Bölüm 4 - Sıradan gün-

2.6K 819 38
                                    

 Nira bir süre daha kitaplara baktıktan sonra

  "ne garip adamsın Taylor" dedi.

 Birden bire kendisiyle konuşmaya çalışan, ardından iyi günler dileyip başka bir şey söylemeden giden bir adam. Belkide kaba bir adamdır diye düşündü.Sonra sesli bir şekilde

"aslın da kaba değil sanki başka bir şey var çözemediğim bir şey" dedi.

 Daha sonra etrafına bakındı kimsenin onu izlemediğini anlayınca rahat bir nefes aldı. İnsanların deli olduğunu düşünmesini istemezdi. Ne zamandan beri insanların yargılarını takar olmuştu, kendi bile bilmiyordu. Hayat eninde sonunda insanları istediği gibi şekillendiriyordu.

Nira Türk asıllı bir ailenin tek çocuğuydu. Ailesini bir trafik kazasında kaybetmiş 12 yaşından beri yalnız yaşamaya çalışan, hem kırılgan hemde güçlü bir kızdır. New York da hiç akrabası yoktu. Türkiye'den de arayan soran olmamıştı. Büsbütün kimsesiz kalmış bir kızdı. Part time çalışan, okul ve işi bir arada yürüterek, yaşamını idare ettiren ve 20 yaşına kadar gelmiş güçlü bir kadındı. Ailesinden ona kalan bir apartman dairesi vardı. O daire iyi ki vardı, bu sayede Nira kimseye muhtaç olmadan el açmadan yaşamını sürdürebilmişti.

Ailesinin ölümünden sonra iç dünyasına kapanan bir kız olmuştu. Hiç erkek arkadaşı olmamış kimseye bağlı kalmamaya çalışmıştı. Çok yakın arkadaşı  da yoktu. Ama kitapları vardı. Orada ki karakterlerle yaşıyor, onlarla arkadaşlık kuruyordu, ve eğer bir gün aşık olacaksa, kitaplar da ki gibi bir kişiye aşık olmak istiyordu. Gerçek aşkı bulan kişilerin çok az olduğunu ve insanların bulana kadar aramasını, herkesi denemesini anlamıyordu. Ama aşk hiçbir zaman adil olmamıştı. Belkide adil olması onu sıradan yapardı. Ve onun aşk anlayışında sıradanlığa yer yoktu.

İnsanlarla çok iyi anlaşmasına rağmen bir süre sonra kendi kabuğuna çekilme ihtiyacı duyuyordu. Onun çevresinde ki insanlar bu kadar güzel neden sürekli yalnız olduğunu merak ediyorlardı. Esprili ve çok cesur bir kız olan Nira aşktan çekinmiyor, sadece aşkın zamanının geldiğini daha hissedemiyordu.

Kitapçıdan çıkıp eve doğru yürürken kafasından o kadar çok şey geçiyordu ki, düşüncelerinden bir film senaryosu bile çıkabilirdi. Apartmanın girişinde ki büyük siyah ve soğuk olan kapıyı güçsüz bir şekilde iteleyip içeri girdi. Yine asansör bozulmuştu, mecburen 4. Kata yürüyerek çıkması gerekiyordu. "Bacaklarımın nesi var resmen bana itaat etmiyor" diye homurdandı. Evinin giriş kapısının önüne geldi ve kapının üzerinde duran küçük posta kutusunun içine baktı. Beklediği posta gelmemişti. İç çekerek içeri girdi. Kapının hemen yanında duran, ayakkabılığın üstünde ki kaseye anahtarları fırlattı. Mutfağa gitti tezgahın üzerinde duran kettle su doldurup kablosunu prize taktı. Sağlam bir kahveye ihtiyacı vardı, başka türlü kendine gelemezdi. Anlamsız yorgunluk canını sıkmıştı. Belki de düşünmek onu bu kadar yoruyordu karar verememişti. Odasına gidip üzerini değiştirdi. Dolabının en köşesin de duran depresyon ceketini alacaktı ki

" depresyona girecek ve var iyice saçmaladın Nira" dedi. 

Kettle suyun kaynadığını belli eden tik sesini vermişti. Hemen en sevdiği bardağını alıp içine 3 kaşık Amerikan kahvesini attı. Tam istediği gibi sert bir kahve olmuştu. Oturma odasına gitti üçlü kanepesine yığıldı. Ardından önünde duran sehpanın üzerinde ki laptopunun kapağını kaldırdı. Biraz müzik dinlemeliydi, müzik listesinde sırada olan şarkıyı dinlemek için play tuşuna bastı. İşte çalan bu şarkıyı seviyordu. Ed Sheeran Give me love.

Yüzünde ki o muhteşem tebessümle şarkıya eşlik etti. Kalkıp duvar da asılı olan aynaya baktı. Nira kendisine çok sık bakardı. Ayna da gördüğü ise yüzünden çok hüzündü.

Tekrar salonda ki koltuğuna gitti. Aynı şarkıyı bir daha açıp  koltuğa uzandı. Çok geçmemişti ki irkilerek uyandı. Nefes nefese kalmış ve dehşet içerisindeydi. O lanet trafik kazasını görmüştü rüyasında. Kalbinde yerini belirleyemediği yerleri sancıyordu.

Kaza olduğunda arabanın içerisin de değildi ama yolun karşısın da okul çıkışın da anne ve babasının onu almasını bekliyordu. Araba biraz uzakta köşeyi dönmüş ve geliyordu. O sıra da ne olduğunu hala anlayamasa da, babası direksiyonun hakimiyetini kaybetmiş ve şerit değiştirip başka bir araçla çarpışmıştı. Nira olduğu yerde donup kalmış ne yapacağını bilememişti. Çarpışma sonrası arabalarının içinden bir karga çıkmış gitmişti. 

"Ahh ne iğrenç kargaydı o" dedi. Sesinden öfke ve hüzün fışkırıyordu.

Nira kazayla ilgili rüyayı ilk kez bu kadar ayrıntılı görüyordu. Üzerinden korkuyu atmaya çalışırken evinin penceresine bir şey çarptı.Siyah ufak bir şeydi bu. Ses üzerine çok korkan Nira pencereye yaklaştı cama çarpan şeyin kanıyla karşılaştı.

"Bu da ne şimdi" dedi. 

Hava kararmıştı ve doğa ürkütücü olaylarını etrafa saçıyordu. Aldırmadan Cama yaklaştı. Gürültünün sebebini öğrenmek istemişti. Tam bakacaktı ki kapı çaldı.

....

Devamı gelecek lütfen yorum yapmayı unutmayınız ve vote vermeyi eksik etmeyiniz teşekkürler. :)

Not: Yukarıda Nira'nın dinlediği şarkıyı paylaştım dinleyebilirsiniz.



DEHR/Kanat Efsanesi Serisi (kitap olacak)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن