Taeyong eve vardığında kendisini yatağına bıraktı. Hastaneye gitmemiş ya da eczaneden bir ilaç almamıştı. İstemiyordu, eli hâlâ kıpkırmızı olmuş bir şekilde yansada Taeyong onun acısını dindirecek hiçbir şey yapmak istemiyordu.
Gözlerini kapattı. Hayali, Yoonoh'un suratıyla dolduğunda gözlerini sıktı ve yüzünü yastığına bastırdı. Ondan nefret ediyordu, ya da öyle olmasını umuyordu. Ona karşı bir şeyler hissediyor olmak canını yakıyordu bu yüzden ondan nefret etmeyi yeğlerdi.
İtiraf etmişti işte, Taeyong Yoonoh'dan hoşlanıyordu. Ona karşı bir şeyler hissetmemek için çok direnmişti fakat başarılı olamamıştı. Onu içten içe zaten beğeniyordu, kendine itiraf etmese bile beğeniyordu. Dün gece otobüste birlikte evine gelirken ise hisleri iyice yoğunlaşmıştı artık. O, ondan nefret etmiyordu, nefretinin altında aslında yoğun bir beğeni ve ona yakın olma arzusu yatıyordu. Taeyong bunu artık kabullenmişti. Bugün canının bu denli yanmış olması artık bir kabullenişti.
Taeyong'un düşünceleri canını yakmaya başladığında gözlerini araladı ve bulanıklaşmış bakışlarını dijital saatine çevirdi, saat 3'tü. Kalkmak ve duş almak istedi. Karnıda gurulduyordu, sabah yediği iki kaşık mısır gevreği ile duruyordu fakat bunları yapacak gücü bulamıyordu. Geceye hatta sabaha kadar boş gözlerle tavanı seyretmek ve boş boş uzanmak istiyordu yatağında.
Fakat bu istediği olmayacaktı. Telefonu hâlâ çıkarmadığı kalın montunun cebinde titrerken gözlerini yumdu ve derin bir nefesten sonra tekrar açtı. Kimse rahat vermiyordu. Uyuşuk hareketlerle çıkardı telefonunu cebinden. Ekranda yine kaydetmediği fakat ezbere bildiği o numara yazıyordu. Doğruldu hızlıca, az daha unutuyordu Jaehyun'un kendisini aradığını, hatta bu 3. aramaydı.
Yutkundu ve telefonun susmasını bekledi. Görmezden gelecekti. Telefonu yatağa tekrar bıraktı ve tekrar kapattı gözlerini. Gözünün önüne yine Yoonoh'un yakışıklı sureti düştüğünde işte o an kafasında şimşekler çaktı. Farkına vardığı gerçekle bir an nefessiz kalacağını sandı.
"Hayır..." gözlerini şokla araladı ve elleri titreyerek tekrar aldı telefonunu. Mesaj bölümüne girerek Jaehyun'un son attığı mesajı açtı. Gördüğü fotoğraf ile midesine bir yumruk yemiş gibi hissetti. Nasıl tanımazdı? Onu nasıl tanımamıştı... Taeyong'un elleri titredi. Bunca zaman bir yabancı sandığı kişi Jung Yoonoh muydu yani...
Telefon tekrar çalmaya başladı. Ekrandaki tanıdık numara bu sefer Taeyong'un nefesini kesmişti. Midesinin bulandığını hissediyordu.
Bekledi, susana kadar bekledi. Açamazdı, nasıl açabilirdi ki? Açsa ne söyleyecekti, ben bir erkeğim seni kandırdım, hatta bunca zamandır burnunun dibindeydim mi diyecekti? Ben aslında hoşlandığın kişi değilim, hiç haz etmediğin o Lee Taeyongum mu diyecekti? Yapamazdı.
Telefon birkaç saniye daha çalarak sustu ve ortamı sessizliğe boğdu fakat sessiz oda bu defa saniyelik olarak mesaj sesiyle dolmuştu.
+82 10*******5: Na Yong neden açmıyorsun? İyi misin?
Na Yong... Taeyong berbat hissediyordu. Birkez daha berbat hissetti, kandırdığı adam hoşlandığı adamdı. Şoku atlatamadan bir de vicdan azabı hücum etmişti vücuduna... Derin bir nefes aldı, bu yaptığı yanlıştı biliyordu fakat o an onu üzmek istememişti işte, kötü bir niyeti yoktu ki...
Önce görmezden gelmeyi düşündü mesajı, cevap vermeyecekti fakat görmezden gelemedi, vicdanı sızlarken böyle görmezden gelemezdi.
Yong🎀: Meşguldüm özür dilerim. İyiyim sen nasılsın?
Mesajı yolladı ve stresten salladığı bacağı ve kemirdiği tırnaklarıyla beklemeye başladı.
Kalbi gümbürdedi, Yoonoh'un bir hoşlandığı vardı. Soyunma odasında da duymuştu zaten demek o kız, arkadaşlarının bahsettiği o kız Na Yong'du. Taeyong'un fark ettiği gerçekle kalbi sızladı. Taşlar yavaş yavaş yerine oturuyordu.
+82 10*******5: Ondan.
Fakat aldığı mesaja anlam veremedi. Neden senden demek yerine ondan diyordu?
+82 10*******5: Çok pişmanım, onu kırdım hatta ağlattım.
+82 10*******5: Ama benim de canım yanıyor. Ona öyle davranmak benim de canımı yakıyor.
+82 10*******5: İstemiyorum, ondan uzak durmak istemiyorum.
+82 10*******5: Ama uzak durmalıyım.
Taeyong'un başı döndü. Bu bahsettiği kişi kesinlikle Na Yong değildi. Yoonoh'un hoşlandığı kişi Na Yong değil bir başkasıydı.
Yong 🎀: Neden, neden öyle davranıyorsun neden ondan uzak durmalısın?
Gelmedi, o kişinin kendisi olma ihtimali Taeyong'un aklına gelmedi. Yalnızca kırılan kalbinin sesi doluyordu kulaklarına, hem kendisi için hem de hoşlandığı kişi için kalbi birkez daha kırılmıştı bugün. Boğazındaki yumru büyüdükçe büyüyor, sızladıkça sızlıyordu.
Avucunun içindeki telefonu sıkmaktan parmak boğumları beyazlamıştı. Heyecanla alacağı cevabı beklerken birkez daha titredi telefonu saniyeler sonra, Taeyong seri bir hareketle açtı gelen mesajı.
+82 10*******5: Çünkü onun bir sevgilisi varmış.
꒰ა☆໒꒱
Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.