Episode #1

34 3 0
                                    

Gökyüzünün efsunu dindiğinde henüz aydınlanmıştı gökyüzü. Her bir nefes fesleğen ile çam kokusunun karışımını ağırdan hissettiriyordu. İşte benim en sevdiğim zaman dilimi , yağmur sonrası toprak kokusu, bu zamanlarda genellikle yurdumun bahçesine çıkar bu müthiş koku şölenini içime çekerdim. Bazen aklıma takılırdı. Nereden nereye İris. Neler atlatmadın ki... Yaklaşık altı ay önce kapına polis dayandığın da farketmiştin o lanet olası çaresizliği.
Gözler anlatırdı bana her şeyi. Annemi kurtaramayışım ve yanlış kararlar. Elbette ki korku bazen yanlış karar verdirir insanlara. O an ki ani kararlar ileride insanları zora sokar. Keşke babam bize bunları yaşatmasaydı bende bunlari anlatmak zorunda kalmasaydım. O an ki kararım belki de babamı hapse sokardı , annem her şeyi bana bırakmıştı. Ama o kararı verseydim yaşayacağım o acı gerçekle karşılaşacağımı parasempatik ani düşüncelerle kavramışken neden söyleseydim ki ? Ben kendime düşman değilim.

Daha geçen sene üniversite sınavına hazırlanırken yaşadım gerçekleri. Eğriyi doğruyu görürken farkettim nasıl hareket edeceğimi. Gerçekleri anlayınca çok pişman oldum ama mazi geçmiştir bu saaten sonra bana sadece ama sadece pişmanlık duygusu bırakmıştı. Onunla ateş ve borut gibiydik . Yan yana olması reaksiyona girebilecek kadar tehlikeli iki madde gibi. İlk görüşte aşka inanan var mı hala bilemem ama benim bildiğim tek şey zamandı. Doğru zaman doğru insan. Ufak bir temas ile başlamıştı aslında uyarıcı bir madde idi. O zaten içimdeydi o hep vardı fakat temas bizim katalizörümüzdü. Birbirimizi anlıyorduk onunla. Gözler her şeyi anlatır. Yaş farkı büyük bir etkendir ama o soyutsal kavram her şeyi görmüyordu adeta. Bizim gerçeğimiz farklı zamanlardı ama ikimizde gözlerimizi derin bir sonsuzluğa yumduk. Öğretim görevlisi olduğu gerçeği hep içimi burkardı. Fakat bu gerçeği kabullendim hata mıydı doğru muydu hala bilemiyorum.

Yurtta ki arkadaşım Yeliz ile hep beraberdik , yemekhaneye beraber iner hatta çamaşırlarımızı yıkamak için aynı saate randevu alırdık. Her şeyimi paylaştığım ama paylaşamadığım işte o arkadaşım; Yeliz
İlk aylarda birine aşıktım ya da öyle sandım. Göze perde inmek nedir bilir misiniz? Bazen gözünüzün önünde ki doğruya hayır yanlış dersiniz. Yakın bir arkadaşım sevdiğim çocuğa, benim onu sevdiğimi bile bile, aşık oldu ve beraber oldular. Bunlar genelde ilk aylarda rastlanır şeylerdi. Yaşadık, öğrendik ve bitti. Bazı meseleler yaşadım aileme yalan söylemek zorunda kaldım ve daha nicesi. Zararlı bir alışkanlığa başladım o çektiğim sigara dumanı ile kendimi teselli ettiğimi sandım fakat bu da bir hataydı. Bıraktım. Teselliyi kendimde bulmuştum. Kendimi geri çektim ve içime kapandım belki doğru değildi fakat kendime gelmemi sağlamıştı.

Üniversite başlayalı altı ay olmuştu lakin bu süreç bana çok kısa gelmişti. Ben kimya mühendisliği  okuduğumdan dolayı zorunlu hazırlık eğitimi alıyordum. Writing* dersleri benim için harikulade geçerdi çünkü derse o giriyordu. İsmini ağzımla söyleyemeyecek kadar kıskanıyor idim onu. Kendimden saklardım onu. Birbirimizin tam tersi idik. O yerinde duramaz hep heyecanlı iken bense sabit ve ruhsuz gibiydim. Yeliz' in hep biraz mutlu ol adlı nutuklarını dinliyordum. Ne yapabilirim ben de böyleydim işte. Onun için spor ve konsol oyunları çok önemliydi. Kültürlü bir o kadar da zeki bir adamdı , Güzey hocam. İsmi de bir onun kadar harikaydı. Gözlerimi ilk kapattığımda naif el hareketleri gözüme ilişirdi. Onu düşünmeye bile korkardım, o benim için bir dağın zirvesiydi ben ise oradaki bulut.

Doğru düzgün beni anlayan tek kişi oydu. Arada iltifat alırdım bu bana onun bana verdiği çok harika bir armağan gibi gelirdi. Tıpkı bir lütuf ya da bir buse. Onun favori öğrencisi olup olmadığımı bilmiyordum, kuşkularım vardı. Dersi başlatmadan önce onunla konuştum sınav hakkında kötü geçtiğini söylemiştim. O da bana ' İris şu ana kadar hiç düşük not almadın ve harika yazıyorsun sen, bu yönden dolayı senden kuşkum yok' dedi. O sırıtma ile tüm gün dolaştım hatta inanıyorum ki uyurken de . Kelime çalışması yaptığımızda hep bana söz verir sorardı. Yirmi üç kişiydik yedi kelimede bir sıra bana geliyordu. Bana geldiğinde ise yanıma gelirdi sıraya oturur cevap vermemi beklerdi dediğim gibi yerinde duramaz hep haraket ederdi şahsına münhasır hocam. Hatta başkalarına söz verdiğinde bile benim yanıma gelir kağıtlarıma bakarak söz verdiği öğrencisini dinlerdi.
Ayrıca dün elime telefonu almıştım anında görmüştü daha kilidi açar iken beni kaldırmıştı bazen bilerek en zor kısımları bana yaptırdığını düşünüyorum. Uğraşmamı istiyor. Farkediyorum. Gözleri gözlerim ile buluştuğunda gözlerinin kısılmasını izler , ruhunun derinlerine inmek isterdim. Ben buydum işte. Onu  o kadar sevdikçe bir o kadar da onun dersine hırslı çalışıyordum. O benim için ne kadar değerliyse branşı da benim için bir o kadar değerliydi. Geçen derste ise eli omzuma değdi işte o zaman farkettim biz ikimiz birer zararsız maddeyiz fakat yan yana olmamız birbirimizi yakmamıza sebep olacak bir etkendi. O an da derimin gerildiğini , vücuduma ateşin hücum ettigini, kalp hızımı hissettiğime dair yemin edebilirim. Ben buyum. Biz böyleydik.


Writing; İngilizce yazma kabiliyetini geliştirmeye hedefleyen ders.

My English InstructorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin