4. Bölüm -Abaza Grup-

70 0 0
                                    


As It Is-Dial Tones

Sabah uyandığımda dün akşam ki kıyafetlerimle olduğumu farkettim. Telefon saatine baktığımda 8'i çoktan geçmişti. Hazırlanıp aşağı indiğimde kimse yoktu. Bahçeye çıkıp, çalılarla uğraşan Zehra teyzeyi gördüğümde

"Günaydın." Dedim.

Bahçivan kıyafetleriyle bana dönünce büyük şapkasını kaldırıp,

"Hazal'ı okula baban bıraktı. Sen cezalıymışsın. Kendin gidecekmişsin." Deyip üzgünce elindeki büyük makasla omuz silkti.

Gülerek el sallarken, içerden montumla çantamı alıp, bahçe kapısından çıktım.
Arkamdan bağırıp bana seslenen Zehra teyzeye baktığımda

"Baban anahtarı bana vermeni söyledi." Dedi.

Bahçe kapısını tutarken, arabanın anahtarını kastettiğini anladım. Bende bağırarak

"Odamda masamın üstünde." Dedim.

Tekrar el sallayıp, kapıyı kapattığımda, Yol boyunca yürümeye başlayıp, bir otobüse falan denk gelmek için arada bir arkama bakıp duruyordum. Babam beni böyle cezalandırıyorsa kesin olanların hepsini bilmiyordu.

Arkamdan gelen araba sesini duyup, gelene baktığımda siyah bir jeep yaklaşıp yanımda durdu. Siyah camını yavaşça açınca Mirza'nın uykulu yüzüyle karşılaştım. Neyse ki dünkü abazalar değildi.

"Ne yapıyorsun burada?"

"Otobüs bekliyorum."

"Atla."

"Hayır," dedim ona doğru bakmadan "Sen git."

"Uzatma Umay bin şu arabaya" dedi ve uzanıp kapının kolunu açtı. Geri yerine yaslanınca açtığı kapıya baktım, ciddiydi. Dışarda biraz daha bekledikten sonra tırmanıp bindim. Eteğimi düzeltmeye çalışırken, gaza basmıştı bile. Arabada sessiz bir ortam ağırlaşıp beni boğacakken konuşmaması için içimden yalvarmaya başlamıştım. Onunla yüzleşmeye henüz hazır değildim.

"Bak ben çok üzgünüm."

Evet, başlıyoruz. Sesi beni inandırmak istercesine dürüst bir şekilde çıkmıştı.

Gözlerim dışarıya doğru bakarken sessizce "Konuşmana gerek yok."dedim.

"Hayır var ya lanet olsun. O günden sonra doğru düzgün adımı söylemedin bile"

Birden sinirlenip, sesi korkutucu derecede yükselip, hızlanmaya başlayınca, kemerimi taktım.

"Düzgün sür şunu." Sesim onunkiyle yarışır vaziyetteydi. İkimizde inatçıydık ve birbirimizi iyi tanıyorduk. İlk vazgeçen taraf olmamak için ikimizde sonuna kadar direnecektik.

Birden sola kırıp ani bir sarsıntıyla durdu ve kapısını açtı, sinirli adımlarla arabanın önünden dolanıp yanıma yürümeye başladı. Kapımı açınca hızla kemerimi açıp, beni kaldırdı ve yere bırakırken

"Şimdi konuşacağız." Dedi.

"Mirza bak gidelim tamam mı?" Sesimde artık inatçılıktan eser yoktu. Onu tanıyordum, neler yapabileceğini kestirebilecek kadar çok yakından, uğraştığı bir gece hayatı vardı. Belkide her tür insanla muhattap olmuştu. Ve onları korkutacak kadar güçlü bir karakteri vardı. Korkmuyordum ama yanında çok da rahat hissetmiyordum.

"Hayır dinlemeden gitmiyoruz." Dedi

"Şu an kendinde değilsin. Sakinleşince konuşuruz." Onu vazgeçirme çabalarım etkisizdi. Kafasına koyduğunu yapardı, ama ben onda hep bir yapmayacağı şeyleri yapmasını diretirdim.

BEKLENTİWhere stories live. Discover now