Piyanodaki kanlar.| 6

36 8 15
                                    

Gök gürültüsü sesi odada yankılanıyor,şimşeklerin çıkmasıyla karanlık oda aydınlanıyordu. Yağmur ise huzurverici sesiyse bu ana eşlik ediyordu.

Uzandığım yerden pencereni tam göremiyordum. Ayağa kalktım ve pencereye doğru yürüdüm. Ellerim tahta pencere koluna gittiği gibi desteği aşağı indirdim ve soğuk rüzgar dalgasıyla beraber yağmur damlaları yüzüme çarptı.

Anlık bir refleksle gözlerimi kapadım. Yüzüme vuran damlaların süzülüp üstümü ıslatmasını umursamadım.

Şarkı mırıldanmaya başladım. Belki de hastalanacak,grip olacak,ateşim çıkacaktı. Ama sırf bu anın tadını çıkarmak için her şeye razıydım.

Gözlerimi açtığımda bahçenin güzelliğiyle gülümsedim. Karşımda duran ışıklarla aydınlatılmış bu bahçe çok büyüktü. Sadece buradan gördüğüm kadarıyla labirent gibi karmaşık yollara bölünmüştü.

Çokta uzak olmayan kulübeye benzer bir çardak takıldı gözüme. Duvarları yoktu,etrafı camla kapalıydı. Yağmur damlaları ona hoş bir hava katmıştı.

Daha iyi görmek için gözlerimi kıstım. İçerisi bir kütüphaneydi. Gerçekten,bir kütüphane. İçimi bir mutluluk kapladı. Yarın olduğu gibi oraya gitmeliydim.

Kitaplarımı özlemiştim,anahtarlığı aldığımdan beri okula gitmemiştim. Dolayısıyla, kütüphanenin tadını çıkarmam pek mümkün olmamıştı.

Titrediğimi fark ettiğimde pencereni kapamam gerektiğimi anladım. Beni durduran şey ise piyano sesiydi.

Mestedici olan bu sesin nereden geldiğini anlamak için kafamı pencereden dışarı çıkarıp sağıma ve soluma baktım. Solumdaki odanın ışığını açıktı.

Ses oradan geliyor olmalıydı. Pencereyi kapadım. Sırılsıklam olmuştum. Kıyafet dolabımı açıp pijama takımımı alıp giymek için yatağa bırakıp banyoya girdim.

Burada kalmam gerektiği için annem kıyafetlerimi,eşyalarımı buraya getirmişti.

Sıcak duştan sonra üstümü giyip yatağıma girdim. Piyano sesi buradan daha net duyuluyordu. Notalar gittikçe mürekkepleşti,fakat çalan eller bir an bile olsun durmadı.

Hatırladım.

Bu En rêve'ydi.

Parmakların piyanoya olan her dokunuşuyla,sanki notlar, ruhuma dokunuyordu.

Hayranlıkla dinlerken uykunun beni esir aldığını fark etmemiştim.

----

Bu gün okula gidecektim. Annem 1 hafta okula gitmemem gerektiğiyle ilgili bir uyarı yapmıştı. Fakat kimin umrunda?

Burada çok sıkılıyordum,Erim'i görmek istiyordum. Şerefsiz buraya geldiğimden beri yanıma uğramamıştı. Tamam,aramıştı,sormuştu ama azıcık kırılmıştım.

En önemlisi kütüphaneye gidecek olmamdı,tabii ki. Pardon,kütüphanem.

Yataktan kalktığım gibi banyoya girdim. Yüzümü yıkadım,kendime iğrenir gibi bakmadan yaptım bunu. Çünkü burada bir ayna yoktu.

İyi ki de yoktu. Saçma tabii ki,insan neden kendine aynada bakmadan,saçını düzeltmeden,"iyi görünüyor muyum?" demeden dışarı çıkar ki?

Makyaj masamda bir ayna vardı aslında. Fakat aynanın bir kenarı kırılmıştı ve ben kırık ayna kehanetine inanan biriydim.

Bu yüzden aynaya bakmadan yaklaştım masaya ve kapatıcıyla gözaltlarımı ve çillerimi kapadım. Kesinlikle daha iyiydim şuan.

Üstümü giydim. Odadan çıkacaktım ki,çantamı unuttuğumu fark ettim. Kapıyı kapatmak üzereyken vazgeçip yeniden odaya girdim. Kapıyı kapadığımda yanımdaki odanın kapısının açılma sesini duydum.

Kanlı Düş Where stories live. Discover now