16.Bölüm

5 1 0
                                    

Hastanede Alperen'in başı için gereken her şey yapılmıştı. Ateşim yükseldiği için bana da serum vermişlerdi. Alperen elimi hiç bırakmıyordu.

Aynı yerde duruyorduk. Bir sorun yoktu, iyiydi. Kafasını vurduğu yer yarılmıştı. Saçını kesmeden ufak bir açıkla dikiş atmışlardı.

Serumum bitince gidebileceğimizi söylemişlerdi. Alperen'in elimi tutan eline bakıp gülmüş ve ona dönmüştüm. Oturuyorduk bir tane yatakta. Yatarsam uyurdum ve Alperen'i öylece bırakmak istemiyordum.

"Korkuyor musun? Elimi çok sıkıyorsun." Dediğimde kaşlarını çatıp alıngan bir bakış atmıştı.

"Hiç de bile. Tek korkum, kaybolman." Dediğinde bir anlık afallasam da hemen toparlanıp gülmüştüm.

"Almila!?" Duyduğum sesle ona dönmeden gözlerimi kapatıp sabır dilemiştim. Annem gelip önümde yere çökünce Alperen kalkacak gibi olunca elini ben sıkmıştım bu defa. Gidemezdi hiçbir yere.

"Gider misiniz?" Dediğimde diğer elimi tutan anneme şaşkınca bakmıştım. Sıcak elimde hissettiğim buz gibi ellerle önce ellerimize, sonra da yüzüne bakmıştım. Endişeliydi. Belki de yalandan öyle bakıyordu. Beni sevdiğini düşünmüyordum, sevse terk etmezdi değil mi?

"Bize biraz izin verebilir mi arkadaşın?" Diye o kadar kırılgan sormuştu ki yutkunup Alperen'e baktığımda kalkmak için elimi bırakmak istediğinde bırakmamıştım yine.

"Elini bırakırım ama gitmeyecek. Ne söyleyeceksen onun yanında söyle. Ondan sakladığım hiçbir şey yok. Gidersen küserim." Diyerek son cümleyi yalandan Alperen'e söylemiştim. Elimi bırakmış ve yatağın ayak kısmına iyice yaklaşmıştı. Kucağındaki elleriyle oynarken bakışları yüzümün her yerinde geziniyordu.

"Peki o zaman. Sana her şeyi, gerçekleri anlatacağım. Artık yoruldum, yıllardır her şeyim olan tek bebeğimden ayrı kalmamın acısını çektim zaten yeterince." Dediğinde kaşlarım çatılırken kenardaki sandalyeyi çekmiş ve karşıma oturmuştu.

"Sen daha bir yaşına yeni girecektin. Doğum günündü o gün. Deden, yani babanın babası olan deden beni yanına çağırdı. Ben hiç düşünmemiştim seni benden ayırmak için bir oyun çevirdiğini." Diyerek bakışlarını kucağındaki ellerine indirip biraz beklemişti. Dedem iyi biriydi. Ne diyordu bu kadın?

"Dedenin çağırdığı yere gittiğimde birden kolumdan çeken biri tarafından öpülmüştüm. Ben ondan kurtulmaya çalışana kadar fotoğraf çekmişlerdi." Derken gözyaşlarını siliyordu. Yutkunamadım, yapmazdı ki dedem öyle bir şey. Beni seviyordu, göz göre göre anneme iftira atıp, anneme en çok ihtiyacım olan zamanda beni annesiz bırakmazdı.

"Babana atmış fotoğrafı. Açıklamamı dinlemedi bile. Babanı kötülemiyorum, yanlış anlama. Hala aşık olduğum adamın haksız olmadığını bilsem de beni evden kovan dedendi. Gitmek zorunda kaldım." Dediğinde gözlerimden akan yaşı elimin tersiyle silmiştim. Yine de beni bırakmak zorunda değildi, görebilirdi arada.

"Sonra deden bana eğer senin yakınına yaklaşırsam baban ve seni ayıracağını söyledi. Seni yurt dışında bir yetimhaneye vereceğini ve babandan da ayıracağını söyledi. Kıyamadım, annesiz kalmıştın, babasız da kalmana izin veremezdim." Dediğinde boğazımdan kaçan hıçkırıkla Alperen sırtıma koyduğu eliyle yatıştırıcı bir şekilde sırtımı okşamaya başlamıştı.

"B-bugüne kadar-hıck! Neden söylemedin!?" Dedim dedeme olan öfkemi ondan çıkarırken. Ellerimi tutup öpücükler kondurarak içimdeki o boşluğu doldurmaya çalışıyordu.

"Ben senin yurt dışında okuduğunu sanıyordum. Bu hastanede çalışmaya daha yeni başlamıştım. Sonra sen geldin hastaneye. Çok şaşırdım ama seni tanıdım. Hiç fotoğrafın yoktu, sadece küçüklük fotoğrafın vardı bende." Diyerek burnunu çekip gözyaşlarını silmiş ve acı bir tebessümle yüzüme bakarak devam etmişti.

"Ama kayıtta ismini ve soyismini görünce anladım hemen. Bunca zaman deden aramamam için adının değiştiğini söylemiş ve bunu kanıtlamıştı. Nasıl yaptı bilmiyorum ama burada benim verdiğim isminle görünce tanıdım seni bebeğim. O gün söyleyemedim çünkü korktum ama sonradan dank etti, artık büyüdün." Dediğinde sesli bir şekilde ağlıyordum. Tutamıyordum kendimi.

Ben yıllardır asıl kötüyü severken annemden nefret etmiştim. İnanmıştım ona, çünkü insan birinin doğru söylediğini böyle anlarda anlayabiliyordu.

Sokak KedisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin