☆2. Bölüm

219 6 1
                                    

-Saat 12:30  

'Acıktım.'

Çantamı alıp yemekhaneye doğru ilerledim. Uzun koridoru insna yumağı kaplamıştı. Başka bir yerden gideyim derken sırtımda bir el hissettim. Arkamı döndüğümde bana dokunanın yeni çocuk olduğunu farkettim. 

'Neden bana uzak olmasını istediklerim her zaman dibimde?!' 

"Bana neden dokundun?"

"Ne?"

"Bir daha iznim olmadan bana dokunayım deme." 

"Anlamıyorum. Neden bu kadar soğuk davranıyorsun ki? Neden benimle konuşmaktan korkuyorsun?"

"Korktuğumu da nerden çıkardın? İnsanlarla iç içe olmayı, bana yakın olmalarını sevmiyorum sadece."

"İnsanlara şans ver. Hepsi aynı olmayabilir. Ben-"

"Kim olduğun umurumda değil. Benden uzak ol yeter." 

Arkama bakmadan yemekhaneye doğru hızlıca ilerledim. Aslına bakarsanız kötü biri olduğunu sanmıyorum, kötü olmak için biraz saf sanki. Herneyse. Yeni insanlar yeni dertler demek. 

Yemeğimi yerken en azından bir günümün sakin geçmesini umuyordum. 

-

'Okul sonunda bitti, neyseki bu gün sakindi-' derken..

"Şşt! Küçük kurbağa!" 

'Ah! hadi ama yine mi sen?'  diye geçirdim içimden. Bu kız tam bir baş belası. 

"Ne istiyorsun? Ayrıca bana küçük kurbağa demeyi kes."

"Biraz laflarız diye düşünmüştüm."

"Seninle uğraşacak vaktim yok. Git ve tiki arkadaşlarınla takıl." dedim. Tam gitmeye hazırlanırken üzerime doğru gelip; 

"Bak küçük kurbağa, gözüm seni hiç tutmadı. Tek bir şey sölyiyeceğim. Castiel'den uzak dur. Bu sana tek uyarım. Bir dahakine-" 

"Ne yaparsın? Döver misin? Öldürür müsün? Ahahah! hiç güleceğim yoktu! Ne yapacaksan şimdi yap. Bir dahakine vaktin olacağını sanmıyorum."

"Kendine bayağı güveniyorsun. Ama bilmeni isterim ki, Castiel'in kurbağalarla işi olmaz."

"Castiel'in kim olduğunu bilmiyorum ve merak da etmiyorum. Ve biliyor musun umurumda da değil."

dedim ve yürümeye devam ettim. 

"Korktuğun için kaçıyorsun."

Hızlıca  geri dönüp saçlarına yapıştım ve kulağına yaklaşıp;

"Sinirli halimi görmek istemezsin. Bu yüzden sabrım taşmadan defol sürtük." 

"Hiç bir yere gitmiyorum. Senden de korkmuyorum. Sen korkağın tekisin!"

"Seni uyarmıştım. "  

İki elimle boynunu tutup son cümlelerini söylemesini bekledim.

"Bırak beni! Yalvarırım! Tanrım! Yardım Et!"

"Tanrı seni kurtaramaz."

Tek bir hamleyle boynunu kırdım. Çığlıklar arasında kaybolan o kırılma sesi paha biçilemezdi. 

I Warned YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin