AŞ ERMEK?

66 7 0
                                    

Midemdeki bulantıyla gözlerimi araladım. Bedenim sanki bir trın altında ezilmişti. Dün yaşananlar gözümün önüne gelince hızla yataktan çıktım. Tüm duvarlar oynadı tek elim tutunacak yer ararken diğeri sanki tutunmam gereken yeri biliyor gibi karnıma yerleşti. Onu hissetmemle geri çektim. Sakince yatağa tekrar oturdum. Bedenimde bir yıl kalacak bir varlık vardı. Bu bir bebek değildi, bir can değildi bu bir varlıktı. Ne olduğu bilinmeyen bir varlık...

Üstelik onu bu kadar küçük olmasına rağmen hissediyor olmam da korkutucuydu. Öğrenmem lazımdı nerde olduğunu, bunun nasıl olduğunu, kim olduklarını öğrenmem lazımdı?

Etrafımda atlar koşmuş, ateşler yanmış, adamlar uçmuştu ve ben hamileydim. Film için yazılmış bir senoryoyu oynuyordum.

Korkutucu bir kabus denilmeyecek kadar gerçek ve hayal ürünüydü. İkisi bir arada nasıl oluyordu bilmiyorum ama olmuştu. Yaşadığım şey ne hayal ne gerçekti ikisi arasında sıkışmış bir yaşamdı.

Yavaşça oturduğum yerden kalktım elimi yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Midem kendinden geçmiş bir şekilde dans ediyordu.

Banyodan çıkarken havanın karanlık olması ve içerde ışık açık olmadından dolayı camda yansımamı farkettim ve elim tişörtümün uçlarına kaydı onları kaldırdı.
Oradaydı, içimde azda olsa belliydi oradaydı ona ait şey içimdeydi.

Olayın şokunu atlatmayı bir köşeye bıraktım koşarak aşağı indim kimse yoktu.

"Nerdesiniz?"

Cevap gelmedi ürkek bir şekilde yürümeye başladım adını seslenip seslenmemek için kararsızlık içinde yüzdüm.
Bedenim korkudan titremeye başlamıştı.

"Kimse yok mu?"

Bir şeylerin düştüğünü hissettim ve bir rüzgar saçlarımı savurdu. Korkuyla duvara yaslanırken dün yaşananlar bedenimi sarmaşık gibi sardı.

"Zor olmamalı adımı söylemek Mai?"

Sesi buradaydı ama kendisi yoktu.

"Korkuyorum, nerdesin?"

Bu cümleyi nasıl kurmuştum bilmiyordum. Normalde bu korkunun beni susturması lazımdı, ama ona olan korkum sesimi var ediyordu.
Karşımda belirmesiyle daha çok duvara sindim.
Aramızda bir adım kadar bile mesafe yoktu ama o adım attı.

"Dışardayız yemek yiyeceğiz üstüne şuradan bir şey al."

Gözleriyle duvarın içine gömülü dolabı göstermişti. Yapamayacağımı farkedince kendi gitti aldı, üstüme attı.
Hırka yere düşerken sonbahardaki yapraklardan daha ölüydü.

"Hadi Mai. Bir şeyleri anlamak istediğini düşünüyorum."

Rahatlığı beni çok korkutuyordu tavırları zaten canavardan farksızdı. Yok olmuş oluşu aklıma gelince görünmezlik düşüncesiyle kalbim hızlandı.
Ve o an onun kalbini duydum.

"Sakinleş senin yüzünden şuna marus kalmak istemiyorum."

Oda duyuyordu bu şeyin kalbi içimde atarken onun kulaklarına nasıl ulaştığını sorgulamadım burada her şey mümkündü.

Kolumu yakaladı, hırkayı aldı elime tutuşturdu. Elimde tuttuğum hırkayla dışarı çıkarken havanın soğukluğu beni titretti bu soğukta ne dışarda yemeğiydi?

"Giy şunu Dilek sıcaklığı halletti gidene kadar donma başıma kalma."

"Ben çok memnunum yaa..."

Gözlerime gözlerini dikti sonra devam etti. Bende onu takip ettim. Çardağa ulaştığımızda sıcaklık da bana ulaştı, boş sandalyeye oturdum. Ortamda öldürücü bir sessizlik vardı. Kaşık çatal seslerinin verdiği rahatsızlıkla bende o sesleri çıkartmak üzere günlerdir yemek girmeyen mideme bir şeyler girmesi için elime kaşığı aldım.
Ne kadar aç olduğumu önümdeki ne olduğu belirsiz çorbayı içerken fark etmiş olmam garipti. Nasıl günlerdir mideme bir şey inmemişti?
Çorbam bittiğinde Güneş tabak için önüme uzandı yanımda koyacağı yemeği yiyen Özgür'e baktım. Sonra Güneş'e dönüp...

Karanlığın Hükmü +18Where stories live. Discover now