☆11. Bölüm

55 3 2
                                    

-10:32
Londra köprüsü yıkılıyor, yıkılıyor, yıkılıyor
Londra köprüsü yıkılıyor, sevgili bayan~

Scarlett sevimli bir sesin sevimli bir melodiyi mırıldandığını duyarak uyandı. Bu yüzünde hafifçe bir gülümseme olmasına sebep olmuştu. Çünkü Molly çocukluğunda da sürekli bu şarkıyı söylerdi. Molly'nin annesinden hatırladığı tek şey bu çocuk şarkısıydı. Scarlett uzun zamandır böyle neşeli uyanmamıştı.
Molly çoktan uyanmış mutfakta harikalar yaratıyordu. Scarlett yatağından kalktı ve gerinerek mutfağa doğru yürüdü. Mutfak kapısının kenarlarına ellerini dayadı ve neşeli Molly'i izledi. Molly bir süre Scarlett'ı farketmedi.
Molly elinde tavayla Scarlett'a döndü ve sıcacık bir günaydın dedi. Tek elle krep yapmak oldukça yetenek isteyen bir işti.

Birlikte oturup uzun uzun kahvaltı ettiler. Haftasonu değildi ancak bir günlüğüne okulu asmaktan zarar gelmezdi. Molly'nin yaptığı çikolatalı kreplerden yerken eski anıları konuşuyorlardı. Çok harika anılar değildi tabii ki. Zaten yetimhane anıları ne kadar iyi olabilirdi ki? Ama yine de bu birlikte geçirdikleri çocukluklarıydı. Birbirlerinin aileleri olmuşlardı.
Molly, Scarlett'a görüşmedikleri zaman diliminde hayatını nasıl geçirdiğini sordu. Scarlett durdu ve hayatını düşündü. Cinayetler, savaş, acı, yalnızlık.. hayatı bunlardan ibaretti. Bunları ona anlatamazdı.
"Sıradan şeyler işte" diyerek geçiştirdi.

Scarlett'ın aklına bir anda Bayan Park'ın ona verdiği görev geldi. 2. sınıflardan kampa gideceklerin izin kâğıtlarını almasi gerekiyordu. Ve Bayan Park bu görevi Scarlett'a sınavdan C- aldığı için vermişti. Kaçarı yoktu.
Aceleyle yemek masasından kalktı ve Molly'e kısaca özet geçti
"Okulda ufak bir işim var. Önemli. Gitmeliyim."
Molly gün ışığıyla parlayan zümrüt yeşili gözleriyle Scarlett'a arkasından şaşkınlıkla bakakaldı.

-12:07

Scarlett okula girer girmez Bayan Park'a bakındı. Ona yakalanmak istemiyordu çünkü şu saate kadar hepsini toplamış olmalıydı. İlk işi 2. kata, ikinci sınıfların olduğu yere gitmek oldu. Koridor oldukça sessizdi. Dersin bitmesine 10 dakika vardı. Scarlett hızlıca sınıflari dolaşarak kağıtları topladı. Ve şu an düşünebildiği tek şey bu çömezlerin son derece gerzek olduklarıydı. Onlara göre üst sınıflar yüceydi. Scarlett hangi sınıfa girerse girsin tüm erkekler ona Tanrıça gözüyle bakmıştı.
Bayan Park'ın odasına gitti. Kapıyı iki kez çaldı ancak cevap veren yoktu. Önüne gelen ilk temizlik görevlisine Bayan Park'ı sordu. Görevli Scarlett'a biraz beklemesini, Bayan Park'ın geleceğini söyledi. Scarlett bu işten çok sıkılmıştı. Her zaman gittiği yerine; çatı katına çıkmaya karar verdi.

Son basamaktan da çıktı ve çatı katının boş olmadığını gördü. Tam geri inecekti ki rüzgârla uçuşan siyah saçların Castiel'e ait olduğunu farketti. Yanına gidip oturdu. Hiçbirşey söylemedi, sadece yanında oturup yukarıdan okul bahçesini izliyordu.
Castiel tam konuşmaya yeltendi ki Scarlett başını Castiel'in omzuna koydu ve "şş" dedi gözlerini kapatıp, "anın büyüsünü bozma"

Scarlett kalbine yenik düşüyordu. Elinde değildi. Farkında olmadan içinde büyütüyordu sevgisini. Öylece görmezden gelip umurunda değilmiş gibi yapamzdı. İhtiyacı vardı çünkü. Sevilmeye, korunup kollanmaya, huzura. Şu bok gibi geçen yıllarını ona unutturacak birine ihtiyacı vardı. Ve Castiel tam da doğru zamanda çıkmıştı karşısına.

