-1★

130 12 9
                                    

Merhabaa👉🏻👈🏻
İlk ficim bu yüzden yazım hataları ve mantık hataları olabilir.

İyi okumalar 😙💗

|

|Jungkook'un anlatımıyla|

Kardeşim Somi'nin öksürmesi ile tüm masanın dikkati dağılmıştı. 'Sorun yok' dercesine elini salladı ve Bay Kim konuşmaya devam etti.

Bu sırada gözlerim siyah irislere ilişti.
Soğuk bakıyordu. Sanırım evlenincede böyle olacaktı.

Resmen beni para için hiç tanımadığım biri ile evlendiriyorlardı.

"Bizim için fark etmez Jungkook dönemi bitirsin de"

Ailem sanki beni o kadar düşünüyor da bide 'dönemi bitirsin' diyorlar kafayı yemek üzereyim.

"Tamam o zaman sonra tekrar gelir bu konuyu konuşuruz biz kalkalım artık iyi akşamlar"

Sondaki 'biz kalkalım iyi akşamlar' kelimeleri gecenin en güzel kelimeleriydi. Sonunda gözlerim karşımdaki soğuk bakışlı evleneceğim çocuğa görmek zorunda kalmayacaktı.

Herkes yavaş yavaş kalkmaya başladı. Büyükler önden ben, o ve kardeşim Somi arkalarından yürüyorduk.

"Görüşmek üzere Kim Jungkook"

Ananı sikim. Kim Jungkook'da ne berbat.

Tabi ki bende ona 'görüşmek üzere' demiceğim için sadece yamacık bir şekilde gülümsedim.

Neyse ki bir süre sonra hepsi gitti.

"Görüşmek üzere Kim Jungkook"

"Somi kes sesini"

"İyi tamam ya şakada yapamıyoruz"

Salak kardeşimin benimle dalga geçmesi için işine gelen bir durumdu. Her neyse Somi ile uğraşmam yerine kendimi direk odama attım. Yatağıma uzadım.

Onu düşündüm. Koyu kahverengi gözlerini. Ondan hoşlanmıyordum. Kim zorla evlendirildiği birisinden hoşlansın ki. Ama hoş birisiydi. Güzel bir vücudu vardı. Ah hayır! Neden uyumak yerine bunları düşünüyordum.

Yataktan doğruldum. Gecenin saçma konuşmalarını unutmam gerekiyordu. Bunun için duş alıp rahatlmam gerekiyor.

Banyoya duş almaya gittim. Ilık suyu açtım. Kendimi küvete dolan ılık suyun
içine attım. İçerisi buharla dolmuştu.

.

Yaklaşık 35 dakikadır duştayım. İçerisi çok fazla buharla dolduğu için nefes almam zorlaşmaya başlamıştım.  Daha fazla duramayacağımı anladığım için küvetten çıktım. Bornozumu giyip odama geçtim.

Üzerime pijamalarımı geçirdim. Tam yatağıma uzanıcakken...

"Hassiktir!" dedim kendi kendime. Yarın okul var ve ben bunu unuttum. Uyumak hayal oldu. Çünkü yarına yetiştirmem gereken bir sunum ödevim vardı. Ve yarın son gün.

Masama geçtim. Bilgisayarımı açıp sunumu hazırlamaya başladım.

*Alarım sesi*

"Bu seste ne hass- boynum"

Başımın ucunda duran alarım kapatım. Sanrım dün gece sunumumu hazırlarken bilgisayar başında, masada uyuyakalmışım. Boynum çok kötü tutulmuş. Sol elimle boynumu tutup yavaş yavaş ayağa kalktım. Biraz daha oyalanırsam okula geç kalıcaktım.

Hemen banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Gelip üstümü giyinip eşyalarımı hazırladım. Arka cebime sunumumun içinde olduğu flaşıda koydum.

Açtım. Ama kahvaltı edecek zamanım yoktu. Otobüsü kaçırmamalıydım. Çantamı sol koluma takıp dışarı çıktım.

.

Sabah sabah şaka mı? Onun burda bizim evin önünde ne işi var. İlk onun yüzünü görmek zorunda mıydım? Diğer sorum ise ne işi vardı burada?

"Günaydın Kim Jungkook"

"Günaydın demek isterdim ama hiç içimden gelmiyor"

"Ne o beni gördüğüne sevinmedin mi yakında eşin olucam her sabah uyandığında ilk beni görmeye alışmalısın"

"Sevindim desem yalan olur eş mi kusucam şimdi her neyse ne istiyorsun sabah sabah okula geç kalıcam"

"Seni bu sabah ben okula bırakıcam atla arabaya"

Sol bileğimdeki saatime baktım. Saat baya geç olmuştu. Sanırım kabul etmek zorundaydım. Ama kabul etmesemde o arabaya zorla bindirecekmiş gibi sert bakıyordu. Oyalanmadan arabaya bindin.

Yaklaşık 20 dakikadır yoldayız ama hiç konuşmadık. Merak ettiğim şeyleri sormak için fırsatı değerlendirmeliydim.

"Birşey sorucam daha yeni tanıştık beni tanımıyorsun bile evlenmek istiyorum musun benimle"

"Sen beni yeni tanımış olabilirsin"

"Yani ne demek istiyorsun beni daha önce tanıyor muydun"

"Geldik çıkışta seni alabilirim alıcam da zaten neyse in hadi çok uyuşuksun"

"Soruma cevap vermicek misin neyse öğrenirim ne de olsa"

Soruma cevap vermedi pislik. Hem ne uyuşuğu amk. Neyse sabah sabah moralimi onun yüzünden bozamam. Hızlıca arabadan indim. Kapıyı sertçe çarpıp içeri doğru arkama bakmadan yürümeye başladım.

Sınıfa girdim. Sırama geçip oturdum ve hocanın gelmesini bekledim. Bir süre sonra hoca da geldi. Sunumu mu sunacağım vakti de. Hoca klasik kısa konuşmasını yaptıktan sonra sunum için sırayla çağıracağını söyledi.

"Jungkook ilk sen varsın"

Hayatımdaki şansımı sikeyim. Niye ilk ben. Sabah çıkmadan önce cebime koyduğum flaş belleğin çıkarmak için elimi arka cebime koydum.

Hassiktir. Yok. Sunumumun içinde olduğu flaş yok. Şimdi kesin sıçtım. Hoca sıfırı basacaktı. Bugün son gündü.

"Evet Jungkook seni bekliyoruz gelmiyor musun"

"Şey hocam sunumumun içinde olduğu
flaş-''

"Pardon Jungkook arabada flaşını düşürmüşte"

Bu ses. Ne! Flaşı arabada mı düşürmüşüm?

"Jungkook tut"

Flaşı bana doğru fırlatı. Flaşı havada tutup ona bakıp hocanın yanına doğru yürümeye başladım.

"İyi günler"

Ellerim, ellerim titriyor. Hemen şu sunumu hal edip yerime oturmak istiyorum.

"Evet Jungkook başla seni dinliyoruz"

.

15 dk. süren sunumumdan sonra yerime oturdum. Lanet olası sunum.

|

Sanırım biraz daha yazmaya devam etsem bölümün içine edicem. Neyse hem saçma hem güzel oldu.

Görüşmek üzere😙
(735 kelime)🙆🏻‍♀️🙂

________________________________

marry me || Taekook Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu