyoruz zaten. Bu 7 taş kızlara bakıyorken Jungkook sadece gözlerini kısmış benim gibi durmuş bana bakıyordu. 

"Ben burada yalnız kaldım ama . Tek çekik gözlü olmayan ben miyim ?"Tamam. Bu düşüncemi sesli ve Korece söylemiş olabilirim ki bütün kızlar bağırmayı bırakmış BTS ile bana bakıyordu. Sonra kafama dank etti. BTS . Grup olan BTS. Tanımıyordum ama buraya gelirken duymuştum. Şu sapık olan çocuk demiştim ya hani. Ha şu an bana doğru geliyor ve sırıtıyordu. Kolunu omzuma attığında refleks olarak çekilsem de o tekrar beni kendine çekmişti.

"Adın ne ?" İngilizce sormuştu. 

"Korece biliyorum. Ve Adım İsabell."

"Ah ! Öyle mi pekala Bell." Adımı kısaltması hoşuma gitmişti şimdi yani. Bu sırada Taehyung gelip elimden tuttu ve öptü. Elimi geri alıp ona anlamsız bir şekilde bakarken o kolumdan tutup beni çekiştire çekiştire bir odaya soktu. Arkasından diğerleri gelmişti. Ama Jungkook ve sarı saçlı olan yoktu. Taehyung eliyle beni göstererek;

"O babalarımızın ortağının kızı. Ve yakında Jungkook ile evleniyor." dediğinde ağzım diğerleri gibi açık kaldı .

"Ne ?! Yok öyle bişey !" 

"Sonra öğrenirsin. Ama sana İsabell  veya Bell demek istemiyorum.Ne desek ki sana ?!"

"Bak Taehyung ben adımdan memnunum tamam mı ? Ve Jungkook la evlenmek gibi bir saçmalığı neden ve nasıl yapıyım. Kafanda bir sorun mu var acaba ? Ve sizi daha 3 gündür tanıyorum. Ki şunları daha yeni gördüm. Amacın ne ?!" diye bağırırken en son dilini dudağında gezdirip beni kollarımdan tutarak sarstı. 

"Sonra öğrenirsinin neresini anlamadın çok merak ediyorum. Ama şu koca çeneni kapatıp sana bir isim bulmamıza izin ver olur mu ?"

"Köpek miyim ben ?!"

"Gerekirse köpeğimiz olursun evet." Ona tokat atacaktım ki elimi tutup kendime çevirdi. Bu sırada Suga gelip elimi tuttu. Ve kendi elimi yüzüme vurmaya başladı.

"Neden kendine vuruyorsun ? Neden kendine vuruyorsun ?" derken bacaklarına tekme atmıştım. Bu sırada Suga bana saldırmasın diye tutmuşlardı onu. Sanırım bu çocuk gerizekalıydı. Taehyung en son herkesi susturmayı başarmıştı. 

"Buldum. Eun Ae olsun. Anlamı  sevgi , zarif , varlığı ile zevk veren demektir." Herkes başını salladı. Olumsuz anlamda. Tae dışında herkes gerçeği görebiliyor.

"Hadi ama çocuklar o müstakbel yengemiz.Güzel bir ad bulun." Ağzımı açtım ama vazgeçip sustum. Dayak yiyecektim. 

"Ben Jin. Bence Kyung Mi olsun ." ( Onurlu ve güzel demek.) Herkes yine başını olumsuz anlamda salladı.Tatlı gülüşlü Jin imiş

"Ben J-Hope . Şeye ne dersiniz ? Ihm ... Sun Jung ?" ( İyilik ve asil demek.) Yine kimse beğenmemişti.

O sırada kapıdan birden içeri giren Jung kook u görünce direk konuşmaya başladım. 

"Ne demek evlenmek. Bana birden aşık oldun herhalde. Ama aynı hisleri paylaşmıyoruz . Anladın mı ?!" Jungkook gözlerini devirdikten sonra birkaç adım attı. Ve elini 'buldum'dermiş gibi sallayıp ;

"Soo Yun ." dedi

(Anlamı mükemmel nilüfer çiçeği.) - Koreliler de Nilüfer ve Lotus çiçeği kutsaldır ve çok sevilir.

Swag | JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin