1.0

8.2K 482 9
                                    

.

Bir çorba, bile yapmam bana.

Bütün bunları, sen öğrettin bana.

Sevgilim.

.

Hayat insanı yorardı.

Beni çok yorduğu bir zamandaydım.

Sabah Cihan yanımda değildi. Pelin abla karakolda işleri olduğunu söylemişti, polisti. Pelin abla bugün okula gitmemi istemese de, ısrar etmiştim. Biraz itiraz etse de, Ömer ve Asaf da okulda olduğu için kabul etmişti.

Evden çıkarken, Asaf da peşimden geliyordu. Gözlerim ona döndüğünde, başıyla arabayı işaret etti. Tekrarlatmadan arabaya ilerledim. "Dün yorgun görünüyordun, şimdi daha iyi misin?" Başımı sallamakla yetindim.

Henüz bir kaç adım atmışken, sıcak eli kavradı kolumu. Bedenimin soğuduğunu yeni fark ediyordum. "Işıl, iyi misin?" Gerçeği söylemem için sorulmuş bir soruydu ve benim bu soruya verecek doğru bir cevabım yoktu.

Her zamanki gibi omuz silktim. Belki de çoğu zaman belirsiz olduğum için alışkanlık haline gelmişti bu hareket.

Diğer elini bu kez boşta kalan koluma koyduğunda, yüzüme daha net bakmak için eğildi. Bu yaptığı hareket bana babamı hatırlattı. Yıllar önce, henüz daha çok küçükken ve onun prensesiyken yaptıgı bir hareketti.

"Işıl, babamın seni yorduğunu görüyorum. Bize ve eve alışmanın da senin için ne kadar zor olduğunun farkındayım." Kısa bir nefes aldığında ve kollarımda olan elleri sıkılaştığında, rahatsız görünüyordu. "Sana iyi gelmek istiyorum, gerçekten. Ama bunu nasıl yapabilirim, hiçbir fikrim yok."

Söyleyecek çok sözü vardı. Cümlesini yarıda kestim. Benim bunları dineleyecek gücüm yoktu, insanlar bana iyi gelmezdi. Belki Cihan bana huzur veriyor olabilirdi ama onun gitmeyeceğine dair güvencem yoktu.

İnsanlara olan güvenimi, babam beni terk ettiğinde kaybetmiştim.

"Buna gerek yok," dedim aniden. Bir adım geriye çekilmeye çalıştım. Düşüncelerim yanlıştı, bana kesinlikle iyi geliyorlardı. Ama zıttını söyledim. "Ben zaten iyiyim." Kendimi daha da geriye ittirerek ellerinden kurtuldum.

Böyle olmamalıydı. Onlara güven beslememeliydim.

Beni çok sevdiğine inandığım babam, dost sandığım kız ve beni doğuran annem bile terk etmişti beni. Kan bağımın bile olmadığı, olsa da umursamadığım bu adamların kalacağına inanmamalıydım.

Ama abi demiştim Cihan'a, kardeşim demişti bana. Nasıl inanmazdım ki ona?

Asaf'a arkamı döndüğümde, ilk kez birine arkamı dönmekten nefret ettim. İyiliğimi düşünen, gözleri benim için endişe dolan birine arkamı döndüğüm için kötü hissettim.

Beklemediğim bir şey yaptı. Belime kollarını sardı. Omzuma çenesini yasladı. "Çabalayacağım," dedi mırıldanır gibi bir sesle. "Nasıl yapacağımı bilmesem de başaracağım." Kalbimin burukça atmaya başladığını ve boğazımın düğüm düğüm olduğunu hissettim.

Gözlerim dolmamak için çaba sarf etti. Engelleyemedim.

Yutkunurken, belimde olan kollarını daha da sıkılaştırmıştı. Sırtımı göğsüne yaslamak istedim, belki bir gün başımı rahatça omzuna yaslayabilmenin hayalini kurdum. Hiç gerçekleşmeyecek gibi de olsa, abilerimle bir gün olsun mutlu olmak istedim.

Yağmurda Islanmayı SeçtikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin