AŞK ARKADAŞLIĞI KABUL EDER Mİ ?

167 13 3
                                    

Çok geç kalınmış bir bölüm olacak biliyorum.
Hepinizden çok özür diliyorum, başımdaki olaylardan dolayı, yazmaya çalıştığım zaman yazacak bir şey aklıma gelmedi, ilham denen şey yoktu yani bayadır. Umarım affedersiniz. Bu bölüm çoğunlukla Aral'ın ağzından ...
Sizi seviyorum, iyi okumalar *-*

ARAL'dan

Bahçedeki çardakta oturuyordum, saat gecenin 3'üydü. Bu site gerçekten çok büyüktü ve hiç sevmezdim site ortamında yaşamayı. Kalabalık sevmezdim kısaca, ama zaten burada her konutta bir aile yaşıyordu ve herkes ölü gibiydi. Henüz kimseyi görememiştim bizim kızlar dışında. Kızlar demişken kızların evine doğru baktım, kafamı hafif yukarı kaldırdım, Asel'i gördüm. Camdaydı, dirseklerini pencerenin altındaki taşa koymuş, iki eliyle yüzünü kapatmıştı. Onun camından çardak tam gözükmüyordu, neredeyse onların eviyle aynı hizada kalıyordu. Sıkılmış gibiydi, onu öyle görünce benimde içim sıkıldı. Ah siktiğimin şu duygusu. Yine geldi kalbime oturdu. Bu kalp ağrısı yok mu, en kötü ağrı bence. "Kendine gel be oğlum" dedim kendi kendime, neyi vardı acaba, neye sıkılmıştı canı. O üzülmemeliydi, ona tek yakışan şeyin gülmek olduğuna adım gibi emindim. Ellerini yüzünden çekti, yanaklarını şişirerek içten bir "of" dedi. Dayanamadım beni görmesi için ıslık çalmaya başladım. Ilk başlarda duymadı sanırım, ben ıslığın şiddetini daha çok arttırınca kafasını sola doğru çevirdi ve beni gördü, elimle "gel" işareti yaptım. Pek istekli olmasada biraz düşündükten sonra tamam anlamında kafasını salladı, sanırım diğer kızlar uyumuştu, ışıklar sönmüştü.

3 dakika geçmeden Asel mutfak kapısından çıktı, çardağa girerken "Senide uyku tutmadı öyle mi?" dedi, "Giray bir ordu çağırmış, içeride PlayStation partisi yapıyor, yerdeki çöplerden  adım atacak yer yok. O yüzden girmek istemiyorum pek." dedim. Oturacağı yeri eliyle temizledikten sonra bağdaş kurarak oturdu. "PlayStation var mı sizde ya, bilseydim kaçırırdım" dedi, sıcak bir ortam olsun diye söylüyordu sanırım, ama yüzünden sadece soğukluk akıyordu. "Sorun da o, bizde PlayStation falan yok, Giray başka bir arkadaşından bir günlüğüne ödünç almış, içerideki çocukların her birinden de partiye giriş olarak 50 kağıt toplamış puşt" dedim, yüzündeki soğuk ifadeye anlam vermeye çalışırken. Ben Giray'ın yaptığını anlattıktan sonra hafif tebessüm etti "Etrafımda hiç Giray gibi biri olmamıştı, gerçekten eğlenceli oluyormuş hayat böyle olunca" dedi. Lafını bitirdikten hemen sonra "Ne oldu?" dedim hiç beklemeden. Yere bakarken "Kendinden yorulur mu ya insan?" dedi. İfadesiz bir ses tonu vardı. Kafasını hafif bana çevirdi, gözleri ses tonu gibi değildi, "Derdim var!" diye bağırıyordu resmen. "Ben yoruldum" diye ekledi bana yorgun gözlerle bakmaya ederken. "O durumu bende çok yaşadım" dedim, cebimdeki sigarayı çıkartmaya çalışırken. "İçtiğini bilmiyordum" dedi, "Çok değil arada sırada, şu içine ettiğim hayatı düzensizliğe girdiğinde yani" dedim. Çardağa uzanan ağacın dalından yaprağı çekip eline aldı, kafasını eğip onunla oynamaya başladı "Kalabalığın içinde tek başımayım, herkes bir şeyle meşgul, kimse görmüyor, bağırıyorum, kimse duymuyor. Her şeyin altından tek başıma kalkmaktan o kadar yoruldum ki. En büyük destek her zaman 'aile' derler, benim bir ailem yok, arkadaş desen, 5. Sınıfta en yakın arkadaşım herkesin ortasında 'sen her zaman yalnız kalacaksın, annen yok baban yok, acıyorum sana' dediğinden beri arkadaşım yok, aslında dediği doğruydu, her zaman yalnız kalacağım çünkü yalnız kalmaya mahkumum" dedi. Benim bir ailem yoktu ama en azından sığınabileceğim bir annem vardı, hem babalık hem annelik yapmıştı, herşeyimi ona anlatmıştım, zor zamanlarımda yanımdaydı. Bir de Giray vardı, her bokumu bilen, beni benden iyi tanıyan puşt varlık yanımdaydı. Yalnız kalmadım hiç bir zaman, kalsaydım, arkamda beni kollayacak bir annem ve bir arkadaşım olmasaydı kalkabilir miydim olayların altından onu da bilmiyorum. Zor olurdu.

YARA'SINWhere stories live. Discover now