"You Left Me No Choice But To Stay Here Forever"

4 1 0
                                    


6 YIL ÖNCE;

Chan arabasının direksiyonuna sıkı sıkıya tutummuş, ellerine gökten düşen elmas taneleri gibi sertçe çarpan yağmur taneleri ve hızı yüzünden uçuşan saçlarıyla yalnızca arabasının mahvolmuş koltuklarını ve çamurdan pisliğe batmış tekerleklerini düşünebiliyordu. Nasıl oluyordu da, son model lüks arabasının tam da ihtiyacı olduğu anda üstü kapanmıyordu, düğmeye basmaktan parmaklarını kıracak raddeye gelmişti fakat arabanın üstü bir türlü kapanmak bilmedi.

Hyunjin arka koltukta sessizliğe gömülmüş, yüzüne çarpan, uzun saçlarını sırılsıklam yapmış yağmurun, ormandan geçtikleri için burnuna dolan çiçek kokularının tadını çıkarıyordu. Yuna Minho'nun ona verdiği ceketle çıplak kollarını örtmüş ve kafasını Hyunjin'in omzuna koymuştu, düşünebildiği tek şey o malikaneye gittiklerinde Seokjin'in ne kadar sinirli olacağıydı. Sonuçta hava kararmıştı.

Ryujin, Minho ve Jisung ise üstü açık arabada ayaklanmış, sağanak yağmurun sesi, arabanın gürültüsüne karşı soğuktan titremeyi bile göze alarak ellerinde biralarını içip şakalaşıyorlardı. Ryujin Jisung'u ittirip arabayla ezmekle alakalı vahşi şakalar yaparken Minho Jisung'un birasından araklamaya çalışıyordu.

Karanlık ormanın engebeli patikasını aydınlatan tek şey arabanın farlarıydı. Jisung arada bir geyiklerin adım seslerini, nereye gideceklerini bilmeyen yarasaların kanat çırpışlarını duyar gibi oluyordu ve bundan aldığı haz ile daha çok sırıtıyordu. Bir şair daha ne isteyebilirdi, bütün ilhamıyla birlikte dünya ona nimetlerini sunuyordu. Yüzüne düşen her damla su ile yazılacak bir şiir daha aklına düşüyordu. Bütün sesler o kadar senkronize ve ahenkli bir melodiydi ki, onlarca şarkı yazabilirdi. Ryujin ve Minho'yla bu güzel ritme ayak uydurmaları bile Jisung için bir sanat eseriydi.

Ryujin soluklanmak için biraz oturup kasadan yeni bir bira çıkarırken (ki bunu yaparken en az 4 teneke bira bitirip azıcık bile sarhoşluk belirtisi göstermemişti) Jisung'a biraların ne kadar soğuk olduğuyla alakalı neredeyse beyinsizce bir bilgi verdi. Jisung içinden 'tabiki soğuk, neredeyse 1 derecedeyiz.' diye geçirdi.

Jisung Minho'nun bakışlarının normalde olduğundan biraz daha fazla üzerinde olduğunu hissetti. Minho ifadesiz fakat yumuşak bakışlarını Jisungdan çekmemişti. Yüzünde biriken su damlaları, tek bir kuru teli kalmamış saçları ve titreyen bedenine sırıttı Jisung.
"Lağım farelerine benziyorsun, şu halini keşke görebilirsen." Minho sırıttı bu söze.
"MorukJin bizi kapıda karşılayınca lağım farelerine benzeyen tek kişi ben olmayacağım."

Nitekim haklıydı.

Seokjin o gece eve geciktikleri için küplere binen bir baba misali ortalığı dağıttı. Babadan tek farkı onları azarlarken kan bağını, akrabaları ya da en basitinden aile ahlakını işe sokmaması ve büyük ihtimalle terk edip gitmek ile tehdit etmemesiydi. (ayrıca haddinden hızlı yaşlanıp dişleri dökülen 70lik Seokjin'in bir sinir eşiğinde bağırırken takma dişleri ağzından fırlayıp tam da Minho'nun ayak ucuna düşmüştü. Jisung gülmemek için dudağını o kadar sert ısırmıştı ki iki gün diş izi geçmemişti.)

Artık hepsinin odasına geçme vakti geldiğinde Minho Jisung'a (muhtemelen iyi geceler anlamına gelen) bir öpücük attı uzaktan, Jisung ise ona göz kırptı ıslak saçlarını geriye atarken.

Minho odasına geçtiğinde diğer yatalta mışıl mışıl uyuyan Felix'e bakmış istemsiz bir iç geçirmişti. Felix geleli çok olmamıştı ve Minho'ya göre gitmesi de çok uzun sürmezdi.

Chegaste ao fim dos capítulos publicados.

⏰ Última atualização: May 23 ⏰

Adiciona esta história à tua Biblioteca para receberes notificações de novos capítulos!

Florida!!! Minsung Onde as histórias ganham vida. Descobre agora