"Unutma ben her zaman yanındayım." Başımı sallayarak gülümsedim. Biliyordum.

"Beni eve bırakır mısın?" Artık yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Saatte gece yarısını gösteriyordu zaten.

"İstersen bu gece burada kal." Bakışları tereddütlüydü. Yalnız bırakmak istemiyor gibiydi.

"Sanırım biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var." diyerek ona güven verici bir şekilde gülümsedim. Tabi ne kadar başarabildiysem.

..

"Gelebilir miyim kızım?" Oflayarak babamın gelmesini kabul ettim. Ayrılmamızın üzerinden 25 saat geçmişti ve ben o süre zarfında Enes'ten geldikten sonra hiç odamdan çıkmamıştım. Abim ve babam birkaç kez gelmişti ama onları da hastayım bahanesiyle kandırmıştım. Ayrıldığımızı söylememiştim ve şu anda söyleyip, onlara açıklama yapacak halim de yoktu.

"İyi misin kızım?" Babacım. Birçok kez gelip durumu mu sormuştu. Ama her seferinde aynı yalanı atmak zorundaydım.

"Daha iyiyim babacım." Değildim. Daha iyi olduğum falan yoktu. Onsuz geçen saatlerim arttıkça, daha da kötü oluyordum sanki.

"Peki o zaman akşam yemeği için Rüzgarlara gidiyoruz." Sert bir şekilde yutkundum. Tam da yemek zamanıydı zaten! Demek ki yemeğe çağırdıklarına göre, Rüzgar da bir şey söylememiş ve durumumuzdan haberleri yoktu. Ya da tam tersi, durumumuzdan haberleri var ve detaylı konuşmak için bizi çağırmışlardı.

"Kendimi pek iyi hissetmiyorum, ben gelmesem?" diye sordum yorgun bir ifadeyle. Ne olursa olsun aynı ortamda bulunmak istemiyordum.

"Elif Teyzen, özellikle arayıp ısrar etti gelmen için. Uzun zamandır seni görmemişi ve özlediğini söyledi. Onu kırmak istemezsin umarım." Ama onun oğlu beni kırdı diye geçirdim içimden. Ben ne kadar insanları kırmak istemesem de, başkaları tarafından kırılmıştım.

"Peki." diyerek babamı onayladım. Daha fazla tartışmaya gerek yoktu. Ne yaparsam yapayım, babam kazanacaktı.

"1 saate çıkıyoruz o zaman." Babam odadan çıktıktan sonra, kendimi sıcak suyun altına bıraktım. Vücudumun gevşediğini hissediyordum. En azından, bir nebze iyi gelmişti. Duştan çıktıktan sonra zoraki bir şekilde kot pantolon tişört kombini ile hazırdım. Saçlarım ile uğraşacak halim olmadığı için, doğal haline bıraktım. Telefonumu da alıp aşağıya indim. Babam ve abimde kapının önünde beni bekliyorlardı.

"Hayalet gibi duruyorsun!" Geri laf söyleme halim olmadığı için kafamı sallayarak abimi başımdan kovdum.

"Gerçekten kötü görünüyorsun. Hadi doktora gidelim." Abimin sarılışına karşılık vererek gülümsedim. Biraz zaman geçince iyi olacaktım. Hissediyordum. Ya da öyle olmasını istiyordum.

"Biraz üşüttüm o kadar. Ama gerçekten iyiyim abicim." Tekrardan attığım yalana inanmalarıyla evden çıktık.

Çok fazla geçmiş anılarımın yaşandığı eve gelince hafif bir duraksamayla evden indim. Abimin koluma girmesiyle ona minnet dolu gülüşümü atıp yürümeye başladık. Babamın zili çalmasından kısa süre sonra Meriç Abi kapıyı açtı. Hepsiyle selamlaşıp, içeriye geçtik.

"Eylülcüm, hasta görünüyorsun iyi misin?" Elif Teyzenin sorusuyla bakışlarımı hafifçe Rüzgar'a çevirdim. O da bana bakıyordu ama neler hissettiğini çözemiyordum ifadesizdi.

"İyiyim Sadece biraz üşüttüm." Elif Teyze cevabımdan ne kadar memnun olmasa da kabullenerek hepimizi yemek sofrasına geçirdi. Masadaki mantı tabağını görünce gülümsedim. Bayılarak yediğim yemeklerden birisi olduğu için, Elif Teyze genellikle yapardı.

DÖNÜŞWhere stories live. Discover now