13. BÖLÜM

963 69 41
                                    

"sen benim varlığımın sebebisin.."

Üstündeki ceketi çıkarmıştı genç çocuk. Aynı eliyle de hediye paketlerini tutuyordu, diğer elindeyse bu gün aldığı en özel hediye vardı. Gitar.

Bu ince hediyenin altında ki nedenin geçen gün duyduğu o cümleler olduğunu tahmin ediyordu Yaman. Doktor onun babasıydı. Annesi bunu anlatmaktan çekiniyordu ama Yaman'ın en çok merak ettiği şey adamın bundan haberdar olup olmamasıydı. Bu konu daha fazla uzamamalıydı, Güven kötü bir adam değildi. Hatta fazlasıyla iyi bir adamdı ve annesine bakarken nasıl kendinden geçtiğini görmüştü Yaman. Odasına girdi ve ışığı açtı. Yatağının üstünde duran kutuyu gördü genç çocuk. Annesinin sözünü hatırladı. "Hediyen odanda" demişti Neslihan oğluna. Yaman elinde ki eşyaları kanepeye bıraktı ve yatağa oturdu. Kutunun üstünde iki tane ayrı zarf vardı. Biri diğerine göre daha eskimiş, hafif bir sarılığı vardı kağıdın. "Oğlum'a" yazıyordu iki mektubunda üstünde. İlk olarak eline eski gibi görünen mektubu aldı Yaman. Kağıda fazla zarar vermemeye özen göstererek açtı zarfını. Derin bir nefes aldı, annesinin el yazısını tanımıştı anında. "Canım oğlum..." diye başlıyordu mektup. Yaman yutkundu ve okuduklarını daha iyi anlamak için sesli okumaya geçti.

YAMAN:

Canım oğlum, sen şimdi odanda mışıl mışıl uyuyorsun. Geçirdiğin günlerin ne kadar zor olduğunu ve seni nasıl toparlamam gerektiğini hala bilmiyorum. Sen bulunalı neredeyse 24 gün oluyor ve ben bu mektubu yazıyorum sana. (Yutkunur genç adam) Ne zaman babanı sormayı başlarsın bilmiyorum bitanem. Babam nerede diye sorsan, sana ne cevap vermem gerektiğiniyse senelerdir düşünüyorum. Gitti diyemem, baban gidecek bir adam değildi çünkü, neden gittiğini kalbim hâlâ kabullenemedi. Aile olarak görüyorum dediği insanları bırakacak adam olarak tanımamıştım onu ben. Bir yeri, bir evi, bir insanı sahiplendiğinde bırakmazdı o. Sahiplendiği insan onun eviydi çünkü ya da ben ev sanıyordum kendimi.. Şimdiyse bilmiyorum nasıl anlatmam gerektiğini. Baban bizi bıraktı, beni bıraktı demek istemiyorum. (İlk kez bunu sorduğunda, annesinin nasıl gözlerini kaçırdığını hatırlar) Bu gerçeği daha kendim algılayamamışken, minicik olan sana bunu nasıl anlatmam gerekiyor bilmiyor. Baban bir gün bize dönerse eğer ve ben onu affedersem, işte o zaman bu mektubu sana vereceğim. Affeder miyim bilmiyorum? Sanırım içimde ki genç Neslihan ona olan kırgınlıkları unutmaya hazır.. ama ya baban çok geç dönerse.. bilmiyorum oğlum.. Bu ne zaman olur bilmiyorum Yaman. Olur mu? Bunu da bilmiyorum. (Bir sonraki cümlede adamın ismi geliyordur, Yaman gözünden akan yaşı siler) Senin baban Güven Aydın oğlum.  Benim evim, neşem, sevdiğim adam, baban.. Babanı görmeyeli neredeyse altı sene oluyor Yaman, en son gördüğümde gözlerime aşkla, sevgiyle ve sadakatle bakan genç bir adam vardı. Bu gün hayatta mı? Ben onu dahi bilmiyorum. Belki evlendi, belki çocukları ve sevdiği bir kadın vardır. Sen eğer bu mektubu okuyorsan, demek ki baban döndü oğlum, baban döndü ve ben onu affettim., Seni öğrendiğinde hâlâ içindeki o sevgi dolu Güven'in senin yanında olacağından şüphem yok. (Gülümser Yaman, o zaman bile annesinin babasıyla ilgili kötü tek bir kelime kullanmaması çok şey anlatıyordur çocuğa aşkı..) Seni seven Annen.

Yaman mektubu yatağa bıraktı. Gözlerini ovdu, garip bir hissiyat vardı içinde mektubu okunaya başladığı andan. Keşke annem burada olsa diye geçirdi o an. Annesine sarılmak istedi. Daha önce hiç annesinin bu kadar eksik hissetmiş olabileceğini düşünmemişti. Neslihan Soysalan'ı gerçekten tanımaya başladığı yaşlarda annesi yıkılmaz bir dağ gibi geliyordu kendisine. Neler yaşadı, nelerle sınandı tam olarak hiç bir zaman anlatmamıştı kadın. Yaman sorsa annesinin açık açık hiç bir şeyi anlatmayacağınıda biliyordu. Duvarlıydı Neslihan, perdeleri kapalı bir evdi. Bu mektuptaysa ilk kez bu kadar iç dünyasını açmıştı Yaman'a. Diğer mektuba uzandı eli. Yine dikkatle açtı zarfı. Bu diğerine göre daha kısa bir mektuptu. Okumaya başladı gemç adam.

KARANFİLWhere stories live. Discover now