Jimin'in bağırışları birden susunca garipseyen bir ifade ile gözlerine baktım ama o bana bakmıyordu

Arkamda duran yoğun bakım ünitesinin penceresine bakıyordu

Bakışlarını takip edip hemen arkamı döndüm ve pencerenin arkasındaki yüze çevirdim yüzümü

Ve o an göz göze geldik

Anlamam birkaç saniyemi alırken aval aval pencerenin arkasından bakmaya devam ettim. Beynim ise sanki durmuştu

Gözleri açık

Sana bakıyor

Uyandı

UYANDI

"u-uyandı..?"

Yavaş yavaş algılamaya başlarken gözlerim kocaman açıldı

"UYANDI!"

aklım yerine gelince aniden bağırıp etrafa bakındım

"Doktor! Doktor yok mu! Uyandı! Sevgilim uyandı!"

°
°
°
°
°

Doktor temel kontrolleri yaparken jungkook bir yandan doktorun söylediklerini yapmaya çalışıyor bir yandan da bana bakıyordu Bayık gözleriyle

Ben koridorda bağırırken hemşireler doktoru çağırmıştı ve doktor bir risk olmadığına emin olduktan sonra jungkooku özel odaya almıştı

Her an tekrar kapanacak gibi duran gözleri beni endişelendirse bile uyandığı için rahatlamıştım

Jiminle tartışırken bizi görmüşümüydü veya gördüyse algıladı mı bilmiyordum ama bu konuyla ilgili ne o ne de biz hiç konuşmadık.

Ki zaten doktorun burada olması bir yana jungkookun gözlerini açık tutacak mecali bile yoktu ve doktoru anlayıp dediği göz ve kolunu hissedip hissedemediğine dair hareketleri yerine getirmek için bile üstün bir çaba harcıyor gibi duruyordu

"Eveet. İyi durumdayız"

Elindeki küçük göz fenerini kapatıp bana döndü doktor

"Gayet iyi görünüyor ama herhangi bir tehlike olup olmadığı kesin değil. En azından yarına kadar burada kalmanız ve değerlerden ve iyice dinlendiğinden emin olmamız daha iyi olur. Geçmiş olsun"

Doktora teşekkür ettikten sonra odadan çıktı. Doktor çıkar çıkmaz, hala Bayık bakışlarla beni izleyen jungkook'a adımladım ve elini tuttum

"İyi misin?"

Eline bir öpücük kondurup geri çekildim. Gözleri birkaç saniye gözlerimde dinlendi ama hemen geri kaçırdı. Öyle çok duygu vardı ki gözlerinde...

Bir eli omzu sabit dursun diye hareket ettirmemesi gerektiğinden ve tuttuğum diğer elinde de serum olduğundan elini çekmediğini biliyordum yoksa çoktan elini de benden kaçırır hatta mümkün olsa arkasına bakmadan koşarak kaçardı

Baş parmağımı yavaşça hareket ettirerek Tuttuğum elini okşadım. Diğer elimle de çenesini nazikçe kavrayıp kendime çevirdim

"Jungkook..."

Ona nasıl bakıyordum bilmiyorum ama o hiç iyi bakmıyordu. Ona acıdığımı veya iğrendiğimi düşündüğünü biliyordum ama asla böyle bir seyin olması mümkün değildi

O kusurlarıyla bile kusursuz bir güzelliğe sahipti

Gözlerini gözlerime kenetledim. Tekrar kaçırmak ister gibi oldu gözlerini ama yapmadı. Olabildiğince sakin bir şekilde ve şefkatle bakmaya çalıştım gözlerine. Sadece bakışlarımla bile güven vermek istiyordum ona. Gözlerimdeki duyguları görsün istiyordum. Benim yaptığım gibi

raspberry cake •|• TAEKOOKWhere stories live. Discover now