Okul bahçesine son derece lüks bir araba girdi. Bu bayan Park'ındı. Scarlett onu görünce kalktı ve Castiel'e bakıp iç çekti. Gitmek istemiyordu.
"Üzgünüm gitmem gerek." Dedi. Castiel anlam vermemişti. Ama mutluydu.

Scarlett Bayan Park'ın yanına gidip kağıtları verdi ve tam gitmeye yeltendi ki;
"Ne bu acele? Bir yere mi yetişmeniz gerekiyor küçük bayan?" Dedi Bayan Park. Sinsi bir gülüş attı. Scarlett'a vereceği daha bir çok görev vardı. Scarlett derin bir iç çekti ve şansına lanet okudu.
-16:43

Scarlett'ın adeta canı çıkmıştı. Yorgunluktan ölmek üzereydi. Saatlerce getir götür işleri yapmıştı. Şu an da tek istediği eve gidip kendini yatağa atmaktı. Havanın kararması için saat henüz çok erkendi. Ancak Scarlett eve yaklaştıkça bir karartı çöküyordu.
Scarlett anahtarını evde unutmuştu. Neyse ki Molly evdeydi. Scarlett bir çok kez kapıyı çaldı ancak açan olmadı. Scarlett Molly'nin uyuyor olabileceğini düşündü ve bahçe kapısına dolandı. İçeri de televizyon açıktı. Scarlett balkon kapısını omzuyla ittirerek açtı ve içeri girdi. Odalara ve mutfağa baktı ancak Molly yoktu. Banyoya doğru ilerledi. Kapıyı hafifçe açtı ve gördüğü manzara karşısında donakaldı. Molly küvete yakın yerde kanlar içinde yatıyordu. Biri şah damarını kesmişti. Scarlett Molly'nin yanina çömeldi. Ağlayamıyordu. Tıkanmıştı. Anlam veremiyordu. Bir süre ifadesiz kaldıktan sonra bağırmaya başladı.

"LANET OLSUN! LANET OLSUN! LANET OLSUN!"

Düşünmeye başladı. Ne? Kim? Neden?
Birden heryer buz kesti. Ve Scarlett'ın kulağında şu sözler yankılandı;
"Herşeyin cevabını biliyorsun küçük Scarlett. Sen yalnız kalmaya mahkumsun. Ne kadar çabalarsan çabala, hiçkimse senin yanında kalabilecek kadar güçlü ve cesaretli olmayacak. Sen de bu dört duvar arasında tek başına acılar içinde öleceksin Scarlett. Ya kendi isteğinle sana gelenleri itersin, ya da ben onları senden söküp alırım. Seçim senin~"

Scarlett bir duygu karmaşası içine girmişti. Bunun olacağını bilmeiydi. Öfkesi onu ve çevresindeki herkesi yakabilecek derecedeydi.
Çevrede yaşayanlar Scarlett'ın bağırışlarını duyup polise haber vermişlerdi. Çok geçmeden polisler geldi ve Scarlett'ın kapısını çaldılar. Scarlett kelimenin tam anlamıyla çökmüştü. Şu durumda ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Polislerle birlikte evden çıktı.
Castiel bu günkü olan yakınlıktan cesaretlenerek Scarlett'la konuşmaya gelmişti. Onu polis arabasına binerken görünce çok endişelenmişti ve onların peşinden polis merkezine gitti.

Polisler Scarlett'ı sorgulamaya almışlardı. Cinayeti Scarlett işlemiş gibi iğneleyici sorular da bulunuyorlardı. Scarlett hepsini ifadesiz ve ruhsuz bir tavırla cevaplıyordu. Polisleri ufak bir incelemesiyle söylediklerine göre Molly saat 14:30 civarında öldürülmüş. Castiel'in ifadesine göre Scarlett suçsuz bulunduğu için bırakılmıştı. Scarlett, polislerin ne kadar arasalar da katili bulamayacaklarını bildiği için pek umuramıyordu. Çünkü katilin kim olduğunu biliyor ve ona cezasını kendi elleriyle vermek istiyordu.

Castiel Scarlett'la birlikte eve dönüyordu. Scarlett tek bir kelime bile etmiyordu. Scarlett şu durumda kendi evine dönemezdi çünkü polis tarafından karantinaya alınmıştı. Castiel onu kendi evine gelmeye ikna etmeye çalışıyordu. Scarlett gerçekten yorulmuştu ve kalacak bir yer aramaya gücü yoktu. Mecburen kabul etti.

Acılar artık o kadar birikmişti ki Scarlett ölse bile kurtulamayacak gibi hissediyordu. Aklında dolanan tek bir şey vardı. İntikam. Scarlett kedinlikle intikamını alacaktı.

"Seni bekliyorum küçük Scarlett"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 12, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

I Warned YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin