Bölüm 7: SIR

2.6K 144 40
                                    

Merhabaaa!

Nasılsınız en bi' güzellerim:)

Keyifli okumalar!

---🫶🏼🪷
Hayat, farkına varmasak da her zaman bize 2 seçenek sunardı. Seçeceğimiz şeylerin sonucunu göremezdik, tahmin edemezdik.

Hayat bana da 2 seçenek sunmuştu.

Amcamı öldürmek ya da süründürmek.

2. seçenecek gözüme daha caiz gelmişti.

Amcamı süründürmeyi seçmiştim; üstelik bu sefer tercihimin sonucunu da biliyordum.

Rastgele bir eşofman takımı giyip saçlarımı taradım, sıkı bir at kuyruğu yaptım. Giysi dolabının alt rafındaki spor ayakkabılardan birisini de giydim ve Oflaz'ın uyuma ihtimaline karşın sessiz adımlarla aşağı indim.

Karnımın acıktığını hissediyordum. Telefonumu hırkamın cebine koyup mutfağa ilerledim. Işığı açma gereksinimi duymadan buzdolabının içine baktım. Doğru düzgün hiçbir şey yoktu. Giderken bir markete uğramalıydım.

Arkamı döndüm, karanlıkta yönümü bulmaya çalıştım. Sorunsuz bir şekilde yürürken duvara çarpmamla yüzümü buruşturdun. Telefonumu elime aldım, hızlıca ışığını açtım. Gözlerimin kocaman olduğuna emindim.

Duvara değil, Oflaz'a çarpmıştım... Fakat göğsü o kadar sertti ki, duvarı aratmıyordu.

"Yuh be adam! Kafam yarıldı!" Mutfağın ışığını açtım, bir bardak su içtim. "Ne işin var gece gece!" Bardağı tezgaha bıraktım, karşısında durdum. Kaşları çatılmıştı.

"Salondaydım," dediğinde gözleri bedenimi süzüyordu. "Bir yere mi gidiyorsun?"

"Evet." Birkaç adım geri çıktım. "Sabah görüşürüz."

"Korumalar seninle gelebilir." Kafamı iki yana salladım.

"Gerek yok."

"Alvina, benim bırakmamı ister misin?" Yeşil gözlerinden uykulu olduğu anlaşılıyordu. İkimizin de gözleri aynı renkti, ancak ayrı tonlardı.

"Oflaz, tek olmayacağım," dedim bir nebze olsun rahatlaması için. Peşime adam takmasının lüzmu yoktu. Onun gelmesine de ihtiyaç duymayacaktım.

"Bir şey olursa ararsın." Göz kırptı, arkasını dönüp merdivenlere yöneldi. Onu evde tek bırakmak, daha doğrusu manevi değeri yüksek olan bir evde bırakmak belki de doğru bir karar değildi. Fakat içimden bir ses ona güvenmemi söylüyordu. Bana zararı dokunmaz gibi hissediyordum ve hislerim beni çoğu zaman yanıltmazdı.

Evden çıktım, arka bahçedeki garaja ilerledim. Hafiften yağnur çiseliyordu ve hava buz gibiydi.

"Yenge," diyerek koşar adım yanıma geldi bir koruma.

"He canım," dedim alayla. Sanırım 'yenge' lakabına alışamayacaktım.

"Size yardım edebileceğim bir konu var mı?" Kaşlarımı kaldırdım.

"İsmin ne senin yengecim?" Ciddiyetle cevap verdi.

"Emre, yenge."

"Peki, Emre. Bahçenin kapısını açarak bana yardımcı olabilirsin." Hızla harekete geçti.

"Hemen yenge."

Garajın şifresini tuşladım, içine girdim. Burada 4 araba vardı, sadece babamın favorilerindendiler. Siyah, lüks arabada elimi gezdirdim. Onu almaya karar verdiğimde kapısını açtım. Kilitli bile değildi. Sürücü koltuğuna oturup kemerimi taktım. İşime gelirse takardım, işime gelmezse hiçbir şeyi umursamazdım. Bu sebep dolayısıyla başımdan bela da eksik olmazdı.

Sevgili Lotus ÇiçeğiWhere stories live. Discover now