11. B Ö L Ü M

93 17 0
                                    

Ensemden tüm başıma yayılan acıyla gözlerimi kırpıştırdım. Yattığım düz betondan soğuk geldiği için kalkmaya çalıştım ama çok yorgun hissediyorum kendimi.

Yine nereye geldim ben!

Derin nefes alıp yattığım yere daha çok uzandım. Ellerimle gözümü kapatıp bu sefer hangi belaya bulaştığımı tahmin etmeye çalıştım. Ama her şeyden önce hatta uyanmamdan önce bile Emir'in yaptıkları yüzünden içim yanmaya başlanmıştı. Bu hep böyle mi olacak artık?

Kapı sert bi şekilde açılınca irkildim. Karşımda duran iki adama bakmak için dirseklerimin üstünde doğruldum.

"Kalk lan!" Diyip ayağıma tekme attı biri. Sinirle gözlerimi kapattım. Ben artık dayanamıyorum.

Ayağa zor bela kalkınca iki adamda koluma girip sertçe beni götürmeye başladılar. Onlara direnmesem bile sanki kaçacakmışım gibi davranıyorlardı.

Bir odaya getirdikten sonra kapıyı kapattılar. Geldiğim yer hobi odası gibiydi. Ahşap biblolar, tasarımlar vardı. Halihazırda masanın üstünde duran ahşabı özenle oyan Oğuz başını kaldırıp tiksinerek bana baktı.

"Benim yerimde başka birisi olsaydı seni elleriyle boğardı." Dedi. Omuz silkip

"Ben sana ne yaptım?" Dedim. Yüzüme bakmadan işiyle ilgilenmeye devam etti.

"Orospu çocuğu baban ve ondan daha orospu çocuğu olan Emir kardeşimi öldürdü." Dedi.

Aklımdan hiçbir şey geçmedi. Dün gece o kadar çok düşünmüştüm ki bugün aklımda hiçbir şey yok.

"Seni öldüreceğim diye korkmuyor musun?" Deyip ellerini bi bezle silmeye başladı Oğuz. Başımı sallayıp

"İlk kaçırılmam değil. Eksik olmasınlar." Dedim alayla. Histerik bi kahkaha atıp yavaş yavaş yanıma yaklaştı.

"O zaman işleyişi bilmen gerek." Deyip tam karşımda durdu.

"Bana babanı ve Emir'i getir."

Hayır. Hayır. Hayır.

Hayır.

Gözlerimi kapatıp dişlerimi sıktım. Bunu bana Beyazıt ilk dediği zaman onlara bir şey olacak diye çok korkmuştum. Şimdi öyle değil, babamı özellikle Emir'i görmek midemi bulandıracak. Üstelik öylece gittim kimseye bir şey demeden. Bir daha onları görmek istemiyorum.

"Asla." Diye fısıldadım Oğuz'a. Oğuz kaşlarını çatıp kulağını bana uzattı.

"Ney? Ne dedin bir daha söyle!"

"Asla!" Diye bağırdım.

Oğuz başımı hızla bana çevirip beklemediğim anda tokat attı. Dengemi kaybedip yere düşerken bir tekme bir tokat daha.

"Cümlenizi sikerim lan sizin! Kardeşimin kanı boşa mı gitsin!" Diye bağırıyordu arkamdan.

Dudaklarımı dişlerken gelen kan tadıyla yine yüzümde bir iz olduğunu anladım. Gözlerimi açtığımda kontrolü kaybetmiş ya da tam anlamıyla kontrolü ele almış gibi hissettim. Kaşımdan süzülen kanı silip ayağa kalktım. Az önce Oğuz'un ahşaba şekil verdiği kesicisi hızla alıp bacağına sapladım.

Arkası dönükken asla beklemediği hamleye karşı bağırdı Oğuz. Bana dönerken elimde kanlar içinde kesici vardı nefes nefese kalmıştım.

"Bir daha herhangi biriniz bana el kaldırırsa sizi gebertirim." Dedim. Bunu söyleyen Levlâ'yı tanımıyorum ama ona sığınıyorum.

Oğuz üstüme yürürken ben verebileceğim zarar peşindeydim. Ama kendisi galip gelip elime vurdu giden kesiciyi göremeden kafamı tutup duvara vurdu. Yere yığılırken kapı açıldı.

Esir -40Günah-Where stories live. Discover now